bugün

duygusal zekanın farklı bir bölümü, ruhun eğitilmesi, ruhun kalitesi, ruhun sahip olduğu beceri bütünü.
Ruha ait olan şuur kabiliyeti
(bkz: eq)
muhammed bozdag adlı şahsın ortaya attıgı kavram. gerçi ilk onun tarafından bulunmuş degil ama sanırsam türkiye'de ilk defa onun tarafından kullanıldı.
eskuyy(sq) diye okunuyor. agzı böyle yavşaklaştırarak okuyacaksın, daha dokunaklı oluyor o zaman.
neymiş efendim, duygusal zekayı bölük pörçük etmiş içinden bazı kısımları çıkarmış ruhsal zeka diye yeni bir kavram.
ulan bu zeka ne beter bir şeymiş ki herkes ne sallasa tutuyor.
danah zohar diye bir herif * te işlemişti bu konuyu.
insandaki cevher, öz, ruh olgularıyla yeni, karma kavramlar üretiyor bu adamlar. ordan bir parça, burdan bir parça, oldu sana ruhsal zeka.
anasını satayım iq dediniz yedik, eq dediniz yedik, sq dediniz hadi onu da yiyelim de sırada ne var?

''Evrenin yüzeyinde buzdağlarının uçlarını görüyorsunuz. Ruhsal zekanızla bakmadığınızda, perde ardının engin esrarını çözümleyemezsiniz''

vaaooov. anasını satayım hani işlemiştik bu konuyu daha önce derin cümle kurma kompleksi adlı başlıkta. buz daglarının uçlarını gördügünüz için fizikokimyasal olarak yüzeysel bir birikimden öteye geçmeniz mümkün görünmemekte.
anasını satayım iki tane garip, antik kuntik kelimeyi yanyana getirince bilgili mi oldun yani? sen anlatmak istedigini karşıdakine aktaramadıktan sonra istedigin kadar bil anasını satayım ne fayda.

sonuç olarak bunlar daha gidecek. ruhsal bitecek kulaksal çıkacak, bagırsaksal çıkacak, burunsal çıkacak. enteresan olmak adına da herkes alıp okuyacak bu kitapları. milyonlarca satacak. ama kimse bir bok anlamayacak, anlıyormuş gibi yapacak, konuşmalarının arasına bu kitaplardan bir kaç kuple serpiştirecek.
iq'su düşük çıkan bireyin yöneldiği ve "ama benim sq'm yüksek" diyerek kendini avuttuğu kavram.
dr. muhammed bozdağ ın yazdığı başucu kitabı.
ruh ayrı zeka ayrı...insandaki her özelliği bir zeka türü sanmak veya öyle olmadığı halde kasti olarak öyle lanse edilen ve aslında öyle olmayan kavram...
muhammed bozdağ' ın muhteşem kitabıdır. herkes okumalıdır.
Hayatta ne kadar zeki olursanız olun, eğer hayata dair bir şey bilmiyorsanız, zekanızla üretemez, var edemez, sevginin aslını anlayamaz, ufukları kaplayıp, hakikat nazarlarını çözemez, bir bülbüle, kuşa, güle sır dolu bakamazsınız. Halbuki evrende ne varsa, hepsinde bir sır, sizin için saklanmış bir yaşam vardır. Kısacası maddeci bir zeka anlayışı ile yukarıdaki melekut aleminden faydalanabilmek, metafizik alanın idrakini hayatımıza yön verici bir surette kullanabilmek mümkün değildir. Çünkü maddeci bir zeka, sürekli eğlence hayatını sizlere hedef gösterir. Sıkıntı ve elemlerin çok kötü olduğunu ve bunlardan kurtulmak için eğlenerek yaşamak gerektiğinin altını çizer. Gençlik bir kere gelir der, o zaman tadını çıkaralım diye hedef koyar. Gençliğinizdeki enerjiyi sömürür ve sonunda sizi boş bir limana atar ve mutsuz olursunuz. Halbuki herkesin biraz düşündüğü zaman büyük hedefler ve idealler aklına gelir. Ama maddeci zeka bunların ulaşılamayacak hedefler olduğu kanısı size pompalar. Tozmana bak der. Cesaretinizi kırar. Sizin kendi gücünüze odaklanmanızı ve böylece pek çok engelleri önünüze koymanızı maddeci bir zeka anlayışı pekala başarabilir. Bu hayatın sırlarını anlayamamış, belki de anlama babında henüz hareket etmemiş her kişide varit olabilecek bir durumdur. işte ruhsal zeka burada ortaya çıkıyor ve insanı kendi sınırlı, mukayyet gücüne değil, evrenin Yaratıcısının sınırsız gücüne dayandırarak, onun sünnetine sarılmayı ve böylece başarıya her olumsuzluk karinesi arkada bırakarak, odaklanılmasını emreder. Çünkü ruhsal zeka ince nokta, niyetler, ameller ve tevekkül şeklide belirir. insan kasib olduğundan önce istemeli der. Ama aciz ve bencil olan insanlardan değil, Yaratıcıdan. Bunu hem dualarında hem da sahada tatbik şeklinde ifade etmesini, her olumsuzlukta bir hayır, her hayırlıda da bir şer terazisi oluşturmasını emreder. Niyetlerin etrafında beliren ameller cereyan ettiğinde, tevekkülle sonucun Allah’tan gelmesini murat eder. Böylece maddeci bakış açısı gibi, ne kendi beşeri gücüne ve kifayetsizliğine dikkat ederek plan belirler, ne de olumsuzluklardan kaçmak için aklını eğlenceye vermesini emir eder. Allah sonsuz rahmetine sığınarak “Benden isteyin vereyim” emrini her zaman aklında tutucu bir güçle plan ve program yapar. Bu planı sahada uygulamak için var gücüyle çalışır ve imkansızlıkla ilgilenmez. Hedefe varmak değil, sürekli bir ilerleyiş ve akış içerisinde, kıyamete kadar üretmek ve kazanmak gerektiğini hissiyatını beşerde husule getirir.
iki uçludur. Ruhun tanrıya aitse kalitelidir değilse kalitesiz. Kalitesiz olması ruhunun zeki olmadığını gösterir.
mr forever happy olmak isterdim.