eski çarşısından safranbolu evli anahtarlık almadan, anahtarlığa isim yazdırmadan, gazozunu içmeden, kenti tepeden görmeden, arnavut kaldırımlarının çoğunlukta olduğu ara sokaklarında gezmeden, lokumu, bakır kaplardaki ayranı, gözlemesi tadılmadan, konaklarını, mağaralarını, köylerini görmeden gezilirse eksiklik hissedilen, şahsımca karabük' ü karabük yapan sayılı değerlerden birisi ve doğduğum yer olan; tarihi kent.
ülkenin en yaşanılası yeridir bana göre. peruhi yiyin meşhur bağlar gazozunu için, hıdırlık tepesine çıkın tepeden izleyin ve bulak mağarasına gitmeyi de unutmayın derim. insanın içini kaplayan huzur her şeyi bırakıp gidip yerleşsem mi bea sorusunu sordurtur insana.
gidilip görülmesi gereken bir yer kesinlikle. Özellikle öğrenci olanlar için ideal... Bahsettiğim safranbolu 'dünya mirası' olarak tanımlanan bölgedeki eski safranbolu bu arada...
O güzelim safranbolu konaklarında 2 iki kişilik odalar günlük ortalama 100-150 lira civarı üstelik hepsinde kahvaltı dahil, standartları çok iyi olmasa da sıcak suyu, interneti bir tatil için ne gerekiyorsa hemen hemen herşeyi var...
Unesco tarafından da tarihi kent olarak seçilmiş bir yer ve insanları hakikaten insan. Fiyatlar ankara'dan ucuz, dışarda yemek yemek, hediyelik birşeyler almak bildiğin upucuz lan. Daha turistleri sikelim zengin olalım olayına girmemiş bir esnafa sahip.
Konaklar merkezde, merkez zaten iki tepenin arasındaki bir vadi ve küçücük bir yer. Müzeler devlet müzesi olmadığı için müze kartınıza güvenmeyin. Yine de müzeler 2-3 lira civarı olduğu için fazla kasmıyor.
Saat külesinde bir adamla tanıştık anlattığına göre ustasının mirası gibi birşeymiş, saatin devamlı tamirini yapmak ve çalmasını sağlamak ne denli doğru bilmiyorum ama adam maaşsız yaptığını söyledi. bunları niye söyledi? para vermemiz mi gerekiyordu onu da bilmiyorum ama aynı hikayeyi sizde dinleyin, ben vermedim siz para verin len.
onun dışında Gezilecek 3-5 tane müze var ve merkez karakolun karşısındaki turist information bölümündeki adam nerenin nasıl gezilebileceğini anlatıp elinize bir harita veriyor. Harita gayet net ve açıklayıcı salak olmayan birisi heryeri bulabilir. Yürüme mesafesinde olduğu için heryer, araca gerek yok...
Onun dışında merkezden uzaktaki mağara, su kemeri ve kanyonlara oranın taksileri bakıyor. 90 lira ücretle bu üç yeri gezdiriyor size kaç kişi olduğunuz önemli değil. ister tek gidin, ister 4 kişi fiyat belli...
ama su kemerini tavsiye etmem bir halta benzemiyor çünkü...
Metro ve safran firmaları safranbolu terminale gelen firmalar ardından taksiyle 10 lira bir ücretle, miras kenti olarak tanımlanan o turistik bölgeye gidebiliyorsunuz. Herkese içtenlikle tavsiye ediyorum. Bir haftasonu tatili herşey dahil 200 liraya falan geliyor kişibaşı ve bence değer arkadaş...
ha dersen bunu niye yazdın bana ne amına koyuum gezmişin etmişin artislik yapıyorsun diyen olabilir. Ben gitmeden önce sözlükte masal şehri perisi arkadaşın (#7008067) entry'sinide çıktı olarak aldım ve çok saolsun yardımcı oldu bize farkında olmadan. Bende gitmek isteyen olursa, birazcık fikir sahibi olabilmesi için yazdım bunları...
birkaç yıl öncesine kadar yöreye has ürünleri, cafeleri vs... turistik bir yöreye göre oldukça ucuz olmasına rağmen son dönemlerde onlar da yöre esnafı olarak gözlerini açmış, fiyatlara abartılı bindirimler yaparak bu işten daha bol kaymaklı bir gelir elde eder duruma gelmişlerdir. buna rağmen yine de ara sıra gidip, gezip, görüp kafa dağıtılası şirin bir bölgemizdir.
tarihi dokusu ile adından söz ettiren bu güzel ilçeyi gezmek görmek tabi ki güzel, ancak eski cazibesini esnafı yüzünden kaybedebilir.
hediyelik eşyalar, lokum, kafeler, lokantalar, çay bahçeleri, hamam vb. her şey ateş pahası.
