bugün

22 aralık 1914'ta başlamış harekatın aldığı hal.

görsel
Bölgenin komutanı harekata karşı çıkmasına rağmen Kendisine bir günde üç rütbe atlatan Enver beyin başlattığı ve akabinde en az 30.000 insanın ölümüyle sonuçlanan olay.

Enver paşayı suçlamıyorum ama gerçekten de çok öngörüsüz bir adamdı.
https://www.youtube.com/watch?v=PxAEl8Jk6Ek

British Pathe in o zamanın gerçek kayıtlarında binlerce askerimizin bedenlerinin nasıl cansız yattığını görüp kahrolabilirsiniz.
Başçavuşun eşeği olamayacak kadar vasıfsız adamların komutan olup binlerce mehmetçiği ölüme sürüklemesi faciasıdır.
büyük Türk subaylarından Enver paşa nın turan ülküsüyle hareket etmesidir.
fazla bilgim olmamasıyla beraber her bahsi geçtiğinde şunu söylerim
"mangal gibi yüreği fındık kadar aklı"
tabi aldatmacalar ve verilip tutulmayan sözler pasamiza handikap
Enver paşa'nın aleyhinde kullanılmış olsa da hakikatleri içinde barındırır. Zira Harb-i Umumf Bidayetinde Üçüncü Ordu Sarıkamış ihata Manevrası ve Meydan Muharebesi adlı kitabın yazarı Sarıkamış Harekatı'nda 9. Kolordu'nun Kurmay Başkanı olan Yarbay Köprülü Şerif Bey'dir.
Yedi sene sonra çarpıtılıp Enver Paşanın itibarını yok etmek için kullanılmıştır, 90 bin donarak şehit yalanı bu dönemde ortaya çıktı.
uygulanan sansür yüzünden senelerce sır gibi kalmış Sarıkamış faciasından halkın yedi sene sonra haberi olmuştur.
"Ne kadar anlatsam yuregimdeki yarayi goremezsin. Arkadaslarimin donarak oldugu ac kurtlara ve ermeni cetelere yem oldugu o seferden beri, beni acitan bambaska bir seydir mehpare. Vatan icin donaydik vatan icin oleydik gam yemeyecektim. Bizler o karli daglara nicin tirmandik bilir misin? Ruslarla savasan almanlarin hatiri icin. Rus kuvvetlerini pesimize dusurelim de alman askerleri rahatlasin diye, bir sark cephesi acmasi icin baski yapildi osmanli'ya. Enver delisi surdu bizleri beyaz cehenneme, doksan bin genc adami gozunu kirpmadan surdu daglara. Arap collerinden gelenler uzerlerinde incecik kumastan uniformalarla, bizler ayagimizda kosele postallarla karin uzerinde gunlerce yuruduk. Eldivenlerin icinde parmaklarimiz once usudu, sonra yandi acidan, daha sonra hissizlesip dondu. Dovusemeden, bir kursun bile atamadan teker teker dondurdu bizi, oldurdu bizi enver."

