bir de şöyle birşey var sabah 8 akşam 8-9-10-11 veya 12 çalışmak, işin yoğunluğuna göre allah ne verdiyse artık, daha da kötüsü mesai almamak, çalışmak, çalışmak, ve yine çalışmak. hatta üstüne cumartesi de çalışmak. *
eğer kendi işinizse ve o işi sıfırdan sadece kendi çabanızla kurmuşsanız hiç şikayet etmeyeceğiniz durumdur, akşam 8 değil gece 12'yi hatta sabahlamanızı gerektirse bile.
şahsen sabah 8 akşam 11 çalışan birisi olarak, cennet gibiymiş diye nitelendireceğim durumdur. yoğun çalışma temposu da insana hayatta çok şey öğretebilmektedir.
hayattan nefret etmek için güzel bir sebeptir eğer ki hayatınızda en sevdiğiniz şeyi yapıyorsanız durum değişebilir ama eninde sonunda günün birinde isyan edersiniz.
türkiye'de sabah 8 akşam 8 , hatta cumartesi bile çalışan varken , avrupalılar ise daha az ve cumartesi pazar tatil olmalarına rağmen bizden daha gelişmiş durumdadırlar.
yani bu kadar çok hatta cumartesi bile çalışılma ile birçok devletten daha iyi konumda olunması gerekir.
devletin hoşuna giden sistem.
şöyle ki;
devlet sizin 8 saat çalışmanızdan aldığı verginin, %50 fazlasını alır 12 saat'lik sistemde. bu yüzden hoşlanır bu işten.
hoşlanır, para kazanır yani canım.
ama bana ters geliyor bu iş? yani ne bileyim, sanki devletin 8 saat ten fazla mesai yaptığımızda ondan vergi almaması gerek. ne bileyim işte, ana bacı dümdüz küfretmekte yanlış olur devlete şimdi, tabii, yanlış.
sosyal hayata sürekli reset atmak demektir aynı zamanda. bi zamandan sonra çöker orası ayrı, tabi böyle olunca iş arkadaşıyla ilişkiler günümüzde fazlalık gösterir.
iş kanununa göre 8 saati geçmemesi gereken mesai saatlerinin ülkemiz koşullarında uygulanmadığını gösteren durum.ayrıca çalışanın bütün gününü de mahveder.
edit: ayrıca mesai ücreti alınması lazımdır.
