Kusuru giriş kitabı olarak okuttuğu "politik bilim perspektifi"nin ilk sınıf öğrencileri için fazlasıyla sıkı olmasıdır. Ayrıca Uludag öğrencilerinin kapasiteleri de düşük olduğundan kifayetsiz kalır.
Ukala gözükmeyi sever ama kendisinden daha papaz hocalar karşısında (mardin,kafadar, ortaylı) öylesine ezilir ki şaşmamak elde diyenin dili kopsun.
Koza han'da takılır bolca. Yahya kemal'i az çok anlamıştır.
Uludag'ın gördüğü, biz öğrencilerin ders alma şerefine nail olduğu en baba hoca, efsane akademisyen.
ne idüğü belirsiz olmasının yanı sıra aykırı bi dolu özelliği vardır. dersini birinci sınıfta alıp ilk seferde geçen şanslı insanlardan olmak tarifsiz bir mutluluktur. her daim ali yaşar sarıbay ile green cafe'de görülebilirler. Odtü'de kitapları okutulur. kısa 2001 içer. hasta beşiktaşlıdır. tespih koleksiyonu yapar. dersine kendisinden sonra girenlere bakmaz bile, elinin tersini göstererek savuşturur onları. ney üflediği rivayet edilir. hangi siyasal düşünceyi benimsediği meçhuldur, bu minvalde hakkında tek bilinen muhafazakar olduğudur. radikal ve zaman gazetelerinde makaleleri yayınlanmıştır. öğrenciler kendisinden kısaca "ss" olarak bahsederler.
hatta hakkında şöyle bi rivayet vardır iibf'de: sınav kağıtlarını havaya atan ss, masanın üstüne düşenlere 40 üst üste gelenlere 30 geri kalanlara da 20 ve altı not verir. 30 aldığım bir sınavı sonrasında üst devrelerden bir arkadaş; "kağıdın üst üste gelmiştir olm." açıklamasaıyla beni benden almıştı, ordan biliyorum ben de..
velhasılı kelam, süleyman hoca efsanedir..
yıllar sonla gelen düzenleme: imla hataları, yeni bilgiler ekleme.
sadece ve sadece akademisyen siyasetçilere oy vermeyeceğini (erbakan, baykal vb.) bizzat söyleyen (kaldı ki o'nun sandık önünde kuyrukta oy vermek için beklediğini tasavvur etmek bile mümkün değildir) şimdiye kadar gördüğüm ve görebileceğim en değerli hocamdır. Kendisine cumhurbaşkanlığını bile pejoratif bulmaktayım. *
Sizde bi oyuncusunuz bende oyuncuyum,herşey bi oyunun parçası,diyen efsane hoca.Dersinde not almaya muaffak olamadığım için"Hocam ses kayıt cihazı getırsem olur mu?" diye sordugumda özet olarak o cihazı sana yuttururum dercesine zehir zembelek bi cevap aldığım hoca.Kızların geneli nedenını anlayamadığım bi şekilde hastadır.Uzun boyludur.
Kendısinin öğrencilik yıllarında milliyetçiliğin merkez noktasında yer aldığına dair sağlam fısıltılar dolaşmaktadır.Çok iyi hatırlıyorum,Politik sembolller konulu bir derste, Konuya yavu kaplanların ne guzel oynaştığını,pençelerının çok tatlı oldugunu,onların çiftleşmelerini daha sona ordan kızların neden oje surdugunu anlayamadığını ve en nıhayetinde denız baykal'ı eleştirerek Politik kültür konusunu bizee anlatan yüce insan.
kağıda da böle yazınca takır takır 90 aldığım ,fakültemin mihenk taşı hocalarımdan birisi
kendisini keşfetmek için üzerinde cok düşündüğüm hoca.Üniversite de okuduğumu hissettiren iibf nin nadir hocalarından.Bilgi birikimine hayranım ama öğrenciyle arasnda hep aşılamayan bi duvar var sanki dialog eksikliği, belki de böyle kendini gizemli kılıyo...kendi öğrencilik yıllarnda sürekli hocaları eleştirdiğini bunun için hocaların onu sevmediğini söylüyo ama kendisine bunun yapılmasına izin vermiyo belki de biz onun gibi öğrenci değiliz.Ama yinede süper bi şahsiyet.Ney çalar bi dönem hat sanatıyla falan ilgilendiğini söyler.derslerinde dersini almayıpta sırf hocayı dinlemeye gelen öğrencilere rastlamakta mümkün.