"Actik, hastaydik, bitliydik. Tifus kirmisti belimizi. Yine de hagayret duse kalka dona dokule yurumeye cabaliyorduk karin uzerinde. Komutanimiz kislaya donmemizi uygun gormustu ama istanbul'daki pasaya laf anlatamiyordu. Buyuk yerden geliyordu emir, rus domuzunu arkadan cevirecek pusuya dusurecektik. Uzerine bezler pacavralar sardigimiz delik postallarin icindeki ayaklarimizi hissetmeden yuruyorduk. Soguktan aklini yitirenler de vardi aramizda. Kimimiz kacmak icin agaclarin arasina daliyordu gucumuz yeterse kosup geri getiriyorduk onlari ki, kacak diye kursuna dizilmesinler ya da kurda kusa yem olmasinlar. Yamac yukari tirmanirken nefesi busbutun kesilenler, ara sira yere cokerek soluklanmak istiyorlar ve yere coktukleri anda uykuya birakiyorlardi kendilerini. Onlari zorla ayaga kaldiriyor, donmus ellerimizle donmus yuzlerini tokatliyor, kollarina girerek karin uzerinde surukluyorduk. Kimi zaman da gucumuz yetmiyordu uyku ile agirlasan arkadaslarimizi ayaga kaldirmaya. Birakiyorduk yerde. Govdeleri aninda taze yagan karin altinda yok oluyordu. Olumse aramizda dolanip alay ediyordu bizimle. Beyazlar giyinmis gelin gibiydi olum. Hinzir ve arsiz bir gelin gibiydi. Doymuyordu, gencecik erlerin hepsini birden istiyordu koynuna. Bizim alayda hepimizi aldi da ancak birkacimiz kurtulabildi elinden.." Ayse kulin / veda isimli romanindan.
sarıkamış'ta şehit olanların hiçbiri kahraman olmak istemedi adım gibi eminim; donmaktan son anda kurtarıldığı söylenen enver dışında. bıyıkları prusya usulü yukarı kalkık, yıllar içerisinde kendisinden beklenen yükselmeyi sağlamış hatta saraya damat olmuş enver paşa yaşanan acının 1 numaralı hatta kimilerine göre tek nedenidir. sarıkamış'a baktığınızda kahramanlık hikayeleri ve büyük bir acı görülür peki orada tüm gerçekliğiyle duran acziyet, kabiliyetsiz hamleler. her yıl artık teatral bir hal alan sarıkamış faciasının yıldönümünden maalesef asıl çıkarmamız gereken dersleri aldığımızı düşünmüyorum. huşu içinde ölüme teslim olmadı oradakiler, feryat, figan ve büyük bir acziyet içinde şehit oldular. hamaseti seviyoruz mesela benim şu anda yaptığım gibi üst perdeden konuşmak bu coğrafya insanının vazgeçilmez tutkusu. öfkeliyim her yıl sarıkamış'ta çanakkale'de yapılan konuşmalara. halkın dedesiyle olan gönülbağını kuvvetlendirmesi, onlarla empati kurması muhteşem. ama benim asıl istediğim suyun başındaki seçilmişlerin enver paşa ve dönemin padişahı mehmet reşat ile empati kurmaları ve bu büyük kusuru, anadolunun zayıf tıknaz şekilde cephelerde savaşan çocuklarının fedekarlıklarının ardına gizlenmeden eleştirmeleri. yoksa bırakın halk facia ile ilgili yeni manas destanları yazsın ki hak eder de... bir de anlamadığım nedense ensesi kalın tarihçilerimizle günümüzdeki askeri strateji uzmanları kafa kafaya vermez, sonra işinde uzman grafikerler ve yönetmenlerle şöyle başarısızlığımızı, Almanlara karşı boynumuzu kıldan incedir yapışımızı ve tüm acziyetimizi ortaya koyan bir belgesel çekmezler. son sözüm kimse ölüme şarkı söyleyerek yürümez.
yaklaşan anma. son 4 gün...
sarıkamış faciası aslında ne yönlüdür çok kişi bilmez, lakin doğruyu devlet kayıtlarını bilmenizi isterim. Sarıkamışa gönderiler askerlerin tamamı yerine ulaştığında henüz daha eylül ayı gelmemişti, yani kışlıkları yanlarında yoktu. Kış yaklaşırken plan üzerine kışlıklar gönderilecekti fakat aylar geçmesine rağmen kışlıklardan ses seda yoktu. ve ismini tam olarak hatırlayamadığım devlet erkanından bir zat son parti kışlıklarla birlikte yola koyulmuştur, bu kadar malzeme nasıl ulaşamaz öğrenmek istemiştir. acı gerçeği şimdiki sivas ilinin çıkışına doğru görmüşlerdir. ermeni bir grup örgüt elemanı mühimmat taşınan güzergahı işgal etmiş ve yağmaya başlamıştır. bu yüzdendir ki hiçbir malzeme ulaşamamıştır yerine. ve bir husus daha, sarıkamışta kış olduğu vakit su bulunamamıştır. ya tifo ya da tifüs bu hastalığı da tam olarak hatırlayamamaktayım ancak tüm su kaynakları vs. donduğundan dolayı asker hijyenden uzak bi ortamda cenk etmeye gitmiştir. aslına bakılırsa enver paşanın planı son derece makuldur çünkü ordu kısa sürede çok büyük yenilenme geçirmiş, asker şevkli ve modern savaş taktiklerini öğrenmiştir. bütün bunların hepsini turgut özakman beyefendinin diriliş romanında okuyarak enver paşayı anlayabilirsiniz.
Kibir ve ihtirasla verilen bir emir ve binlerce vatan evladının yok yere heba olması.
“Beni Napolyon’a benzetmişler. Kabul etmem. Çünkü ben ikinci adam olamam” diyen bir komutanın yaşattığı büyük dramı Alman Mareşali Goltz Paşa şöyle tanımlıyor: “Kafkasya’da maalesef kendilerini Napolyon Bonapart zanneden ve cahil yetişen birçok adam var. Bunlar, ordularına güçleriyle bağdaşmayan görevler vermişler ve bu yüzden ordularını büyük zarara uğratmışlardır.”
Sonuç olarak “ne, ne zaman, nasıl, niçin, ne uğruna, neden” gibi soruları sormadan Sarıkamış şehitliğine gidip anma programı yapan gençlerimize bir tavsiyem var:
Türk tarihinde kimin ne yaptığını, hangi hatalardan ders almamız gerektiğini bilmeden her olayı kahramanlık olarak görmeye devam edeceksek bunun büyük bedellerini bundan sonra da ödemeye devan edeceğiz demektir. Evet, tarihimiz ihtişamlı zaferlerle dolu; ama facialarla da dolu. Zaferlerimizle övündüğümüz kadar, yaşadığımız hezimetlerden de dersler çıkarmak zorundayız.

