"Gürültü/ çatal/ bıçak/ tabak/ bardak/ kayık tabak/ bizim cam/ bu cam onu babadan uzaklaştırır/ peçete/ sürahi/ nazik olmak ister/ tuzluk/ sandalye/ sandalye minderi/ altı yaşındayken bu sandalyede oturur/ ekmek sepeti/ şamdan/ kül/ sigara/ tabla/ içmek/ ülser/ salçalı hindi/ mide/ sirkelik/ zeytinyağlık/ kremalık/ sancı/ bir şişe kulüp/ smokin/ şişenin üstünde ellerini kavuşturmuş kızgın bakışlarla seyreden babası yer alır/ ekmek kırıntısı/ halı/ LAF/ FAL/ BAL/ yala/ yut/ gırtlak/ kadeh/ kırık/ öteki yanda/ kucağında çocuk tutan anne yer alır/ anneye yaklaşır/ sevinç/ gözyaşı/ yemek/ bitirmek/ teşekkür/ oturan/ ALLAHAISMARLADIK"(1)
gündelik hayattaki kullanımı ortaya çıkış amacından farklı olan bir tabir.
ressam francis barraud'un, sahibinin sesini gramofondan dinleyen bir köpeği betimleyen resmine(*) verdiği isim olarak ortaya çımıştır. oysa ki sahibinin sesini taklit ve tekrar eden köpek anlamında kullanılmaktadır.
en güzel, en yaratıcı slogandır. bir köpeğin gramofon yanında durduğu bir an resmedilir. plak o kadar gerçek ses verir ki, köpek sahibi sanıyordur. vay be.
2000 li yılların hemen başında müdavimi olduğum, müziklerini de sahibinin ta kendisinden dinlediğimiz küçük ama samimi ortamı olan mekan...
askerden döndüğümde uğradım 3 katlı bir mekana geçip müziklerini de popüler kültüre hitap etmeyi tercih eden sahibine sulu votka alırken neden tamahkarlık ettiğini sorduğumda artık o küçük mekanın büyülttüğüm cebine sığmadığına ilişkin gargarasını dinledim...
bir daha gitmeme kararı almıştım ama yıllar sonra kafamın iyi olduğu bir gün gittiğimde dükkanda yeller esiyordu.. hemen yan tarafındaki çalışan bir bayan buradan da taşındı ve geçtiği son mekanda da tutunamadığını söyleyip tamahkar pezevengin felç olduğunu anlattı...
herkese renkli günler
Dün Gebze de cuma çıkışı beraber ayak üstü sohbet ettiğim yazar. Daha sonra yapılacak olan kız kuran kursuna beşer TL bıraktık. Çok faziletli verimli bir gündü.