12 eylül referandumundan önce çıktığı yurt gezilerinde, miting meydanlarında her daim özgürlüklerden, demokrasiden dem vuran, 12 eylül sürecini eleştiren, 12 eylül'de gösteri yapıp gözaltına alınan ve işkencelerle katledilen öğrenciler, gençler için meclis kürsüsünde göz yaşları döken başbakanımızın, referandumda istediğini elde etmenin getirmiş olduğu rehavetle çark etmesi ve söylediklerini, vaatlerini unutarak çağdaş ve demokratik bir şekilde seslerini duyurmaya çalışan bu vatanın evlatlarını sırf kendisini protesto etmesinler diyerek dövdürmesidir.
anladığım kadarıyla sadece dövdürtmekle, gözaltına aldırtmakla da kalmamış, destekçisi olan şakirtlere her platformda dezenformasyon yapmalarını da buyurmuş...
demokratikleşmeden,
özgürlüklerden,
insan haklarından bahseden akp'li göremedik ne yazık ki...
yoksa...
yoksa...
bu söyledikleriniz sadece pkk'lı kürtler için, polise molotof atan piçler için, habur'da davul zurna çalan, apo'nun doğum gününü kutlayan şerefsizler için miydi sayın başbakan?
biz yanlış mı anladık?
sadece recep tayyip erdoğan'a değil, türkiye cumhuriyeti devleti'ne yerleşmiş bir bir yapısal sorun olarak görülmesi gereken davranıştır ki bu da ülkemizin hala tam demokratik bir düzene ulaşamadığını göstermektedir. sadece recep tayyip erdoğan mı bunlara ses çıkarmamaktadır? Daha önce süregelen öğrenci eylemi püskürtme çalışmaları çok mu farklıydı? manisalı gençler'e yapılanları, dövülerek katledilen gazeteci metin göktepe'yi ne çabuk unuttuk? O zaman başta recep tayyip erdoğan mı vardı? şimdi kalkıp sanki bu durumu recep tayyip erdoğan başlatmış gibi konuşmanın anlamı nedir? Bir şahsı eleştireyim bütün suçu onun üstüne yıkayım derken,bunun "sistem"in öteden beri beraberinde getirdiği bir problem olduğunu unutuyor bazılarımız ne yazık ki!
28 Şubat sürecinde yerlerde sürüklenen başörtülü öğrencilere dayak "serbest" ya da "müstehak" *, diğerlerine yapılınca "anti-demokrasi", böyle mi olacak analizlerimiz? "Zulüm" her yerde aynı statükonun zulmüdür, başörtülüye de devrimciye de, eli silahsız olup da gösteri hakkını kullanmak isteyen herkese yapılan bu zulüm aynı "düzen"in zulmüdür! Başta recep tayyip erdoğan'ın olup olmaması birşeyi değiştirmemiştir. Dileğimiz geçmişte bu durumlardan mağdur olmuş bir başbakanın, bu hale, zaman içinde, daha objektif bakabilmeye çalışmasıdır. Olur ya da olmaz, onu zaman gösterecektir.
özgürlükler listesini verse de, neye özgürüz, neye değiliz bilsek.
rte'yi pohpohlamakta, alkışlamakta özgürüz, eleştirmekte, onun gibi düşünmemekte değiliz. o kadar özgür değiliz ki bir gün ergenekon mağduru bile olabiliriz. başbakanım çok yaşa(!)
PKKlılar meydanlara çıkar, Kepenk kapatmayan kişinin iş yerini basar, onu öldürmeye çalışır, iş yerini yakmaya çalışır vatandaş da Polisin, kolluk kuvvetlerinin iç işleri tarafından yaptırılmadığı işini kendisi yapıp AK47yle teröristleri etkisiz hale getirir.
istanbul'un orta yerinde PKKlılar yine meydana çıkar, milletin mahallelerini basar, yakmadıkları araba, otobüs kalmaz, polis ortada yoktur, var olanı da uzaktan seyreder bir vatandaş dayanamaz canını, malını koruma işi kendisine düştüğünü görüp pompalısıyla PKKlıları püskürtür. Bunun üzerine de Tayyip erdoğan pis pis televizyona çıkar, vatandaşın kendini koruma hakkından bahseder, iyidir hoştur da Polisin vatandaşı neden korumadığından bahsetmez.
Sonrasında ise basit bir öğrenci eylemi, Tekel eylemi, memur eylemi, AKP karşıtı herhangi bir eylem eylemi bırakın metal festivalinin önünden geçerken tayyip metalci gençler Polis tarafından tehdit olarak algılanır! içeri alınır, dayak atılır, senelerce hapislere çarptırılır vs vs.