sıkı bir muhafazakar olmasına rağmen çok sevdiğim, uluslararası ilişkilerde okuduğum halde seçmeli olarak dersini aldığım (kendi bölümündeki öğrenciler tarafından da bu yüzden yadırgandığım) değerli bir hoca.kendi görüşlerini asla empoze etmeyen, tersine üniversite boyunca belli bi siyasi görüşe bağlı olmamamızı, bişileri yargılayıp anladıktan sonra bu işe girmemizi öğütleyen, kürsüde adeta sahnedeymiş gibi jest ve mimikleriyle dikkat çeken, çok iyi bir tiyatrocu olabileceğini düşündüğüm hoca.Ancak bir eleştiride bulunmak gerekirse, hiçbir öğrencinin kapısını çalıp şu konuyu anlamadım bana açıklayabilir misiniz demediğinden şikayet etmesine rağmen, çok gitmek istediğim halde biraz asabi tavrından korkup gidemediğimi de belirtmekte yarar var.Ali yaşar sarıbay ile ikisini birlikte sık sık görür ve bu görüntüden de çok mutlu oluruz..
ev arkadaşımın uluslararası ilişkiler de okumasından ötürü ünü bizim eve de bulaşmıştı. ilber ortaylı'nın öğrencisidir diye biliyorum. sürekli cool ve öğrencilerle iletişim kurmaz görünüşü onda gizemli bir hava oluşturur ki bilgi de ortaylı'nın yanından bile geçemez.
siyaset bilimi profesörüdür.kendisinden birçok kere ders dinleme şerefine ulaşan bir insan olarak şunu söyleyebilirim ki, kendisi saygı görmeyi fazlasıyla hak eden aşmış bir hocadır, gerçek bir prof.tur. derslerinde ara verdiği görülmemiştir ancak buna rağmen anlatımı insanı hiç sıkmaz. çeşitli kanallarda programlara katılmışlığı vardır. öğrencileri kendisinden kısaca ss der ama bir keresinde bir öğrencisinin kendisinden ss diye bahsettiğini duyunca çok sinirlendiği rivayet edilir. (bkz: schutzstaffel) (bkz: waffen ss) ney üfler. beşiktaşlıdır.
politkbilim finalinde sınava giren 176 kişinin 165'ini bırakmış hocadır. dersleri bir tiyatro temsilini andırır alakasız fakültelerinden ders dinlemeye gelen fanatikleri vardır.medyatik olma potansiyeli olağanüstü olmasına rağmen bilerek ve isteyerek bu yolu seçmemiştir, neyzendir, hattattır, eli öpülesidir...
bugün dersi esnasında yaşanan diyaloglar:
genez: bizim sözlüğe yazar yapsak mı hocayı ya.
don santino corleone: okuyordur olum zaten o.
genez: bizim yazılarımızı mı okuyacak?
don santino corleone: okumaz mı? gel soralım
genez: yiyosa sen sor.
ders anlatırken kullandığı kelimelerle ve isimlerle dersi daha anlaşılır kılmaya çalışan, *
kendine etiket * yapıştırmayı sevmeyen, sadece iyi bir lise ögretmeni olabileceğini söyleyen şahsiyet.
uludağ üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesinde öğretim üyesidir.bildiğiniz doğruları ve yanlışları değiştirebilecek kapasitede marjinal bir kişilik.aklı başında üniversite öğrencileri üzerinde halkulade bir etki ve hayranlık bırakan,engin bilgi birikimine sahip,öğrencilerine fazla konuşma fırsatı vermeyen,nadirde olsa bir öğrenciyi dinlemeye başladığında sağ elini sağ yanağına götürüp öğrenciye tek gözüyle bakarak kayde değer bir şey söylemediğini hissettiren(öğrenci söyleyeceğini unutur veya söyleyemez),odasına gitmeye cesaret edilemiyen,dinlenmesi ve anlamlandırılması gereken,entelektüel bir hocamızdır.
son olarak gündelik hayatın kültürel yansımaları adlı kitabı çıkaran akademisyen.çeşitli makalelerden oluşan kitap alfa aktüel yayınlarından çıkmıştır.
üflediği neyi bir çok kere dinleme şansına sahip olduğum, keyifli sohbeti, tavsiyeleri, nasihatlarıyla mezun olduktan sonra iş hayatına 3-0 önde başlamamı sağlayan mükemmelik ötesi hocam...
her dersini ağzının içine düşerek dinlediğim nadir hocalarımdan. dersi bu kadar keyifli hale getiren çok az hoca vardır. tabi bunun zevkle de alakası var. kimisi de sevmez, "hikaye anlatıyo gibi ders işliyo" der.
prensipleri vardır, bilgisine zaten kim ne diyebilir. karizmasını hiç söylemiyorum. isminin başharfleri ve sınavlarının zorluğu sebebiyle benden önceki dönemlerce kendisine ss subaylarını çağrıştıran ismi takılmıştır.
sınıfa girdiği zaman o mülayim ve nev'i şahsına münhasır havasında bir baba havası sezilir; sinirli ama bi yandan da sevecen. zannımca biz insanlar gibi hücrelerden değil de, bi nevi kültür plazmasından yaratılmıştır.
sınavlarında sadece 2 soru soran, vizesinde 2 sayfa mantıklı yazılar yazdığım halde mantıksız bir sekilde yalnızca 5 puan alabildiğim nasıl olsa kaldım deyip finaline hiç calısmadığım,finalde sorduğu "socious kelimesi kollektif anlamda neyi ifade eder, sosyolojik persfektifte açıklayınız" sorusuna -vallahi hocam socious kelimesi kollektif anlamda neyi ifade eder bilmem ama bana bu soruyu bilemezsem yaz okulunu ifade eder diye cevapladım diğer soruya cvp ver(e)meden çıktım 50 aldım.(gerçi yine de ff ile kaldım)bir diğer arkadasım -bu soruya anlam veremediğim için eylemde bulunamadım yazıp 35 aldı. Yine de ss in öğrencisi olmak ayrıcalıktır.
orta doğunun siyasal yapısı dersimize girip, namazın neresi sünnet neresi faz bilmeyen bizlere "sizleri tüm islam tarihini biliyor kabul ediyorum" diyerek ilk anda dumura uğratmış, sonrasında derslerini kaçırtmamış güzel akademisyen.
uluslararası ilişkiler bölümünde girdiğim ilk ve tek defa onun dersine girdiğimde, o gün ders anlatmak istemeyip müzik sohbeti yapmıştı. Nedendir bilinmez ilgimimi anladı, neredeyse bütün sohbeti bana bakarak anlatmıştı.
Düşünün liseden henüz mezun olmuşsunuz, bırakın ortaçağ yönetim sistemlerini çağımız sistemlerini doğru düzgün bilmiyorsunuz, bildiğiniz izm'ler dahi sınırlı. Üniversitede ilk hafta, ilk SS dersi ve siz sınıfta ki bu kalabalık ne hikmettir diye düşünüp kaloriferlerin üzerinin dahi dolu olduğuna hayret ederken (meğer bu, dersten kalan üst sınıf güruhuymuş) sonradan kankanız olan sivri akıllı bir arkadaşınız A4 kağıtları popomuzun altına alıp hocanın kürsüsünün bulunduğu platforma oturalım der. Ve hoca içeri girince olan olur, diyalog şöyle;
SS: Neden kürsüye bu kadar yakın oturuyorsunuz?
iki salak : Ee hocam oturacak yer yok, kem küm..
SS: bu benim sorunum değil
iki salak: Peki hocam nereye oturcaz biz, gene kem küm..
SS: beni ilgilendirmez dedim, siz böyle kralın eteğine yapışan vassallar gibi etrafımdayken ders anlatamam...
1. salağın beyninden geçen: Varsık mı dedi ne dedi o kötü bişi dedi bana..
2. salağın beyninden geçen: Hönk..nerdeyim ben, kral da kim daha sı ben kimim?
vassal: feodal sistemde derebeylik anlamına gelen bir kelime... kullandığı cümlenin anlamını ve bulunduğumuz durumla ironik de olsa nasıl örtüştüğünü kavradığımızda artık üniversitede olduğumuzu ve karşımızdakinin de lise hocası değil üniversite profesörü olduğunu acı bir deneyimle de olsa anlamış bulunduk ve kendisine saygı duyduk.
Kendisinin politik literatüre kazandırdığı kavramları, Türk politik kültürü ile ilgili harika kitapları, makaleleri vardır, madalyonun hep diğer yüzünü gösterir ve siyasi eğilimi bu yüzden kestirilemez. Ha bir keresinde de derste aşkı öylesine güçlü bir ifade ile tarif etmiştir ki ben hep aşkı bulamadığıma hükmetmişimdir. Ayrıca nick babamdır o ayrı...