1992 Model Fiat Tipo.
Araci aldiktan bir kac ay sonra aile dostumuzun kizinin eski araci oldugunu ögrendik.
Digital göstergesi beni cezbediyordu. Servosu olmadigindan direksiyonu cevirmek ayri bir iskence olmustu.
Acik mavisi bir renge sahipti, tavan cami var ya? Hah iste o. Bildigin her yagmur damlasini iceriye aliyordu. Bir hiz yapiyordu sormayin. Bir kis günü 1.4 litrelik 70 beygir Ile durmadan 600 km yaptim. Daga tirmanirken; düsürecek vites bulamadigimdan kamyonlarla kafa kafaya gidiyorduk. Bir de üstüne don gelince silecekler cama yapisip kaliyordu. Araba teybi calismadigindan ilk baslarda stereo kaset calara pil takip öyle yolculuk yapiyordum. Para biriktirip külfiyetli bir miktara Kennwood teyp taktirmistim. Bagaja da evdeki müzik sisteminin hoperlörlerini koymustum. Amfi olmadan bass bagaj kapagini titretiyor 140 Ile giderken uzay mekiginde yolculuk yapiyormus gibi heyecanlandiriyordu.
Yagmurlu bir havada ani fren yapmak zorunda kaldim. Yola birikmis su üzerinde Surf yaparak önümde Duran Citroen saxoya giydirince sinyal lambalari yerinden firladi. Saxo yamuldu. Abs'ye neden ihriyac duyuldugunu o kazada anladim. Kullanmaya devam ettim. Bir kac ay gecmedi yine yagmurlu havada önümde Duran volvoya bindirince haftasina sattim ve daha güvenli bir araci aldim.
Bana araba kullanmayi ögretti ve araba konusunda teknik bilgi sahibi olmami saglamis olan bu araci asla unutamam.
bizim ailenin ilk arabası 2003 yılında babam tarafından alınmıştı. murat 131 kartal. 86 model 5 bijon. taş gibi arabaydı taa kii lpg ile tanışana kadar.
2007 yılında Honda yeni kasa değiştirmişti bir tane civic almıştım.
Dile kolay 5 yılda 396.000 km yol yaptıktan sonra sattım. Bir kez olsun yolda bırakmadı beni.
renault 9 gtc broadway, 91 model. sene 2016. üniversite zamanlar.
hey yavrum hey. yaş 20 o zamanlar. gençliğimde renault ustasının yanında çok çıraklık yaptığım için arabanın her şeyinden anlardım. bir kere sabuncubeli tüneli daha yapılmamışken hararet yükseltti, biraz sağa çektirdi. çözüm olarak içeriden düğmeli motor fanı yaptırdım. başka da bir sıkıntı yaşatmadı. ışıklarda ilk kalkışta cadde tikilerinin altındaki scirocco'ları bile yerdim ahahaha.
jiklesiz çalışmazdı. geri vites sekromeçinde sorun vardı benimkinin bazen geri vitesten atardı giderken, o yüzden bir elim hep vitesi tutardı. direksiyon kara düzen, şu an ki kol kaslarımı bu aracın direksiyonuna borçluyum. ön camlar otomatikti ve ilk günkü gibi çalışıyordu (25 yaşındaydı). kronik pas sorunu vardı maalesef, benimkinde fazla çürük yoktu ama yine de çürüme başlamıştı maalesef. fırtına mavisi rengiydi. lpg'liydi ama ben hep çoğunlukla benzinde kullandım. benzin ve lpg arasındaki performans farkı öyle böyle değildi, benzinde sanki başka araba kullanıyormuşum gibi hissederdim. yunuslu pioneer radyosu vardı. altı kişi doluşup bizi bursa'dan istanbul'a başarıyla getirmişliği vardır.
sahip olduğum ilk otomobil, 1996 yılında aldığım, daha doğrusu babamın bana aldığı 1988 model yeni kasa kartal'dı.
lpg'li ve lpg ruhsata işliydi.
babamda da doğan slx vardı, ama onun arabasında lpg yoktu.
sonra benim araba lpg'li diye, her yere benim arabayla gitmeye başladı bizimkiler.
ben de benzinli doğan slx ile gezmek zorunda kaldım.
çok yakıyordu amk.
sonra bir yerden elime geçen bir parayla pederin arabaya lpg taktırdım, oh mis gibi lpg'li doğan slx ile gezecektim.
bu sefer doğan'a lpg taktırdım diye, onlar doğan'ı aldılar tekrar ben 88 model kartal'a binmeye devam ettim.