başkalarından ezberlenen cümleleri, biraz alkol alıp bir kürsüye çıkarak bağırarak tekrarlayınca aydın ve entellektüel olunabilen ülkemde yıldızı parlayan son isim.
müritleri o kadar çok pohpohlamaya başladı ki, yakında uçmaya başlarsa şaşırmam.
mesaj vermek için kasmaya gerek olmadığını bilmesi gereken adam. işini yapsın. tıpkı ajda gibi.
hayır kimse ondan siyasi içerikli mesaj da beklemiyordu. bekliyor muydu yoksa...
bazı çevreleri rahatsız etmiş kişidir. Bu konuşmaları üzerinden sanatçılığını yüceltmeye gerek yok lakin söylediği öğrenciler hakkındaki gerçeklerin tartışılmazlığına rağmen hala çoğunluğu öğrenci olanlar tarafından aşağılanması çok seviyesizce ve cahilcedir.
Bununla beraber parasız eğitim diye pankart açıp 16 ay ceza alan öğrenci ve türevlerinin öğrencilerin genelinin arkasında durmamasının suçu medyada, cahillikte ve nicesinde olduğu gibi bu öğrenci gruplarındadır da aynı zamanda. böyle bir gerçek de var. Lakin o öğrenci grupları ne kadar itici davranırsa davransın bu durduk yere 16 ay ceza verilebileceği manasına gelmez. Bunlarla beraber itici olmayan, hatta hiçbir siyasi görüşe, bölücülüğe vs taraf olmayan birileri de çıksın tayyip'in veya gül'ün geldiği üniversitelerde pankart açsın bakalım yine aynı muameleyi iktidar tarafından görecektir.
ki bölücülükle, genel manada gündelik siyasetle alakası olmayan, klasik yurdum genci denilebilecek öğrenciler benzeri muameleyi görmüştür.
uzun lafın kısası burada aşırı politize olmamış öğrencilere çok iş düşmektedir. bırakın Parasız eğitim derken PKKLılara göz kırpanlar istediklerini yapsınlar. Onların zaten parasız eğitim derken ki amacı normal öğrencileri Parasız eğitim dedirtmemektir. Siz normal öğrenciler olarak Çıkın ortaya ve bu millete "Parasız eğitimin" temel hak ve hürriyet olduğunu anlatın, birincil amacınız bu olsun. bütün öğrencilerden de böylece destek alırsınız. Tabi tayyip sizi okuldan atmazsa veya hapse atmazsa.
neyse demek istediğimi doğru düzgün yazamasam da anlaşılmıştır eminim.
altın portakal film festivali'nde yaptığı konuşmadan sonra belli bir kesimce "şöyledir, böyledir, tırıvırıdır..." şeklinde eleştirilere maruz kalan sanatçı.*
işin garibi eleştirilerin hiç biri "ya bu adamın x söylemi y nedeninden ötürü yanlıştır." şeklinde değil.
velhasıl düşünce sahibi olmadan fikir sahibi olan kitle iş başında.
yurdum insanının görmekten ve bilmekten korktuğu şeyleri açık açık söylemiş, onlara göstermiş bir türk aydını. bir halkın korkularını dile getiren birine elbette ki hakaret edilecektir burada olduğu gibi. kaldı ki "adaletsiz kalkınma" lafını kim yadsıyabilir ki? türkiye ekonomisi sayısal verilere bakıldığında iyiye gidiyor gibi gözüküyor ama sokaktaki vatandaşın, türkiye ekonomisi iyiye gittikçe evindeki ekonominin kötüye gittiğini görüyorsun.
her-daim sevdiğim-takdir ettiğim gerçek bir sanatçı abimizidir.
sanat sanat için mi, halk için midir? meşhur tartışmasının, akıl ve vicdan terazisinden çıkan yanıtı, elbette ki; ''halk için''
belli bir senaryo ve kurguyu, tiyatro yada sinema sahnesine aktaran oyuncular izleyenleri derinden etkiledikleri ve kim ne derse desin, bir nev-i yol gösterici olarak halka karşı sorumlu ve borçludurlar da.
