insan algısı o kadar seçicidir ki bu fiilin farklı olaylara konu olan rolleri üzerinde yorumlanışı birbirinden oldukça bağımsızdır. Örneğin bir Kediyi sahiplenmek ve bir kadını sahiplenmek. Bir kediyi sahiplenmek hususunda negatif bir düşünceye sahip olmamız söz konusu olabilir mi? Hayır. Bu Gayet doğal bir şey. Peki ya bir kadını sahiplenmek? işte burada eminim ki belli bir kesimin düşünceleri olumsuz eksende cereyan etmeye başlayacaktır. Ve akla gelecek olan ilk soru şu olacaktır; kadın sahiplenilecek bir varlık mıdır? Edilgenlik.. Ah ah.. Öyle bir misyon yüklemişler ki, öylesine güçlü bir tabu yaratmışlar ki sanırsın tüm dünya onu edilgiyor.
Sahiplenmek güzeldir. Sahiplenilmekse çok çok daha güzeldir. Aşın artık bunları. Sevgiye sırtınızı dönmeyin. içi boş egolarınızın esaretinde kendinizi yiyip bitirmeyin. Komplekslerinizden arının. Eminim düşünceleriniz değişecektir.
Çok sevmiyceksin mesela o daha az severse kırılırsın.Ve genellikle zaten o daha az sever Senin onu sevdiğinden.Çok sahiplenmeyince çok ait de olmazsın hem..
bir sevgilimin benden istediği mevzudur. nereye gitcen diyorum kimle diyorum avm ye şeyma ben melis falan işte iyi tamam diyorum hiç ilgilenmiyosun sahiplenmiyosun beni demeye başlıyo ulan bu kız benim otur evinde sıçtırtma ağzına dememi istiyordu nasıl bi fantezidir yahu.
mantıksızdır. her şeyin bir sahibi varken, senin bir şeyleri sahiplenmen ne kadar mantıklı olabilir ki? zira bize verilenin sahibi de koruyucusu da allahtır. biz de rol sanki bizimmiş gibi kıvranıyoruz. insan işte. kendinimizi bir bok sanıyoruz.
sahiplenilmektir aynı zamanda. sahip olduklarınız aynı zamanda sizlerin sahipleridir.
sahip olduğunuz, sahiplik duygusu hissettiğiniz bir tornavida bile olsa o tornavida sizin sahibinizdir.
değer yargılarımı masanın üzerine koyup ayaklarımı serbest bırakarak yazıyorum ki titanik filminin meshur sahnesindeki gibidir durum; geminin ucunda kollarını iki yana ayırıp kendini dik ve serbest bırakan kadının, erkek tarafından rahatsız edilmeden kollanmasıdır.
sonucta kadın, ayakları yere basmakta ve rüzgara karşı dik durmaktadır. ama fırtınaya kadar.
değer yargılarımı masanın üstüne koyup ellerimi serbest bırakarak yazıyorum ki; kendini bilen, ayakları yere basan hiçbir kadın sahiplenilmek istemez. çünkü bu tarz kadınlar koruyucu istemezler.
bu durum erkeklerin kadını kontrol etmek için uydurdukları birşeydir.
bağlanmakla eş değerdir. ne kadar çok bağlanırsanız, o kadar çok sahiplenir, ne kadar çok sahiplenirseniz, o kadar çok bağlanırsınız. ama kimi zaman sahiplenmek devamında sahiplenilmemeyi getirir.
duydugunuz hislerin yansımasıdır. artık onu, bir parçanız olarak gördüğünüzden kırılmasını, üzülmesini istmez, gözünüz gibi bakmanın hesabına girişirsiniz.