''sabah çay yerine kahve içen hristiyan özentisi insan'' asıl başlık budur ama karakter yetmedi. uzatmadan konuya girelim.
atalarına saygısı olmayan, örf ve adetlerini unutmuş insandır.
geçen gün sabah ev arkadaşımla kahvaltıya oturduk. ben hemen bardaklara tavşan kanı gibi çayları doldurdum. arkadaşım bir anda ''dur olum napıyosun ben kahve içicem, biraz geliş artık, bütün dünya sabah kahvaltıda kahve içiyor'' dedi. bir anda kafamdan aşağı kaynar sular döküldü. yıllarca beraber oturduğum bir insan nasıl da böyle ecnebi özentisi bir dalaylama olmuştu. ama sükunetimi kaybetmeden tekrar sordum arkadaşıma: ''oğlum sen iyimisin, koyuyorum bak çayları'' dedim. ''ya koymasana olum ben kahve içicem ya'' dedi. sinirlenmiştim. elimde duran demliği çocuğun elmacık kemiklerinin üstüne üstüne vurdum. yüzünü kanatmıştım onun. bir anda ağlamaklı bir ifadeyle bana döndü ve ''napıyosun olum sen ya delirdin mi sen'' dedi. sinirden faltaşı gibi açılmış gözlerimle onun yüzüne bakarak, ''kalk sktir git lan evden seni gidi ecnebi özentisi şerefsiz'' diye bağırdım. kalktı,toparlandı. evi terk etti. şimdi ev kirasını tek başıma veriyorum..gtümde patladı sevgili yazarlar.
komiktir, zira bundan 110 yıl önce bu toprakların insanı sabah kahvaltısında çay bile içmiyordu. bu topraklarda sabah kahvaltısından çay içme kültürü daha yeni sayılır. bu bağlamda sabah kahvaltısında çay içmek de ingiliz özentiliği olmuyor mu? biraz düşünmek lazım, biraz kafa yormak lazım... ama ne gezer! sorun burada bu başlığı açmak değil, sorun önüne gelen adamı yazar yapan sözlüktedir. bu sözlük, bilgi yetersizliği içinde açılmış saçma sapan başlıklara kurban gidecek yakında! çöplük haline çoktan geldi taşıyor bile!
halbuse ki kahveyi dünyaya osmanlinin yaydigini bilseydik, sabah cay yerine kahve icenlere hristiyan özentisi demezdik. o zaman bütün ingilizler müslümanlara özenerek her gün cay iciyorlar. böyle düsünen dangalak özentileri yüzünden, artik sabah ictigimiz seylere bile dikkat edecegiz!
aslında atalarına en bağlı olan insandır. çünkü kahvaltı kelimesi kahve-altı'ndan gelmektedir. eskiden türkler sabah kahvesini içmeden önce mideyi rahatsız etmemesi için atıştırırlarmış ve o öğüne de kahvealtı derlermiş. tabi zamanla o değişerek kahvaltı olmuş.
tabi insanları içtikleriyle değerlendirmek her ne kadar bir denyoluk da olsa ben arkadaşın dikkat çekme isteğine bağlıyorum bu tespitimsi şeyi.
kahve ile cay arasindaki molekuler yapi farklari ile insana farkli hazlar, dimaglarda farkli tatlar biraktigi ayrica toplum kulturleri ile yakindan ilgili bir konu.
"Türklerin kahveyle tanışması 16. yüzyıla kadar uzanıyor. Kanuni Sultan Süleyman dönemde, Yemen Valisi Özdemir Paşa'nın kahveyi saraya kabul ettirmesiyle kültürümüze yerleşen bu tat, Avrupa'ya da Türkler tarafından yayıldığı için uzun yıllar "Türk kahvesi" olarak anıldı. Zamanla Avrupalılar da kahveye kendi kültürlerinden bir şeyler kattı ve kahve için değişik ve hızlı çalışan makineler geliştirdiler. Espresso, cappucino, filtre ve granül kahve çeşitleri de böyle ortaya çıktı...
Kahve Osmanlı hudutları içinde önceleri "çiğ tane" olarak alınıp dibeklerle dövülüyor ya da el değirmenleriyle çekiliyordu. Türk kahvesinin günümüzde de en ünlü isimlerinden biri olan Kurukahveci Mehmet Efendi, kahveyi ilk kez dolaplarda kavurup değirmende döverek geniş çapta üretime geçen kişidir. Türklerle özdeşleşen kahve, kültürümüze o kadar yerleşmiş ki sabah kahvesinden önce yenilen altlık mahiyetindeki yemeğe "kahve altı" denilmiş. Zamanla kahvaltı olarak söylenilen, günün en önemli yemeğinin adı da buradan gelmekte. Asırlardır en güzel geleneklerimizden biri olan kahve içimi bugün bile her evde bir tören havasında gerçekleşir..."* http://web.netbul.com/yemek/detay.asp?id=69
"sinirlenmiştim.. elimde duran demliği çocuğun elmacık kemiklerinin üstüne üstüne vurdum..yüzünü kanatmıştım onun..bir anda ağlamaklı bir ifadeyle bana döndü ve napıyosun olum sen ya delirdin mi sen dedi..."