charlie chaplin'den örnek verip, goethe'nin muhteşem sözünü eklemesi ''dünya'nın en tehlikeli hali, cehaletin örgütlü eyleme geçme halidir'' sözü cuk oturmuştur.
parasız eğitimden söz etmesinin zenginler dışında kime ne zararı var?
iki gündür bakıyorum; rutkay usta'nın oynadığı reklam filmleri, ayyaşlığı, sebatayistliği (yok öyle bir durum) üstünden cumhuriyet ve demokrasiye saldıran azgın, her zamanki gerizekalı akp'li kullar.
evet kulsunuz. insan ve birey olmak istemeyen, başbakanınızı bazen padişah bazen de peygamber olarak gören, dinle-imanla-vicdanla laftan başka alakası olmayan gönül-gözü kapalı insan görünümlü şahinler.
şimdi arkadaşlar, bir sakin kafayla düşünelim. adam doğru laflar etti mi? etti. neden kapitalizmin nimetlerinden faydalanan sosyalist vb anlamsız laflar ediyoruz ki? hangi birimiz sosyalist argümanları hoş hoş konuşup kapitalist işleyişin içinde olduğumuzun farkında olarak nimetlerinden faydalanmıyoruz ki?
şunu dersen anlarım: adam başka iktidarlar zamanında aynı şekilde neden konuşmadı vs..
ama sırf çamur atmak için gereksiz eleştiriye kalkmayalım. ne yani sosyal konularda, özgürlükler konusunda konuşabilmek için ille de devrimci olmamız, örgütlü çalışmamız mı lazım? geçelim bu ayakları lütfen. bu anlamda rutkay aziz i eleştirenlerin kahir ekseriyetinin onunla benzer şekilde hayat tarzları olduğunu düşünüyorum. komik ve ironik.
48. uluslararası antalya altın portakal film festivali yaptığı konuşma ile kimi tarafından çok eleştirilmiş kimi tarafından kahraman ilan edilmiş, ne zaman televizyonda görsem sima olarak atatürkü anımsatan iyi bir oyuncu rutkay aziz.
2 gündür genel tepkilere bakıyorum gene bi kutuplaşma gene bi olayı muhalefet iktidar eksenine kaydırma çabası içeresinde insanlar.bel altı vurmaya çalışan genel görüş ifadesi vay efendim sarhoşmuş, vay efendim dandik sitcom oyuncusu, banka reklamında oynayan çakma devrimci, ppk sempatizanı v.s. yahu adamın oyunculuğu, hangi reklamda oynadığı, ne içtiği seni ne alakadar eder bre deyyus, söyledikleriyle ilgilen. anlattıkları, ülkemizde yaşananlar doğru mu? doğru. gerisi kendi özelini, kariyerini ilgilendirir. hem bu nasıl bir zihniyettir ki kendine rutkay azizi eleştirme hakkı bulur. sen sırf hükümeti eleştirdi diye yerin dibine sokmaya çalıştığın adamın gösterdiği cesaretin kaçta kaçını yapabilirsin. belkide artık bir çok tv dizisi dahil oyunculuk anlamında iş alamayacak, aldırmayacaklar. bu ülkede açıkça iktidarı eleştiren gazetecilerin, iş adamlarının sonun ne olduğu biliyoruz. zaten rte dahi kendisi alehinde haber yapan tuncay özkan ın nasıl içeride olduğu , inan kıraç ın nasıl bir risk e girdiğini, parasız eğitim pankartı açan gençlerin 19 ay içeride tutulduğunu açıkça gösteriyor. bu şartlarda dahi böyle bi cesareti göstermesi mi sizleri korkutuyor. asla alışık olmadığınız bu cesaret mi bütün kompleksiniz.
