kendisi dedemin babasının köy enstitülerinden sınıf arkadaşıdır. babama anlattıklarına göre bayaı saftirik bi çocukmuş. ağzı doğru düzgün laf yapamazmış. sürekli birilerine platonik aşık olup sonra da düşünür dururmuş. kaç sene boyunca koca enstitüden bi hatun bile düşürememis. lakabı sarı sebo imiş bunun. sonra bi ara tutturmuş komunist olacam ben diye. lan sebo demişler, otur oturduğun yerde dünyayı sen mi kurtaracan demişler. naçar, dinlememiş sebo ve bir takım illegal örgütlerin arasına girmiş. ayrıca anlatılanlara göre çok garip davranışları da varmış bunun. toplum içine giremezmiş, davranışlarında her daim bi eziklik varmış. tabii sebo enstitüden sonra muallim olunca bi ara fransa ya gidip madonna diye birine aşık olmuş. arkadaşları o kadar söylemiş lan sebo sen kim koca dünya starı madonna kim. sana bakar mi demişler ama dinlememiş. gözü hep yükseklerdeymis zaten. bi ara kylie minogue’ a da sarmış, pek kimse bilmez.. sonra madonna sürekli sarı bi kürk giydiğinden dolayı kafayı sıyırıp kürk mantolu madona yi yazmış.
Dünya edebiyatına göre roman konusunda başarılı bulmadığım, Türk edebiyatının bence en iyi roman yazarı.
Kürk mantolu Madonna kitabını çok severim, derin bir anlamı vardır kitabın. Fakat Türk halkı olarak aynı tutunamayanlar kitabındaki poser etkisini bu kitaba da aşılamış bulunmaktayız. içimizdeki şeytan kitabını da çok severim.
41 yaşında vefat etmiş, toplumcu gerçekçi yazar. Keşke biraz daha yaşasaydı da edebiyatımızı daha da yükseltebilseydi. Ruhu şâd olsun.
Az önce belgeselini izledim bilmem kaçıncı kez.Gerçekten çok değerli bi insanmış. Hangi değerimizi yaşattık ki onu da yaşatalım..Bu devran iyilere kalmaz Aldırma gönül aldırma.....
Önce atatürk'e sövmüş, yiyecek ekmek bulamayıp götü sıkışınca özür dilemiş, daha sonra kantarin topuzunu kaçırıp bu milletin küllerinden doğmasının ve kendi özünü bilip özgürlüğüne kavuşmasının en baş unsuru olan türklüğe dil uzatarak en nihayetinde çareyi kaçmakta bulan ağzı laf yapan bir gevşektir. Hüseyin nihal atsız her ne kadar haddini bildirse de uslanmamış, en nihayetinde götüne mermiyi yemiş hakkın rahmetine kavuşmuştur. bu da boşa yaşamış götünü kaşımış işte.
günümüze çok güzel eserler bırakmış güzel insandır. 41 yıllık yaşamına bu kadar güzel eserler bırakmışken daha fazla yaşasaydı kim bilir neler bırakırdı, dediğim usta yazar ve şair. yazdığı şiirlerin bir kısmı bestelenmiş ve günümüzde önemli yer tutarlar. yazdığı hikayeler ön planda olsa da romanlarındaki işleyiş harikadır.
Sabahattin Ali, ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere'de, 1940 ...
Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’yı ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmış, romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca, kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiştir. ( Kürk Mantolu Madonna ilk olarak Hakikat gazetesinde Aralık 1940-Şubat 1941 tarihleri arasında “Büyük Hikâye” başlığı altında 48 bölüm olarak tefrika edilmiştir.
Şehirli yaşamını ve insanını ustaca anlatan Sabahattin Ali taşra insanını anlatırken (bkz: kuyucaklı Yusuf) aynı başarıyı gösterememiştir. Buna karşın dili üslubu ve karakter tahlilleri ile ruhunuza işleyecek karakterleri yaratmada üzerine çok az yazar vardır.
En sevdiğim sosyalistlerden. Çile çekmiş ve öldürülmüştür. Nazım gibi paşazade olmadığından hep geri planda kalmıştır.
Yazar olarak kürk mantolu madonna gibi bir kült yazmıştır.
Şair olarakta müthiştir.