aldatılan kadın ve erkeğin ilk tepkisini gözlemleyen yazardır. sokakta aldatıldığınızı öğrenirseniz etrafınıza bakın, bir yerlerde kendisi pusuya yatmış bekliyordur. *
şaka mı ciddi mi bilmiyorum ama sürekli atatürk vs fethullah gülen başlığını açmakla meşgul ve bahanesi de ben aynı kefeye koymasam diğerleri koyacaktı oldu. kendisine "peki o başkalarından ne farkın kaldı o zaman" demek isterim sadece.
türkiye de yaşadığından mutsuz olan yazar. Türkiye de yaşamaktan mutlu olsaydı ateistlerin bile ramazan davuluna bu kadar kinle yaklaşmadığını görürdü. kendisinin saksofan çalınan ülkelerde mutlu hissedecekse gitsindir gitmeyecekse hazmetsindir geleneklerimizi göreneklerimizi.
sözlükte tantana yaparak kafa ağrıtan, sonra da ramazan davulcularına " hoşgörüsüne de örfüne de adetine de...." diyecek kadar ileri giden yazar. yakışmamıştır, hoş değil bu tür yaklaşımlar. tepkini belli et tamam ama küfretmeden, insanların değerlerine saldırmadan.
(bkz: 21 yy da ramazan da hala davul calan insan/#3938671)
selpak isimli güzide icadın işlevlerini bilen güzel insan. takdir ediyor, eylemlerinin devamını bekliyoruz. "şak şak şak, şuk şuk şuk" deyip geçer genç yazar hey hey.
anlayanlar için açıklamaya gerek olmayan
anlamayanlar için henüz açıklaması bulunamayan,
çekilen görüntülerin üzerine senaryosu yazılan,
akıllarda kalan yaklaşık 8 dk lık açılış sahnesine şu adresten ulaşılabilinen yapıt. http://www.youtube.com/watch?v=Rj57-Do-O1Q
filmin kısa bir özetide şu şekildedir;
--spoiler--
1980lerin komünizm sonrası Macaristan ının tahrip olmuş küçük bir köyünde, hayat fiili olarak durmuştur. Güz yağmurları başlamıştır. O akşamüstü köylüler büyük bir ödeme beklemektedirler, sonrasında da, bazıları hakkettiğinden fazlasını alma planlarıyla oradan ayrılmayı düşünmektedirler.
Fakat o sırada iki yıl önce öldüğünü düşündükleri karizmatik Irimias ın konuşmasını duyarlar, geri gelmiştir. Onlar da topluluğun devamlılığını koruma amacıyla Irimias ın çevireceği tantanalı planla paralarını alacağı düşüncesiyle korkmuşlardır..
--spoiler--
insan da 'ulan cd mi takıldı' hissi uyandıracak kadar ağır ilerleyen, izlemek için sabır gerektiren ve bir süre sonra 'başlarım filminize' deyip uykuya daldıran film. tamı tamına 450 dakikadır.imdb puanı ise 9 civarındadır, insanda 'alın o puanları dübürünüze sokun' şekline düşünce baloncuğu da oluşturur ayrıyeten.
panpalar birliği takımının şampiyonluğunda önemli rol oynayan yazar kişisi. takımın şampiyonluğunun yanı sıra, gol kralı olarak kişisel bir başarı da ortaya koyup, alkışı haketmiştir.
Macar yönetmen Bela Tarr'ın 94 yapımı siyah beyaz olarak çekilmiş sanat filmidir, 7.5 saat olmasından dolayı kolay kolay seyredilmeyen fakat seveni bol olan bir yapımdır. Dizi izler gibi düşünüldüğünde parça parça izlenebilir, sinema geek i olmak isteyenlerin mutlak suretle seyretmesi gerekmektedir. Bir diğer filmi Torino Atı da izlenmesi gereken filmlerindendir.
1994 macar yapımı bir bela tarr filmi olup Laszlo krasznahorkai’nin aynı isimli romanından(1985) uyarlanmıştır. Film, şeytanın tangosu olarak çevrilen romanın 6 adım ileri 6 adım geri tango formatını temsil ettiği varsayılan 12 bölüme ayrılmıştır. Çekimleri 120 gün sürmüş, 7 saatten fazla, düşük bütçeli, siyah beyaz, kasvetli bir varoluş filmi...
Tüm bölümlerine değinmeye nefesim yetmez lakin bir bölüm var ki....ailesi tarafından ihmal edilen küçük kız estike’nin bir kediyi zehirleyerek yuvarlayıp fırlattığı sahne şahsımı izlerken dehşete düşürmüştü. Durumu araştırırken bir röportajına denk geldim. bu sahneleri çeken tarr aynı zamanda kedi sahibiydi ve ilgili sahnenin çekimleri için kendi veterineri tarafından yardım istemişti. Öncesinde küçük kız ve kedi pek çok prova yapmıştı nihayetinde kedi bu dönüşleri oyun olarak algılamış, alıştığı için artık umursamaz olmuştu. Fakat kedinin senaryo gereği ölmesi gerekiyordu. Çekimden önce kediye sadece uyutacak bir iğne yaptılar, iğne etkisini göstermeye başladığı an kayda alındı ve ilgili sahne bu şekilde çekilmiş oldu. Ardından 25dk kedinin uyanmasını beklemişler. Bu açıklamalar doğrudur, yanlıştır kedinin ahvali nedir bilinmez.
https://galeri.uludagsozluk.com/r/2242834/+
Öte yandan sarhoş rollerini oynayan oyuncular gerçekten sarhoştu. Çünkü tarr’a göre görünüşte sarhoş olmadan sarhoşluğun tasviri mümkün değildi. Aynı düşünceyle oyuncuları saatlerce yağmur altında yürütmüş zaman zaman bütün bir gece uyanık kalmalarını istemiştir.