sözlükte görmenin beni mutlu ettiği ve onurlandırdığı bir başlıktır. sırf godotyu beklerken bile dünya edebiyatına ve kültür mirasına yeterince büyük ve önemli bir katkıdır.
Godot’u beklerken oyunuyla seyirciyi önce anlamsızlıkla sınayan böylelikle modern tiyatronun oluşumunu başlatan yazar. Ne eğitir ne de eğlendirir ama bir mihenk taşı olarak kabul edilir.
Müthiş bir üçlemeyi kaleme almış olan deha. Beckett daha çok rutinin içindeki şiiri arar. Kahramanlarının çoğu da bunun en belirgin örneğini verir. Molloy ile başlayan üçlemesini okuyan herkes ilk etapta satırlara, artan kelimelere bakıp ürkecektir. Bu onların kendi yaşamlarına dair ilk saptamalarıdır. Kitabı okudukça bir şiir tarafından kuşatıldıklarını fark edeceklerdir; bu da onların hayatlarına başkaldırılarıdır
Bu dünyanın anlamı olduğu aslında bizim bir kuruntumuz. Biz bu dünyanın, bu dünya üzerinde yaşayan bizim yaşamlarımızın bir anlamı olduğunu varsayıyoruz, ama aslında böyle bir anlam yok. Bu anlam arayışı bizim dünya üzerinde kendi varoluşumuzu anlamlı kılma çabalarımızın bir uzantısı. Biz böyle bir anlamı bulmaya zorunluyuz, yoksa anlamsız olduğunu kabul edersek her şeyin, bu saçma varoluş durumuna katlanamayız, yaşam bizim için bir cehennem halini alır, nitekim de bu yakıcı sorunun peşine düşenlerin yaşamları bunaltıcı bir cehennemdir.
james joycefinnegans wake'i yazarken, onun için bir sürü notlar çıkartmış, bir nevi joyce'un asistanlığını yapmıştır. lucia joyce*'un delirmesinde büyük bir rolü vardır. akli sıkıntıları olan lucia, beckett ile ilişki yaşar. fakat hastalığı beckett'ın ilişkiyi sonlandırmasına neden olacak ilerler. lucia'nın bu durumu, james joyce ile arasının açılmasına neden olur. fakat james'in lucia'yı finnegans wake'in ilham perisi olarak gördüğü de çok konuşulmuştur. edebi olarak joyce'un etkisi altında kalkmaktan korkar. fakat bana göre en azından ilk dönem eserlerinde korktuğu başına gelmiştir.
godot'yu beklerken ve özellikle molloy isimli eserlerine hayran olunası yazar, düşünür.
"Asla gerçekten bir şey anlatılamaz, ancak bir şeyin hayali anlatılabilir, kendisi değil. O yüzden anlatmaya değil, anlatmamaya bakarım. Anlatma derdinden çok anlatmamanın zevkine kurulurum. Ama yine de hiç susmam, eğer bir gün susarsam, bu artık söylenecek hiçbir şey kalmadığı içindir, her şey söylenmiş, hiçbir şey söylenmemiş olsa bile."
...
korkutuyor gene
sevmemek
sevmek ve seni degil
seviliyor olmak ve senin tarafından değil
rol yapmayı
rol yapmayı bilmemeyi bilmek
ben ve seni sevecek olan diğerleri
severlerse seni
...
"kitlelere köpek gibi davranarak onları peşinizden sürükleyebilirsiniz ama onlara "size köpek gibi davrananların peşinden gidiyorsunuz" diyerek peşinizden sürükleyemezsiniz."