tutarlılık göstermektir samimiyet. ve sizin, kendi kendinize ben samimiyim, karşı taraf samimiyetimi anlamıyorsa, o onun problemi demek değil, karşı tarafa olabildiğince samimi olduğunuzu hissettirmektir. bunun için çabalamak da değil, zaten samimiyseniz duygularınızda, davranışlarınızda, çabaya gerek kalmadan, karşı tarafta art niyetli değilse, samimi olduğunuzu anlar zaten.
Samimiyet önemli gerçekten de. Bakın, daha birkaç ay önce, Zonguldak’taki 72 yaşındaki Fikret A. isimli “dede”, 9 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismarda bulunduğu iddasıyla tutuklu yargılanıyordu mesela. Mahkeme, 9 yıl 2 ay hapis cezası vermişti.
Geçen hafta, bu dede, tutuklu kaldığı birkaç ay, duruşmadaki iyi hali ve “samimi anlatımı” sebebiyle tahliye edildi. Çocuğun cinsel istismarı suçuna karşılık, duruşmada samimi anlatım. Tabii ki, samimiyet kazandı.Reyya Advan
artik kalmadigina inandigim bir kavram, samimiyetsiz samimiyetler var artik, her adin sonuna eklenen cimlar, yalandan duygusallasmalar, ben senin her zaman yanindayim diyen ama bir turlu yanimizda olmayanlar. her seyi kolay elde etmenin verdigi rahatligin getirdigi cagimizin en buyuk kaybidir.
samimiyetini kaybetmiş insanlar görüyoruz sokakta, metroda, okullarda, toplumda... peki neden samimi değil insan? çünkü kimseye güvenmiyoruz. makyavelizmi hayatımıza ikame etmişiz. hep bir şüphe, hep bir korku...
kimliğimizi unutmuşuz ki hatırlayalım; samimiyet insana huviyet kazandırır.
Bazen karşınızdaki insan kim olursa olsun içtenlikle gülümseyebilmek bazen karşınızdaki kim olursa olsun içinden ne geliyorsa onu söylemek. Kısacası neysen o olmak olduğun gibi yaşamak.
Karşılıklı ölçüsü tutturulduğunda en mükemmel şey. Kişiler arasında Bu ölçüde en hafif bir sapma varsa şayet dünyanın en iyi kelimeleriyle cümle de kursanız aranızdaki o duvarı aşamazsınız.
Olduğun gibi görünmek, insanlara içinden geldiği gibi davranmak ve içinden geçenleri söylemek. Samimiyetini saygı ile harmanlayabilmek de marifet. Yılışıklık ile karıştırılmaması gerekir.
Ne demiş Muhsin ünlü;
"Samimi olmak en güzel keramettir
Bırakın uçmak kuşlara münhasır olsun”
Çağımızdaki insanların, özellikle 1995 ve sonrasında doğan gençlerin rn büyük sorunudur. Malesef herkesin aklı fikri fesatlıkta olduğu için kimseye uğramayan duygudur. Halbuki bir insanın olmazsa olmazından biri olması gerekir.
hep bu konuda yanılmalar olsa da şurası kesin bir durumdur; bir insanın, karşısındakinin samimiyetine samimiyetle inanması, samimiyeti gösterir. bu ön görüsünde yanılmaz ise, samimiyet kaliteli olur, yanılır ise, kendisi masum, karşısında ki karaktersiz, zalim olur.
hiç tanımadığın birinin en ihtiyacın olan anda gülümsemesidir bazen, tam gözlerinden damlalar akacaktır da birinin 'ne oldu' demesini bekliyorsundur. işte bazen de samimiyet ne oldu diye soran kişidir.
Yokluğu insanı hayattan soğutan, varlığı ise nerede olursanız olun sizi rahat ve huzurlu hissettiren davranış biçimi.
Elbette gereksiz yere çok samimiyetten, insanı bıktıran münasebetlerden bahsetmiyorum. Ancak insanlarla samimi bir muhabbet içerisinde olmak, günümüzdeki aşırı bireysellik ve içine kapanıklık sorunlarından biraz olsun sıyrılıp iyi hissetmenizi sağlıyor.
Örneğin bir keresinde metroda giderken yanımdaki bir abla kulaklığıyla müzik dinliyordu ve bir anda bana dönüp "bu şarkıyı biliyor musun bak ben çok severim melodisi çok güzel değil mi? " diyip kulaklığın tekini bana uzatmıştı. Ben de şarkıyı birkaç saniye dinledim ve aynı şekilde gülümseyerek, içimden gelen bir samimiyetle ona cevap verdim. Belki bu başka insanların hoşuna gitmeyebilir ancak onun bu davranışı beni hem şaşırtmış hem de gördüğüm samimiyetten dolayı mutlu etmişti.
Neyse. Samimiyeti unuttuğumuz bu günlerde daha çok samimi insanla karşılaşmanız ve içinizden geliyorsa insanlara samimi davranmayı unutmamanız dileğiyle.
karşı tarafta aranmasına gerek olmayandır; yani siz mesela; onda, samimiyet aradım veya samimiyeti buldum diyorsanız da, samimiyet konusunda olay sizin bakış açınızdan ziyade, karşı tarafın ne verdiği, sizin için ne ifade ettiğidir.