tek kurşun atmadan 90.000 şehid
şehit olanların ahları sayesinde enver paşa'nın torunun donarak ölmesine yol açan facia.

allah o enver paşayı cennemde cayır cayır yakması dileğiyle.
şehit askerlerimizin ruslar tarafından gömüldüğü facia ile sonuçlanan harekattır.
halk tarafından yakılan ağıtlardan biridir:

Oltu'dan girdik de Sarıkamış'a,
Akıl ermez orda yatan üleşe,
Askeri kırdıran Enveri paşa,
Kitlendi kapılar, mekan ağladı.

Yüzbaşılar, yüzbaşılar,
Tabur tabura karşılar,
Yağmur yağıp gün değişin,
Yatan şehitler ışılar.

ibrişimin kozaları,
Battın Avşar kazaları,
Sarıkamış'ta kırıldı,
Gonca gülün tazeleri.
genelkurmay'ın 1930'lu yıllarda açıkladığı rapora göre sarıkamış dolaylarında görev yapan 150 bin kişiden yalnızca 12 bini geri dönmüştür.
milletlerin hafizalarinda bazi yer adlari adeta mermere kazinmis gibidir. o yer adlari, yillar gecip gitse de milletlerin hafizasindan silinmez. her an hatirlanarak, nesilden nesile aktarilir. bu yerlerden bazilari galicya, (bkz: yemen), (bkz: sarikamis), canakkale ve (bkz: sakarya)'dir. bu adlarin birini veya birkacini duydugumuzda gonul telimiz titrer. tarihimiz nice zaferlerle doludur. zaferlerimizin yaninda yenilgilerimz de vardir. bir millet, zaferleriyle ovunurken, yenilgilerinden de gerekli dersleri cikarmaya calismali. balkan savaslari, sarikamis bu tur ders alinacak belli basli yenilgilerdendir.
sarikamis faciasi, harekati, her turlu imkansizliklar icinde, kirik bir umidi gerceklestirmeye yonelik, sonu hazinle biten bir harekattir. bu faciada askerimiz rus'tan cok tabiat ile mucadele etmistir.

tarih hicbir zaman 95 yil sonra yargilanamaz ama sehitler anilmalidir. o gunun kosullari nedeni ile yapilan siyasi hatalar sonucunda almanlar ile ittifak eden osmanli, anadolu'nun nufusunun 12 milyon oldugu gun binlerce evladini kafkas'larin kapisi olarak isimlendirilen sarikamis'a ulasmak icin allahuekber ve soganli daglari'nda sehit vermistir. bu demektir ki o gun bu harekatta evinden sehit vermemis aile hemen hemen yoktur. bu harekatta savas tarihlerinde gorulmemis bir emre itaat yasanmis ve -45 derecede ac ve ciplak olan askerler, her zaman ileri atilirken sehit olmustur. sehadet sekli donmak ise herhalde en kutsal olanidir...

(bkz: sarikamis) bir avuc asker ile zaptedilmis, ancak bir gece elde tutulabilmistir. eger sarikamis tamamen alinsaydi iste asil felaket o zaman yasanacakti: ocak ortasinda biten harekat karsisinda ruslar orta avrupa'dan asker cekerek baharda inanilmaz bir ordu ile tum anadolu'yu isgal edeceklerdi. bilindigi gibi ruslar gecirdikleri buyuk sarsinti nedeni ile 1915 yilinda toparlanamamislar, canakkale'de savastigimiz muttefiklerine yardim edememisler ve planladiklari gibi istanbul bogazi'na saldiramamislardir. fakat 1916 yilinda baslattiklari karsi saldiri ile anadolu'da; trabzon'dan van'a cekilen bir cizginin dogusunu tamamiyla isgal etmislerdir. ana merkezden uzaklasan askerin takviye edilememesi, lojistiginin saglanamamasi gibi nedenlerle birlikte 1917 ekim ihtilali ruslarin geri cekilmesine neden olmustur.

osmanli imparatorlugu'nun cokusu (bkz: balkan savaslari) ile baslamis. sarikamis'la devam etmistir. bilinmesi gerekir ki sarikamis olmasaydi (bkz: canakkale) olmazdi. canakkale olmasaydi belki de (bkz: mustafa kemal ataturk) olmazdi...

