aklımda kalan tek şey, hep hüsranla biten hikayeler. bir de, kopek var. beyaz geceler olsun,yeraltından notlar olsun,kumarbaz olsun.. ulan hiç mi mutlu son yok yahu? bir de dikkat ettiğim diğer şey ise, "yeraltından notlar" ile "bir delinin hatıra defteri" adlı kitapların birbirine çok benzer olduğu.. zaten yeraltından notlar'ın yazarı olan dostoyevski gogol'dan etkilendiğini açıkca itiraf etmiştir kitapta. *
rusça'nın sunduğu zengin sözcük dağarcığı ve kahramanları en ince ayrıntılarına değin betimleme olanakları, nitelikli ve anlatım özellikleri güçlü yazarlarla da birleşince, okunmasına doyum olmayan bir uyumun yaşandığı, yeni yeni akımların ve bunları destekleyen yapıtların doğmasına ortam hazırlayan, dünya yazınının en güçlü kollarından birini oluşturur.
'' Çoğu zaman, kelimenin tam anlamıyla ve acıyla farkına varıyorum ki, anlatmak istediğimin yirmide birini bile anlatamadım ve hatta hiç bir şey anlatamadım. Beni rahatlatan şey, tanrı'nın bir gün bana o gücü ve ilhamı vereceğine, benim de kendimi eksiksiz anlatabileceğime, kısacası, yüreğimdeki ve hayal dünyamdaki her şeyi ortaya koyacağıma dair umudumdur. ''
sevdiğim bir edebiyattır ama isimlerin zor olması anlaşılmayı zorlaştırıyor.
bir insanın üç ismi, bir soyadı, bir unvanı ve bir de lakabı olur mu? bu güzel ama zor edebiyatta oluyor. üstelik bir de süreki ''-ov, -iç'' gibi sonları olması işi biraz daha zorlaştırıyor.
bazen hangi karakter hangisiydi diye düşünse de insan kitabı bitirince yüzünde hoş bir tebessüm oluyor. çünkü usta yazarlar büyük bir zevk tattırıyor insana.
not: düzgün bir çeviriden okumak da önemli.
kaliteli anlatımı olmasına karşın karakter isimlerinde ki anlaşılmazlık,benzerliklerden dolayı okuyucuya sıkıntı çektiren edebiyattır.
belki de bende sorun var ama ben kitabı okurken bile baş karakterin ismini bilmiyorum.birisi elimde kitabı görüp bunun baş karakteri kim dese hava atmak için yanında kitap taşıyan adam durumuna düşerim hacı, karakter isimleri gelince orayı okumuyorum ki resme bakar misali bakış atıp geçiyorum ee doğal olarak resmi görünce tanıyorum fakat noktası virgülüne tarif edemiyorum bee, bende mi sorun var bilemedim şimdi.
not: adı iv- ile başlıyordu -iç ile bitiyordu ama...
not2:buldum yöntemi, birisi sorarsa sallayın hacılar zaten oda noktası virgülüne bilmiyor yanlış söylesenizde itiraz edemez, ivanoviçti oğlum-evet eminim.
okurken keyif alabilmek için, sağlam bir donanımın gerekli olduğu edebiyat türüdür. altyapı yoksa, kuvvetle muhtemel "sıkıcı" olarak tanımlanacaktır. klasik müzik dinlemek gibidir. altyapınız uygun değilse sıkılırsınız. müzik kültürünüz yoksa, anlayamazsınız. beethoven yerine ibrahim tatlısesi, petek dinçözü, serdar ortaçı vs. yi tercih edersiniz. zira onları dinlemek daha kolaydır. kafa yormanıza, düşünmenize gerek yoktur. anlamak için, zevk almak için beynin çalışmasına gerek duymazsınız.
velhasıl-ı kelam ; donanımı olan için muhteşem, olmayan için 5 kuruş etmeyen bir alandır.
Dostoyevski gibi bir zat-ı muhterem'i bünyesinde bulunduran edebiyat'tir.
Rus edebiyatçılar ilkokulda ve lisede kesinlikle okutulmamalidir! Okuyanın felsefi bir donanıma sahip olması gerekir. suç ve ceza'yı okuyan liselilerin geneli bu romanı akıcılığından tercih etmiştir.
realizm akımının en iyi görüldüğü edebiyattır. Okumanın zevk verdiği klasiklere sahiptir. Bugüne kadar bu edebiyattan en sevdiğim eser savaş ve barış'dır.
saygı duyduğum ama okumayı tercih etmediğim edebiyattır. bir ingiliz, bir fransız edebiyatı değildir.
tabii ki onlar kadar büyük edebiyattır. benim tercihim değildir.