gelelim söylediği lafların içeriğine anlatılmak istenilene. bir aydının ya da her ne diyorsak adı-sıfatı önemli değil, ülke deki demokrasi eksikliğine , yargının siyasal iktidarlar tarafından manipüle edilmesine , ekonomideki haksız gelir dağılımı adaletsizliğine dem vurması insanları nasıl bu kadar rahatsız edebilir ki. bu ülkede adalet,şidet gören sığınma hakkı isteyen kadınlar savcılar tarafından tekrar kuzu kuzu katil kocalarının yanlarına gönderilmiyor mu, 14 yaşındaki kıza tecavüz edenlere en hafif şekilde cezalandırılmaya çalışılmıyor mu, iddianamesi hazırlanan gizli dosyalar bazı gazetelere sızdırılmıyor mu , iktidarın seçtiği blok listeler atamalarda seçilmiyor mu ve daha nice olaylar. bugün yeni mezun üniversite mezunu bi gencin iş bulabileceği en önemli alan bankalarda iş giriş ücreti ortalama olarak 700 lira değil mi. bugün bi metrobüse biniş bileti dahi 2,5lira benzin , doğlgaz, iletişim vergilerini dünyada en fazla ödeyen toplumlardan biri değil miyiz. adaletsiz kalkınmayı eleştirmesi şimdi çok mu yanlış. nedir zorunuza giden hakkınızın aranması mı?
bi de her ak partiyi eleştireni aynı kefede değerlendirip ulusalcı solcu saçmasını artık kullanmayın, kullandırtmayın. bu ülkenin gerçek aydınları her koşulda her zaman faşist iktidarları eleştirmiştir bir parti propagandası yapma amacı olmaksızın. sizin düşündüğünüzün aksine her ak parti karşısındaki görüşte olanlar, akşam bi yerde toplanıp rakı içip "yaşasın chp kahrolsun ak parti" diye gizli ayinler düzenlemiyorlar. cehaletin olduğu yerde karanlık vardır , karanlıkta her renk birbirine benzer aynılaşır. her ak partiyi eleştirenlerin aynı kefeye konması tam bu karanlıktan ortaya çıkmakta. farklılıkların olmasına dahi yer yoktur bu karanlıkta. bu yüzdendir ki aslında sözü doğru olan herkesi basitleştirme çabası için hep aynı yaftaları yapıştırmak.
rutkay aziz 48. uluslararası antalya altın portakal film festivali konuşması ile bir duruş sergilemiştir. bu duruş onu ne iyi bir oyuncu ne kötü bir oyuncu yapar zaten hayatlarında 2 kere dahi tiyatroya gitmemiş kalabalıklardan oluşan bir toplumun bir oyuncunun oyunculuğunu eleştirmeye çalışması da ayrıca saçmadır. beğeniriz-beğenmeyiz, yerine bulur- yersiz buluruz lakin günümüz türkiyesin de böyle bir konuşma yapabilmeme başarısı dahi taktire şayandır. kaldı ki söylediğin lafların içeriği hakikatlardan ibarettir. şimdi birazda ne anlatmaya çalıştığını algılayıp biraz da bunun üstüne kafa patlatalım
2002'den beri sessiz sedasız konuşan ama sessiz sözleri tarihe geçen kesimin karşısında acizliğini, bağıra bağıra yırtına yırtına konuşup dile getirmeye çalışan, konuştukları tarihten çok sözlüklerde orada burada şurada yazılıp 3 gün sonra kimse tarafından siklenmeyecek olan, çift yüzlü fotokopi çıktısı bir tarafı hakların hakkı diğer tarafta para babalarının bildirgesi olan tekrar eritilip hamur haline getirilip yeniden temiz sayfa haline getirilmesi gereken karalama kağıtlarından sadece bir tanesidir...
yazıktır ki yaptığı konuşma ülkemde olay olabiliyordur. aslında söyledikleri öylesine sade gerçekler ki ne dakikalarca ayakta alkışlanmasına gerek var ne de mangal gibi bir yüreğe. ama malesef ülkemizde bunları söylemek için cesaret gerekiyor, çünkü gerçekleri söylediğiniz anda sizin üzerinizde yaptırımlar uygulanmaya başlanıyor. işin pis tarafıda bu yaptırımlar uygulanmaya başlandığı anda sizi alkışlayanların sesi soluğu kesiliyor, tek başınıza bırakılıyor, terkediliyorsunuz. umarım rutkay aziz gibi değerli bir sanatçı da bu tarz yaptırımlara maruz kalmaz, kalırsa da bugün alkışlayanlar o gün sessiz kalmaz. cehaletin örgütlü eyleme geçtiği ülkemizde artık aydın kesimin ve gençlerin elini taşın altına biraz daha fazla koyması gerekiyor.
