Fakir bektaşi olmamasına rağmen, en muhabbet beslediği zatlardan biridir.
Bir nefesi gelsin fakirane ;
Bir Güzelin Hasretinden Ahından (Canan Ahından)
Tutuştu Her Yanım Da Yandı Ha Yandı
Aşık Oldum Onun Mah Cemaline (Mah Cemaline)
Tutuştu Her Yanım Da Yandı Ha Yandı
Benim Derdim Senin Derdine Taydır
Bir Güzel Sevmişem Kaşları Yaydır
Saatim Gün Geçer Her Günüm Aydır
Üçyüzatmışbeş Günüm De Yandı Ha Yandı
Sıtkı'yam Çekmişem Gayet Zarı Ben
Dilerim Ki Muradıma Erem Ben
Bir Hayırsız Yar Elinde Kaldım Ben
Ağzımda Dillerim Yandı Ha Yandı
tarikat vekili olarak gittiği harız köyünde ilk defa evlenip yerleştiği için kendisini merzifonlu saymıştır ve ben önümüzdeki ay inşallah sorup edip mezarını ziyaret edeceğimdir.
doğumu tahmini 1865 olan sıdkı baba'nın gerçek adı zeynel abidin'dir. zeynel abidin ve kardeşi ahmet köy medresesinde okuyup yazmayı öğrenirler. Zeynel Abidin saz çalmayı da öğrenir ve pervane mahlasıyla deyişler söylemeye başlar. Altı yaşında deyiş söylediği rivayet edilmiştir. Zeynel Abidin'in adı artık Pervane'dir. Pervane on iki yaşına geldiğinde ününü duyduğu Hacıbektaş Dergahına gitmeyi arzular, annesinden izin ister. Annesi çocukluğunu bahane ederek izin vermez, biraz daha büyü de sonra gidersin der. Fakat Pervane aklına koyduğu için bir gün habersizce kaçar, farkına varan annesi arkasından atlı göndererek yoldan geri çevirtir. Pervane bir müddet sonra tekrar kaçar ve bu sefer planını uygulamayı ve Hacıbektaş'a ulaşmayı başarır. Dergaha vardığında Şeyh ve postnişin Feyzullah efendi'dir. Pervane iki yıl geçtik ten sonra anne hasreti duyarak şeyhinden üç ay izin almış ve Yenice'ye gitmiş, izninin bitiminde tekrar dergaha döndüğünde Şeyh Feyzullah Efendinin öldüğünü öğrenmiştir. Dergah postuna oturan büyük oğlu Cemaleddin Efendi yeni şeyhi ve medrese arkadaşıdır. Medrese hocalarıyla devamlı ilişki içinde adeta zamana bağlı olmaksızın öğrenimlerine devam ederler. Diğer taraftan da tarikat işleriyle uğraşarak sık sık birlikte yurt gezileri yaparlar. Şeyh Cemaleddin Efendi bir gün "Senin adın bundun sonra Sıdkî olsun demiş ve Pervane bu adı çok beğenerek benimsemiş, bundan sonra adı da, mahlası da Sıdkî olmuştur. Tarikattaki hizmetleri ve kazandığı ilmi derecesiyle Baba'lık sıfatı alan ozanımız çeşitli yörelerde "Aşık Sıdkı, Sıdkı Efendi, Sıdkı Baba,, Cemal Efendimin aşığı Sıdkı Baba" adlarıyla tanınmaktadır.