ilk 7 ayeti ile islam'ın doğruluğunu kanıtlayan surelerden bir tanesidir. kuran'ı kerim'in arap değil allah ürünü olduğunu ispatlayan surelerden bir tanesidir.
2, 3, 4, 5. rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. önce de, sonra da emir allah'ındır. o gün allah'ın (rumlara) zafer vermesiyle mü'minler sevinecektir. allah dilediğine yardım eder. o, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
Bizans - sasani savaşı 602 yılında başladı. Bu sure ise 605-610 yılları arasında bir zamanda "indi". Sasani'ler hiç de surede iddia edildiği gibi birkaç yıl içinde yenilmedi. Tam tersi birçok zafer kazandılar ve 626 yılında istanbul'u kuşattılar. Bizans'ın galip gelmesi 628 yılında mümkün oldu.
Arapçada birkaç yılın aslında 20 küsur yıl anlamına geldiğini anlatmaya başlayacak müminleri bekliyoruz efendim.
Ayetide inkar ettin bu süreç böyle olur şeytan yavaş yavaş ateşe yaklaştırır taktiği bu,önce hadisi inkar edersin sonrA peygambere ne gerek var akıl varya,sonra ayetler ya o onu kastetmedi şunu kastetti,bu devirde öyle ayetmi olur onun yerine şu daha mantıklı,ben böyle anladım vs vs..dostum sen en iyisi kendine ayrı bir din kur kuralıda kendin koy...
“Rum’lar (Arab’ların bulunduğu bölgeye) pek yakın bir yerde (müşrik olan iranlılara) mağlûb oldu; fakat onlar bu mağlûbiyetlerinden sonra, birkaç sene içinde (üç ile dokuz yıl arasında, Îranlılara) galib geleceklerdir. Önünde de sonunda da emir Allah’ındır; o gün mü’minler de Allah’ın yardımıyla sevinecektir. (O,) dilediğine yardım eder. Çünki O, Azîz (kudreti her şeye üstün gelen)dir, Rahîm (çok merhamet eden)dir.” (Rum, 2-5)
bu ayetteki rum kelimesinden için ısrarla bizans olarak bizlere yansıtılır.
ancak hristiyan romalıların zaferi sonucu müminler sevinecek, allah romalılara yardım edecektir?
üstelik iran müşriktir de bizans islam'ın ordusu mudur?
romalı ibaresi bir ırkiyet belirtmez. batı roma için çizme'nin cermen istilası öncesi yerli halkı, doğu için ise anadolu'nun sakinlerine verilen bir addır romalı.
istanbul'un fethi sonrası dahi fatih sultan mehmet kayzer-i rum ünvanını kullanmıştır.
bugün erzurum'un adı dahi arz-ı rum'dur. bölgeye gelen ilk türklerce de telaffuz edilmiştir. rumluk ile ilgili ırki bir tanım yoktur. pontus rumlarındaki rum ibaresi roma'ya bağlılık ve sözde mirasçılıktan gelir. bizim bir dönem doğu karadeniz'de yaşamış bildiğimiz rumlar, kıbrıs'taki rumlar yunanlardan ayrı bir ırk değildir. yunan kimliğinin roma'dan öncede var olduğunu ele alır isek rum diye bir ırk olmadığı sonucuna varabiliriz.
nasıl ki her osmanlı türk değildir. osmanlılık tam olarak bir ırkı temsil etmez.
ha keza roma kimliği de böyledir.
edit: ha yanılma payım elbette ki vardır. yanıldığımı düşünen, katılmayan yazarlarımız var ise mesaj ile düşüncelerini bildirir ve beni de aydınlatırlarsa sevinirim.
türklerin anlatıldığı suredir. ne oldu olum, neye şaşırdınız. gerçek tarih budur.