altın portakaldaki konuşmasıyla ya rutkay aziz bu kadar saf mı dadirten sanatçıdır.
gecmiş yılların sansürlü film leri bu gün ödüllerini alabiliyor ise bu atılımları yapan HÜKÜMETi neyle suclanıyor.
sen ki o açlık ve sömürgecilik içn poposunu kaldırmamış biri olarak her türlü destegi yapanları nasıl adaletsizlikle suçlayabiliyorsun. bi ülkede tecavüz suçundan hapis yatmak varken bu konuda halkı bilinçlendirmek varken sen daha başka ne yapabilirsin.
eveet. her sene ayrı bi bahaneyle ortaya çıkanların bu seneki yeni bahaneleri adaletsizlik.** hayırlı uğurlu olsun milletimize.
10 sene önceki gibi olmasa da ilerleyen yaşına rağmen hala genç ve yakışıklı duruyor . aynı zamanda karizmatik de . müthiş bir sesi var . güzel bir aileye sahip güzel bir oyuncu . oyunculuğuna laf edenin alnını karışlamak lazım .
gündemden düşen ve gündem yaratmaya çalışarak tekrar dönüş yapmak isteyen troll. bir zamanların türkiye'sinde bunun gibiler el üstünde tutulurdu, şimdi ağırına gidiyor olmalı ki gözden düşmesini performansına değil bir zihniyetin iktidar olmasına bağlıyor. birde marjinal takılayım da farkım olsun diyenler vardır. absürtlükle kendilerini gündeme getirirler. mesela bilinen birşey için 500 doktor şu insana zararlıdır dese kimse ciddiye almaz ama 1 kişi "yok aslında faydalıdır" dese herkes onu ekrana getirmeye çalışır.
şimdi neden böyle söylediğimi maddeler halinde sıralayalım ki adam gibi düşünebilecek kapasitedekiler neden böyle düşündüğümüzü anlasınlar. tabi bazı faşistler söylediklerimin ne yönde olduğuna bakıp beni akpci, fetocu gibi lakaplarla anarak yine at gözlükleriyle ne dediğimi anlamaya zahmet etmeyecek. kendileri bilir.
"örgütlü cehalet" diye bir kelime ediyor. basit bir cümleyle çok şeyi özetliyor. faşizmi anlatmak için upuzun bir yazı yazmak yerine kendini fazlasıyla anlatıyor.
faşistler karşılarında örgütlü bir düşman olduğunu düşünürler ve bu örgütlenmeye kayıtsız şartsız düşmanlık güderler. insan haklarına saygılı demokratik bir insan ise karşısındaki her düşüncenin örgütlenmesinin temel hak olduğunu bilir ve beğenmese bile tahammül edebilir, en azından tahammül etmesi gerektiğini bilip ağzını açmaz. karşısında örgütlü olup olmadığını somut verilerle bilmeyen bir faşist içinse kendinden olmayan herkes düşmandır ve aynı kefededir.
faşistler kendi gibi düşünmeyenlere hakaret etmek hakları olduğuna inanır. o yüzden kendilerinden olmayanların onurlarına dokunacak kelimeler kullanmaktan utanmazlar. cehalet göreceli bir kavram. bana göre at gözlüğü takanlar cahilken rutkay beye göre onun gibi düşünmeyip akp'ye destek verenler cahil. veya cahiller akp'ye destek veriyor. klasik jakoben chp söylemi. daha eleştirecek çok söylemi olsa da bu kadarını fazla buluyorum. çünkü anlamaya tenezzül etmeyecek bir anlayışa ne anlatabilirsin ki? zaten geçmişte jakoben olmayanlar için gözde olmayan bir oyuncuydu, şimdi iş bulamamasının sebebini konuşmasına bağlayacaklar. sanki daha önce çok iş yapabilmiş gibi.