Türkiye böyle garip bir ülke işte. Polis vatandaşı korumaz sadece ve sadece siyasal iktidarı korur. Polis PKK ile vatandaşı burun buruna bırakır terörist diye öğrencileri, metalcileri, AKP karşıtlarını, tekel işçilerini, memurları, üniversite hocalarını, gazetecileri içeri alır.
Türkiye böyle garip bir ülke işte, özgürlük siyasal iktidara, yandaşlarına ve PKKlılara, zulüm de bu üçlünün içerisinde olmayan herkese.
öncelikle tayyip erdoğan a oy vermedim vermeyi de düşünmüyorum. kişisel meselemdir saygı gösterirsin göstermezsin tartışmam bile.
ancak anlaşılması gereken fakat anlaşılamayan sorun şudur ki; malesef ülkemde ne gösterilen tepkiler genel manada haklı olsa bile doğrudur, ne de bunlara müdahale şekli haklı bile olsa doğrudur.
yapılan gösterilerde tayyip erdoğan a gıcık olabilirsin ana avrat sövmek de isteyebilirsin amma unutmaman gereken birşey varsa o da tepkinin başbakana olduğudur. tv başında bile o yumurta attığın insan başbakan ulan diyesim var.
yapılan müdahaleler için de aynı görüşüm cümle içindeki kullanımlarını değiştirince aynıdır ve tv başında bile o dayak attığın insan vatandaş ulan diyesim var.
ve fakat nasıl ki bir insan zamanla görüşlerini bazı süzgeçlerden geçirebiliyorsa bir ülke için de aynısı olmalıdır gibi geliyor.
bu noktada bir sürü örnek verilebilir ama hiçbiri tam oturmaz.
zamanla olur.
aslında ne o öğrencileri dövdüren başbakandır ne de o yumurtaları aslında atan o öğrencilerdir. azıcık yol yordam bilen bunun böyle olmadığını görür; resmin arkasına bakar.
insan gibi protesto yapmayı bilmeyen her insan(cık) bir güzel dövülür.
1-öncelikle başbakan bizzat çıkıp da "dövün" dememiştir. zira kendisinin önemli işleri, toplantıları , gezileri vardır. 3-5 zavallı için kendini yormaz.
2-eylem yapmayı kavga çıkarmak anarşi yaratmak sanan her zavallı sadece türkiye de değil dünyanın heryerinde bir güzel dövülür , dişleri eline verilir. pekmezi akıtılır. aç bakalım bak son zamanlarda harç protestosu yapmayı bilmeyen bir yığın öğrenci nerede, hangi avrupa ülkesinde hastanelik edilmiş?
3-özgürlük kapsamına "izinsiz gösteri" girmez. özgürlük en aşşağıda kılık kıyafet özgürlüğünden başlar sonrada seçme ve seçilme hakkına kadar gider.
buradanda anlıyoruz ki çakma solcular özgürlük nedir bilmiyor. başbakana birşeyler fırlatmak özgürlük sanılıyor.
sen gidip obama nın , sarkozy nin önünde izinsiz gösteri yapmaya çalış , birşeyler fırlatmayı bir dene bakalım ne yapıyorlar seni?
pkk dan mı daha çok nefret ediyorum yoksa bu zavallı çakma solcu gençliktenmi diye düşünüyorum ara sıra...
--spoiler--
Strateji şu şekilde işliyor: Öğrenci kolektifleri bu eylemler için çok sıkı bir şekilde örgütleniyor ve hazırlık yapıyor. Eyleme katılanlar üç gruba ayrılıyor. Lider grup, bütün hareketleri yönetiyor. Ortadaki militanlar, polisi tahrik edip şiddet kullanmaya zorluyor. Sempatizanlar ise eyleme alıştırılıyor. Pankartlara taktıkları sopalarla polise saldırıyorlar. Polis, şiddet kullanarak grubu engelleme hakkının doğduğunu düşününce maksat hasıl oluyor. Ortalık savaş alanına dönüyor. Sonuçta düşüncesini açıklamaya çalışan masum öğrenciler polisin şiddetine maruz kalmış oluyor. Medya ilgisi devreye girince eylem amacını hasıl ediyor, patoloji yeni muhataplarının cazibe menziline giriyor.