şimdi arkadaşlar roma denilen yer anadolu'dur, ve türkler binlerce yıldır burada yaşarlar. rum denen kişiler "romalı"dırlar. romalılar türktür. bu yüzden de rum suresinde sözü edilen muzaffer halk elbette ki türk halkıdır. mübarek kitabımız elin gavurundan söz edecek değil ya, elbette bizlerden söz ediyor.
batının uydurduğu safsata tarihe inanmayın. rum ve romalı kelimeleri türklere aittir. yunanlılar kendileri için "helen" derler, batılılar da onlara "grek" der. hani nerde rum, rum mum yok, rum biziz, rum türklerdir.
sasani imparatorluğu hem ortadoğu'da hem kafkasya katliamlar yaparken ayrıca anadolu'nun doğusundaki tüm halklar için tehdit oluşturmakta idi. fars halkları ve ari kökenli milletler zerdüşt inancına sahip olmakla beraber bazıları mecusi idi. doğu roma imparatorluğu ise fırat'ın doğu topraklarına geçmiş birçok bölgeyi zapt etmiş idi. lakin fars orduları 2. hüsrev'in büyük başarıları ile yıkıcı bir zafer kazandı.
arap yarımadası doğu romalılarca kutsal sayıldığı için araplarla çok sorunları yoktu hatta müslümanlar tevhid dini olduğu için hıristiyanlıkla çok daha yakındılar lakin farslar araplardan hoşlanmaz ve topraklarında sürekli bir işgal hareketi uygulamışlardır.
ayrıca birçok arap, farslar tarafından köleleştirildi ve mısır dahil tüm sami toprakları yağmalandı.
güney topraklarında ise hicaz yöresinde yeni bir din doğmuştu müslümanlar putperestlerin baskısıyla zorluklar yaşarken, farsların kazandığı ezici zafer bütün müslümanlarda büyük infial yarattı müslümanlar hıristiyan doğu romalılara üzülmüş onların zaferini istemekteydiler ahali üzgün ve bitkin idi. daha sonra muhammed peygamber üzülmenin boş olduğunu rum ordularının çok büyük zaferler kazanacağını söyledi 9 yıl kadar sonra ise heraklius çok büyük bir ordu ile fırat'ın doğusuna yürüdü, akabinde hazar orduları kafkaslarda fars tabsurlarını ezdi. nineve savaşında mezopotamya dolaylarında rumlarca ezilen fars ordusu doğuya indus taraflarına kadar yedzigert emriyle çekildi daha sonra tüm medine bu haber ile sevince boğuldu. hz ömer nihavend savaşı ile son noktayı koymuştur.
Mekke döneminde inmiştir. 60 âyettir. Sûre adını, ikinci âyette geçen "er-Rûm" kelimesinden almıştır. Sûrede başlıca kıyametin hallerinden, Allah'ın kudretine ve birliğine delalet eden kevnî meseleler ile Kureyş kabilesinin islâm'a karşı olumsuz tutumu konu edilmiştir.
1. Elif Lâm Mîm.
2, 3, 4, 5. Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. Önce de, sonra da emir Allah'ındır. O gün Allah'ın (Rumlara) zafer vermesiyle mü'minler sevinecektir. Allah dilediğine yardım eder. O, mutlak güç sahibidir, çok merhametlidir.
6. Allah (onlara zafer konusunda) bir vaadde bulunmuştur. Allah vaadinden dönmez. Fakat insanların çoğu bilmezler.
7. Onlar dünya hayatının ancak dış yönünü bilirler. Ahiret konusunda ise tamamen gaflettedirler.
8. Onlar, kendi nefisleri(nin yaratılış incelikleri) hakkında hiç düşünmediler mi? Hem Allah gökler ile yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ve hikmete uygun olarak ve belirli bir süre için yaratmıştır. Şüphesiz insanların birçoğu Rablerine kavuşacaklarını inkar ediyorlar.
9. (Yine) onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı.
10. Sonra, Allah'ın âyetlerini yalanladıkları ve onlarla alay etmekte oldukları için, kötülük işleyenin sonu daha da kötü oldu.
11. Allah, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra onu tekrar eder. Sonra da yalnız ona döndürüleceksiniz.