(çünkü orayı gençler tercih etmiyor, yaşlı ve emekli insanların gidip gördüğü bir yer ve bir giden bir daha gitmiyor)
bağlar gazozu içmeden gelmeyin, hatta gelirken muhakkak bir koli getirin.
karabük şehir merkezine bitişik olmasından dolayı istanbul ilçelerini andırır. karabük'e yakın olan yeni safranbolu güzel bir şehirdir, ama daha ileride ve aşağıdaki eski safranbolu daha da güzel bir yerdir. tavsiye edilir.
safranbolu ilçe ise karabük nasıl il oluyor dedirten güzel tarihi ilçemiz.gezilip görülesi yerleri çok fazladır ayrıca köşkleri görmeden lokumlarını yemeden safranbolu'yu anlamak zordur.
yöresel yemekleri gayet lezizdir. gitmeden önce araştırıp mutlaka tadılması gerkir. restoranların tek kötü yanı çok geç sipariş almaları. bunun dışında mutlaka gece kalınıp, türkü barlarda sabahlanmalı. cinci hamanına girip fotoğraf çektirmek için bile para isteyen tipler vardır. kaymakam konağı ise ayrıntıları ile uzunca süre incelenmelidir.
safranbolu insanı gayet sıcakkanlıdır, yabancılık çekmeyeceksiniz.
kesinlikle gidilip görülmesi gereken yerlerin başında gelir.
safranbolu, karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. konumu ankaranın 220 km kuzeyinde ve karadenizin 90 km güneyindedir. karabük ilçe merkezinin de 8 km [1] kuzeyinde bulunmaktadır. safranbolu şehir merkezi ile karabük il merkezi bitişiktir.
ev örneklerine, beypazarı, göynük, taraklı, odunpazarı gibi türkiyenin birçok yerinde rastlanan klasik osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihî safranbolu evleri ile ünlü olan şehir, bu özelliği sayesinde 17 aralık 1994 tarihinden beri türkiyede dünya miras listesi`nde yer alan 9 kültürel varlıktan biridir ve turistik ilgi çekmektedir.[2] safranbolu ismini, bölgede yetişen ve nadir bir bitki olan safrandan alır.
safranbolu coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca idari ve ticari bir merkez olmuştur. 2010 adrese dayalı nüfus sayımına göre nüfusu 49.014`dir.
tarihte paflagonya olarak adlandırılan bölgede bulunur ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. türkler tarafından kesin olarak alınışı 1196 yılındadır. osmanlı zamanında 17. yüzyılda istanbul-sinop yolu üzerinde olması nedeniyle tarihteki en önemli dönemini yaşamıştır.
şehir eski çağlarda homerosun ilyada destanında geçen paflagonya bölgesinde yer almaktadır ve bilinen tarihi m.ö. 3000 yıllarına kadar gider. m.ö. 3000 ve 4000 tarihli tümülüsler, safranbolunun insan yerleşimi açısından uzun bir tarihî olduğunu göstermektedir. şehir flaviopolis, theodoropolis, hadrianopolis, germia ve dadibra (dadybra) gibi antik kasabalarla yorumlanmıştır. bölgedeki bilinen ilk medeniyetler hititlerin komşuları olan gaspalar ve zalpalardır.[3] bölgede sırası ile hititler, frigler, dolaylı yoldan lidyalılar, persler, helenistik krallıklar (pondlar), romalılar (bizans), selçuklular, çobanoğulları, candaroğulları ve osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.
büyük bölümü ormanlık olan ve yüzölçümü 1.013 km2 olan şehir coğrafi açıdan engebeli bir bölgededir. şehrin en alçak noktasının rakımı 300 metre iken en yüksek noktası 1.750 metre ile sarı çiçek tepesidir. şehir merkezinde ise en alçak nokta 400 metre ve en yüksek nokta 600 metre civarında olup ortalama yükselti 500 metredır.
safranboluda uluyayla ve sarıçiçek olmak üzere iki yayla bulunmaktadır. şehre 50 kilometre uzaklıkta bulunan, 280 hektar ve 7 kilometre uzunluktaki uluyaylanın ortasında bir gölet ve içinde yeraltı nehri olan bir mağara vardır. safranboluya 8 kilometre uzaklıkta olan sarıçiçek yaylasında ise kamp ve dağcılık yapılmaktadır.[7] ayrıca şehirde kanyonlar ve mağaralar bulunmaktadır. kanyonlar grubunda sakaralan (yacı ) kanyonu aşılmış ve safranbolu turizmine ve doğaseverlere kazandırılmıştır. uzunluğu 2.725 m olan bulak (mencilis) mağarasının iki girişi bulunmaktadır ve 350 metrelik kısmı ışıklandırılmıştır. yatay gelişmiş ve fosil hızar mağarasının büyük bir girişi vardır. ağzıkara mağarası ise sarkıt ve dikitleri ile dikkat çekmektedir.[7] konarı köyünde bulunan yarasa ini ve karabükte 100 yıl mahallesinde bulunan 100 yıl mağarası girilebilir ve gezilebilir 1000 metrelik alanıyla sepeleoloji derneğinin ölçümlemelerinin bitimi sonucu hizmete girecektir. 100 yıl mahallesindeki su batan ve çıkan mevkide doğal oluşum olarak ilgi alanı içindedir.
not: iş bu entry i kopyala yapıştır yapan yazarın da hali hazırda yaşadığı yerdir. müthiş dingin, huzurlu bir yer olması sebebiyle de büyük şehrin karmaşasından kaçmak isteyen herkese kapımız açıktır.
tarihi evleri ve lokumunun yanısıra BAĞLAR gazozuad meşurdur buranın. tadı bambaşkadır bu gazozun özellikle cam şişedekinin. ama yalnızca orada vardır neden diğer illere verilmediğinide bilinmez . eskiden vapurlarda verildiği de söylenmekte.
çocukluğumu geçirdiğim güzel memleketimdir. orda yaşarken kıymetini bilmezsiniz, seversiniz yinede, ruhunuzun bir parçası oluverir ama anlamazsınız. göçüp gittiğiniz vakit değeri anlaşılır. bi parçanız orda durur hep. sanki siz yokken orda yaşam durmuştur, size öyle gelir. bana öyle oldu en azından. sonra istanbulda karmaşanın içinde karmaşaya uyum sağlayarak büyünür. ama her fırsatta safranboluya gitmeye çalışılır. taşındıktan sonra ilk gidişte tekrar büyüsüne kapılınır. hele bağlara eve gidince terasta bir sigara yakılırki dünyanın en keyifli sigarasıdır o. hiç boğaz yakmaz insanın içtikçe içesi gelir. *
çok tuhaf bir türbe vardır burdaki tepede. Tepede giriş ücretine bedava bağlar gazozu dahil olan parkın içindedir bu türbe . Bu türbenin kitabesinde, burda yatan şahış fi tarihinde şurda şu görevdeydi ordan yolsuzluk sebebiyle uzaklaştırılıp buraya gönderildi gibi bişey yazar. Yani hem adama türbe yapıp kiabesine de hırsız manasına gelebilecek şeyler yazmışlar. Ulan adamın iyi hayırlı işlerinden bahsetseydiniz, dua etmeye gidiyosun kitabede adam hırsız yazıyor. Bilmem başka farkeden oldu mu bu garabeti.
ilkokul, ortaokul ve lisenin bir bölümünü okuduğum salaş şehir. hep kaçıp eski safranbolu ya gider eski evleri gezer, arastna çarşısında incik boncuk bakar havuzlu köşkün girişindeki fıskiyenin etrafında toplaşır dakikalarca; eskiden bu evde yaşayanlar ne tuhaf insanlarmış evin ortasına havuz yaptırmışlar deyip dururduk. bilmeyenler için eski ve yeni safranbolu olmak üzere iki şehir bulunmakta. bence yeni safranbolu yu- bağlarıda gezmek keyifli olacaktır. ayrıca doğa sporlarını seven ve güneşin altında berrak akarsuda yüzme keyfi içinde yeni şehrin kuzeyine yarım saatlik yürümeyle bu farklı aktiviteyi yaşayabilirsiniz.
1 senedir karabük'te yaşamam nedeniyle müdavimi olduğum yer. birkaç günlüğüne tatile gelip hayran kalanlara hak vermekle birlikte gelecek olanlara kesinlikle daha iyi yerler aramalarını tavsiye ediyorum. dünya miras kenti logosu, lokumu, çingene mahallesi ve boku püsürü ile tam bir varoş kenti. gelecek arkadaşlara tek tavsiyem adalar cafe'deki manzara eşliğinde bir türk kahvesi içmeleridir. sonra kaçın gidin g.tünüzü kurtarın derim.
Kilo aldıran lezzette lokumu ve eğlence hayatı neredeyse hiç olmayan ama kar yağarken romantizmin yaşandığı harika yer!
Özlediğim adalar kafesinde manzaraya nazır capuccino'mu yudumlarken kitap okumanın ve şehrin ışıklarında yanan bir mum alevi gibi şehr-i silüetin en güzel görüldüğü yerdir.