ne mutlu karlar altinda binlerce sehidi hatirlayan, hatirlatan insanlara.
sarıkamış facia değildir diyebilen asıl facialara hatırlatmak gerekir ki sarıkamış facia içinde faciadır.

ordunun eksiklerine, hava şartlarının müsait olmamasına ve benzeri birçok etkene rağmen şımarık bir paşa tarafından ön ayak olunmuş harekattır.

soğuk, hastalık, açlık gibi etkenler yüzünden hayatını kaybeden binlerce askerden ziyade bir faciada birbirine giren iki türk alayının hikayesidir.

birbiri ile buluşması emredilen iki türk alayı ellerinde ki yanlış haritaları yanlış değerlendirmeleri sonucu farklı noktalara yerleşirler.. karşı karşıya geldiklerinde artık çok geçtir.

birbirlerini rus askerleri zannederek çarpışmaya başlarlar, saatler geçip yapılan hata ortaya çıkınca artık çok geçtir tam ikibin türk askeri karlar üzerinde cansız yatmaktadır.

birbiri ile çarpışıp tam anlamı ile kardeşlerinin silahlarından çıkan mermiler ile şehit olmuşlardır.

sadece bu hadise bile facia olarak nitelendirilebilir.
kars da askerliğini yapan birisi olarak nasıl gerçekleştiğini tam olarak anladığım hadise.

örnek vereyim yılbaşı günü tugay komutanı birliği ziyarete geldi ve o güne has bir konuşma yaptı. bildiğimiz aslan asker , cesur asker vs şeklinde başlayıp "sağlığınıza dikkat edin havalar soğuk" şeklinde de devam ederek sonlandı.

15:00 gibi başlayıp 16:40 da sonlanan bu konuşma esnasında tugay komutanına hava atmak , kendi tabirleri ile "ayar vermek" için üstlerimiz tarafından bütün eldiven , bere , boyunluk ne varsa çıkartıldı. yakalarımız bile indirildi.
-12 derecede 300 küsür kişiye yapılan bu insanlık dışı muameleyi gören tugay komutanı durumumuzu tınlamadı bile ve hatta yukarda dediğim gibi "sağlığınıza dikkat edin havalar soğuk" dedi dalga geçermişçesine...

olması gereken soyunmamamız ve hatta tugay komutanının bizim halimizi görüp "niye çıplak lan bunlar? hasta mı etmeye çalışıyorsunuz milleti?" demesiydi.

ama hayır kimsenin umrunda değiliz.

bunun konuyla alakası ise şu;

o zaman 90.000 şehidi verdiğimiz vakit de böyle askeri komutanın önüne dizip "ayar verme" ye çalıştılar. "bakın bizim askerimiz üşümüyor ne güzel yetiştirdik ehi ehi" diye şişindiler.

babayı üşümüyor o asker! onlar donarak öldü. sırf birileri birilerine hava atsın diye. bizde öksürük komalarına ateşlere düştük sırf birileri birilerine ayar versin diye.

o günden bu güne dünya çağ atladı ama tsk nın yobaz mantığında 10 gram değişme yok.
cehennem mekan enver paşanın dangalaklığı sonucu şehit olmuş 90.000 vatan evladının ardından asla unutulmayacak faciadır.
Facianın sorumluları ahirette yakalarına yapışacak olan 90.000 bin şehide nasıl hesap verecekler çok merak ediyorum.
facia falan değildir o. bunu diyen bunu 90.000 şehite mi bağlıyor merak ediyorum. eğer öyleyse çanakkale de facia oluyor.

cennet mekan enver paşa rus birliklerini yarıp orta asya türkleri ile buluşmak istiyordu. amacı buydu. ama demek yanlış yapmış. ilkel araplara yardıma gitmeliymiş. çünkü hain oldu şimdi.

ayrıca 90.000 kişi palavradır. donarak ölen saysıı 30.000'dir. diğerleri tifo ermeni ve diğer azınlıkların çete baskınları sonucu şehit olmuşlardır.

hepsi de turan yolunda şehit olmuşlardır. kutsaldırlar.
allahuekber dağları nda , son sözleri allahuekber olan binlerce şehit.
22 aralık 1914'te başlayıp, 5 ocak 1915'te biten ve sadece iki hafta süren bir mağlubiyet dramı. tek bir kurşun atmadan ölen, 90 bin asker, 90 bin karanfil, 90 bin kardelen.
turan uğruna şehit olanların dramını içeren olaydır. enver bunu başarabilseydi işte o zaman kimse deli diyemezdi. şehitlerimizin hepsinin mekanı cennet olsun...