12. Kıyametin kopacağı günde suçlular hayal kırıklığı içinde ümitsizliğe düşeceklerdir.
13. Onların, Allah'a koştukları ortaklardan kendileri için şefaatçılar da olmayacaktır. Artık onlar ortak koştukları şeyleri de inkar ederler.
14. Kıyametin kopacağı gün, işte o gün mü'minler ve kâfirler birbirinden ayrılacaklardır.
15. iman edip salih ameller işleyenlere gelince, işte onlar cennet bahçelerinde sevindirilirler
16. inkar edip âyetlerimizi ve ahirete kavuşmayı yalanlayanlara gelince, işte onlar azabın içine atılacaklardır.
17. Öyle ise akşama girdiğinizde, sabaha kavuştuğunuzda, Allah'ı tespih edin.
18. Göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur. Gündüzün sonunda ve öğle vaktine girdiğinizde Allah'ı tespih edin.
19. Allah, diriyi ölüden çıkarır, ölüyü de diriden çıkarır. Ölümünden sonra yeryüzünü diriltir. Siz de (mezarlarınızdan) işte böyle çıkarılacaksınız.
20. Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra bir de gördünüz ki siz beşer olmuş (çoğalıp) yayılıyorsunuz.
21. Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.
22. Göklerin ve yerin yaratılması, dillerinizin ve renklerinizin farklı olması da onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda bilenler için elbette ibretler vardır
23. Geceleyin uyumanız ve gündüzün onun lütfundan istemeniz de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda işiten bir toplum için ibretler vardır.
24. Korku ve ümit kaynağı olarak şimşeği size göstermesi, gökten yağmur indirip onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesi, onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
25. Emriyle göğün ve yerin (kendi düzenlerinde) durması da O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Sonra sizi yerden (kalkmaya) bir çağırdı mı, bir de bakarsınız ki (dirilmiş olarak) çıkıyorsunuz.
26. Göklerde ve yerde kim varsa yalnızca O'na âittir. Hepsi O'na boyun eğmektedirler.
27. O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu O'na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce ve eşsiz sıfatlar O'nundur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
28. Allah size kendinizden şöyle bir örnek getirdi: Kölelerinizden, verdiğimiz rızıklarda sizinle eşit haklara sahip olan ve birbirinizden çekindiğiniz gibi kendilerinden çekindiğiniz ortaklarınız var mı? Düşünen bir topluluk için âyetleri böyle ayrı ayrı açıklıyoruz.
29. Fakat, zulmedenler bilgisizce nefislerinin arzularına uydular. Allah'ın (bu şekilde) saptırdığı kimseleri kim doğru yola iletir? Onların hiçbir yardımcıları yoktur.
30. Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah'ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata5 sımsıkı tutun. Allah'ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur.6 işte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
31, 32. Allah'a yönelmiş kimseler olarak yüzünüzü hak dine çevirin, O'na karşı gelmekten sakının, namazı dosdoğru kılın ve müşriklerden; dinlerini darmadağınık edip grup grup olan kimselerden olmayın. (Ki onlardan) her bir grup kendi katındaki (dinî anlayış) ile sevinip böbürlenmektedir.
33. insanlara bir zarar dokunduğu zaman, Rablerine yönelerek ona dua ederler. Sonra Allah onlara kendinden bir rahmet tattırınca da, bir bakarsın ki içlerinden bir grup, Rablerine ortak koşuyorlar.
34. Kendilerine verdiğimiz nimetleri inkar etsinler bakalım! Haydi (şimdilik) yararlanın, ama yakında bileceksiniz.
35. Yoksa biz kendilerine bir delil mi indirdik de o, Allah'a ortak koşmaları konusunda (isabetli olduklarını) söylüyor?
36. insanlara bir rahmet tattırdığımız zaman ona sevinirler. Eğer kendi işledikleri şeyler sebebiyle başlarına bir kötülük gelirse, bir de bakarsın ki ümitsizliğe düşerler.
37. Allah'ın, rızkı dilediğine bol verdiğini ve (dilediğine) kıstığını görmediler mi? Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vardır.