--spoiler-- http://zaman.com.tr/yazar...le=polisin-orantisiz-gucu
strateji şu şekilde işliyor, Mümtaz er türköne denen güya eski ülkücünün uydurmaları gibi değil. marjinal solcu örgütlerin içerisinde onlarca istihbaratçı cirit atar. bu istihbaratçılar öncelikli olarak Polisin sonrasında ise çeşitli yabancı servislerin elemanıdır. Öğrenciler tutup bir eylem yaptığı zaman bunlar Hükümetle anlaşmalı olarak bu eylemde provakasyon yaparlar, sonra polis bu provakasyonu bahane edip öğrencileri tepeler böylelikle hükümet işte allahsız solcular, pis faşikler yarrak kürekler bize karşı çıkıyor diye bir de su üstüne çıkar.başka zamanda baktılar bu öğrenciler vatanın lehine birleşmeye gidiyorlar işte o zaman ODTÜdeki gibi TKPli bilmem nesi kavgası çıkartır. olmadı hükümet karşıtlarını sıralamaya koyup en tehlikelisinden en az tehlikelisine göre vatanın çocuklarını birbirine kırdırırlar vs vs.
Ha ayrıca mümtaz er türköne denen adam 80 öncesi ne halt görmüştür, ne halt yaşamıştır merak ediyorum? 80 öncesi bir bok yemeyip eski ülkücüyüm ben yeaa diye dolaşan AKPli zirzoplardan bol bol türedi zaten ve eminim benim 2000lerde gördüğümün 10da 1 ini bile yaşamamıştır, PKKlılarla işbirliği yapan Abdullah gül rektörleri mi dersin, solculuk oynayıp sağa yatan teröristler, birgün tarikatta öteki gün Solcuların arasında fink atan saçı sakalına karışmış polisler mi, istanbulun orta yerinde 3 yerinden vurulan arkadaşımı mı, keza bıçaklanan linç edilen, Türk bayrağı astığı için kolu bacağı kırılan arkadaşlarımı mı PKKlılar tarafından istanbulun göbeğinde atılan pusuya maruz kalırken her daim 7-24 polisin olduğu polis noktasında hem de genelde 10larca polisin olduğu bölgede hiç polis olmamasını mı? Telefonları dinleniliyor diye özel bir konu konuşurken telefonlarının bataryalarını çıkartan öğretim görevlilieri mi? canı sıkıldıkça AKP karşıtı olduğunu bildiklerini bir ton insan içinde taciz eden sivil polisleri mi?
o yüzden yattığı yerden eşi AKP milletvekiliyken, akpnin parasını yerken bıdır bıdır konuşup hükümetin vik vikliğini yapmayacaksın arkadaş, hele de apo paşa olsun, yarrak kürek olsun gelsin bir tarafımı dürtüklesin haktır ona derken hiç konuşmayacaksın.
başbakan her ne kadar ben kendisiyle pek de hoş hisler beslemiyor olsam da bu konuda ne kadar suçludur?... başbakan " şurada şurada bir gösteri olacak oraya gelecekleri dövün, karınlarına tekme atın, bebeklerini öldürün" demiş midir?...ben, açıkçası hiç sanmıyorum. başbakan da aynen bizim gibi bu olayı gazetelerden okur.
oradaki nokta o gösteriyle ilgili görevlendirilen birimlerin başlarındaki adamların verdikleri emirler de yatar. ya da o davranışları gösteren polisler de yatar. yani sonuçta hiçbir polis ya da insan "robot" değildir, hamile olduğu belli olan kadının göbeğine tekme atmak, başbakanın sorumluluğunda değildir, politik olarak kendisiyle aynı görüşleri savunuyor olmamakla birlikte bunun altını çizmek zorundayım. başbakan nerden bilsin kim kimin neresine tekme atıyor?... belki "engelleyin" demiştir, ama elli türlü engelleme yapılabilir, o engellemeyi yapan şahısların inisiyatiflerine kalan bir "pay" da o olayın içerisinde vardır, ve orada gerçekçi karar verebilmek için biz, bunu gözardı edemeyiz.
ben bir başbakan´ın o şahıs rte olsa bile tutup da "o öğrencileri dövün, ağızlarını burunlarını kırın" dediğini, sanmıyorum. bizim başbakana karşı olan duruşumuz, sınırları olan bir olay olmalıdır...fazlaca öfke adamın gerçekçi duruşunu etkiliyorsa, orada da - diğer durumlarda olabileceği gibi- bir yanlışlık olmalıdır.
akıllara zarar bir olaydır. bu ülkede özgürlük var diyip o üniversiteden bu üniversiteye dolaşan rte'nin eleştirilmesi sonucu yine üniversite öğrencilerine tekme tokat dalınmasıdır. adamlar türkiyenin geleceği olacak insanların kafasına vura vura beyin hücrelerini öldürüp gerizekalı yapıyorlar sonrada ülkede bunlara karşı çıkacak kimse kalmıyor tabi.