bazı arkadaşlar rutkay aziz'i eleştirirken bir argüman sunmadan dediklerini değerlendirmeden eleştiriler getirildiğini söylüyor. oysa rutkay aziz aynısını yapmıyor mu? ne gibi bir argümanla insanları örgütlü cehalet olarak bir kategoriye sokuyor? somut bir örnek veriyor mu? vermiyor. sadece kendince bir hakaret üretiyor. halka "bidon kafalı" demenin yeni bir şeklini bulmuş. bunun neyini değerlendirip dediklerini anlayacağız anlayamadım. marjinal olayım derken onu bile beceremedi. tabi ona inanmak, onun gibi düşünmek marifetmiş sananlar sanki farklı birşey demiş gibi destek veriyor. aynı tas aynı hamam olduğunun farkında değiller. bu gibi söylemler chp'yi veya chp gibi düşünenleri halkın gözünde yükseltmez, yerin dibine sokmaya devam eder. bu zihniyet % 1 oy daha kaybetti. sonra seçimlerde neden oy alamıyoruz diye dövünüp durursunuz. inönü ile başlayan zihniyet oy kaybetmeye devam ediyor. inönü seçimleri kaybettiğinde nankörler diye bağırıyordu. rutkay beyde farklı bir şey söylemiyor. cahil insan nankör olur zaten. bir hakarete eleştiri getirilmez, hakaret edilir. ben elimden geldiğince anlamak istemeyenlere olayı özetledim. duymak, anlamak istemeyenler için elbette sorun olmuşumdur. akp'nin birçok uygulamasına karşı olsam da chp ve zihniyetindekilerden daha sosyalist kalıyor. jakobenlik sosyalizm içinde yer almaz, kapitalizmin temellerinden biridir. halka cahil diyen kendini elit gören bir anlayışın sosyalist olduğunu iddia etmek kadar saçma bir şey yok. benim üzüldüğüm ise kendimi sosyalist olarak tanımlamama rağmen bu ülkede kendilerine sosyalist diyenlerle kendimi aynı kefeye koyamamam. sosyalizmin önündeki en büyük engel akp değil sosyalizmi törpüleyip duran chp zihniyetidir. bu kadar fakirin yaşadığı bir ülkede sosyalizm iktidara gelemiyor mu? geliyor ama kendini sosyalist olarak tanımlamayan, inancından ötürü sosyalist düşüncelere yakın olan bir zihniyet iktidara geliyor. bu ülkede adam gibi bir sosyalist parti çıkamaz. çünkü uzun yıllardır sosyalizm kelimesini kullanarak halkı ürküten, soyan, ezik gören jakobenlerden çok çekti.
--spoiler--
Cehennem için de insanlardan ve cinlerden pek çok kimse yarattık ki onların kalpleri vardır, onlarla anlamazlar, gözleri vardır onlarla görmezler ve kulakları vardır onlarla duymazlar. Bunlar hayvanlar gibi hatta daha aşağıdırlar. işte bunlar gafillerdir.
--spoiler--
tayyip erdoğan sık sık bu ayeti kullanıyor. gelde haklı bulma. karşısında gafiller olduğu sürece oy verilecek makul biri olarak karşımızda dururken biz ne yapalım. şartlar onu gerektiriyor ve mecburen oy veriyoruz. daha iyisi çıktıda biz mi oy vermedik?
az önce tv'de konuşuyor. çağdaş demokratik laik aydınlık türkiye diyor. oysa demokratikliğin yanından geçmiyor. diğer kelimeler ise kendine aydın diyenlerin ağzında sakız olmuş beş para etmez 100 yıllık söylemler. dünya bile artık çağdaşlıktan, kendini aydın görüp başkasını hakir görmekten uzaklaşmışken bu arkadaşın fi tarihinden kalmış söylemlere devam etmesi cehalet değil mi? amerikadaki cahiller bile kendilerini çağdaş görmeyi bırakmış, diğerlerinin cehaletini sorgulamadan arap baharını kendine örnek alıyor ama bizim türk aydını hep aynı cahil aydın.