38. Öyle ise akrabaya, yoksula, ve yolcuya hakkını ver. Bu, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak isteyenler için daha hayırlıdır. işte onlar kurtuluşa erenlerdir.
39. insanların malları içinde artsın diye faizle her ne verirseniz, Allah katında artmaz. Ama Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek her ne zekat verirseniz; işte bunu yapanlar sevaplarını kat kat arttıranlardır.
40. Allah, sizi yaratan, sonra size rızık veren, sonra sizi öldürecek ve daha sonra da diriltecek olandır. Allah'a koştuğunuz ortaklardan, bunlardan herhangi bir şeyi yapabilen var mı? O, onların ortak koştuklarından uzaktır, yücedir.
41. insanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.
42. De ki: "Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın." Onların çoğu Allah'a ortak koşan kimselerdi.
43. Allah tarafından, geri çevrilmesi olmayan bir gün gelmeden önce yüzünü dosdoğru dine çevir. O gün insanlar bölük bölük ayrılacaklardır.
44. Kim inkâr ederse, inkarı kendi aleyhinedir. Kimler de salih amel işlerse, ancak kendileri için (cennette yer) hazırlarlar.
45. Bu hazırlığı Allah'ın; iman edip salih amel işleyenleri kendi lütfundan mükafatlandırması için yaparlar. Şüphesiz o inkâr edenleri sevmez.
46. Rüzgarları, yağmurun müjdecileri olarak göndermesi, Allah'ın (varlık ve kudretinin) delillerindendir. O bunu, size rahmetinden tattırmak, emriyle gemilerin yol alması, onun lütfundan rızkınızı aramanız ve şükretmeniz için yapar.
47. Andolsun, senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Biz de suç işleyenlerden intikam aldık. Mü'minlere yardım etmek ise üzerimizde bir haktır.
48. Allah rüzgarları gönderendir. Onlar da bulutları harekete geçirir. Allah onları dilediği gibi, (bazen) yayar ve (bazen) yoğunlaştırır. Nihayet yağmurun onların arasından çıktığını görürsün. Onu kullarından dilediklerine uğrattığı zaman bir de bakarsın sevinirler.
49. Oysa onlar daha önce kendilerine yağmur yağdırılmadan evvel kesin bir ümitsizliğe kapılmışlardı.
50. Allah'ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki, o ölüleri de elbette diriltecektir. O her şeye hakkıyla gücü yetendir.
51. Andolsun, eğer (ekinlerine zararlı) bir rüzgar göndersek de o ekini sararmış görseler, ardından mutlaka nankörlük etmeye başlarlar.
52. Şüphesiz, sen ölülere işittiremezsin. Dönüp gittikleri zaman çağrıyı sağırlara da işittiremezsin.
53. Sen körleri sapkınlıklarından çıkarıp doğru yola iletemezsin. Sen çağrını ancak, âyetlerimize inanıp müslüman olan kimselere işittirebilirsin.
54. Allah, sizi güçsüz olarak yaratan, sonra güçsüzlüğün ardından bir güç veren, sonra gücün ardından bir güçsüzlük ve yaşlılık verendir. O dilediğini yaratır. O hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret sahibidir.
55. Kıyametin kopacağı gün suçlular, (dünyada) bir andan fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada haktan) işte böyle döndürülüyorlardı.
56. Kendilerine ilim ve iman verilmiş olanlar ise onlara şöyle diyeceklerdir: "Andolsun, siz, Allah'ın yazısına göre, yeniden dirilme gününe kadar kaldınız. işte bu yeniden dirilme günüdür. Fakat siz bilmiyordunuz."
57. O gün zulmedenlere mazeretleri fayda sağlamaz, Allah'ı razı edecek amelleri işleme istekleri de kabul edilmez.
58. Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik. Andolsun, eğer sen onlara bir âyet getirsen, inkâr edenler mutlaka, "Siz ancak asılsız şeyler uyduranlarsınız" derler.
59. Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle mühürler.
60. Sabret. Şüphesiz, Allah'ın va'di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler.