dış politika'da özellikle rumlara karşı takınmamız gereken tavrın rte' tarafından rum parlementermarios matsakis'e gösterilmesi.
o kadar ılımlı politaka geyiğinden sonra ilaç gibi geldi.
''''Sen anca başını salla. Aslında bizim ülkemizde tam bu duruma göre güzel bir söz var, ama burada olmaz'''' derken bahsettiği sözü de çok merak ettim.
sıkıysa bush'u barosso'yu fırçala denen durumdur. gariban bir ülkenin gariban milletvekilini türkiye vatandaşlarına poz yapmak için fırçalamak bir halta yaramaz. sadece türklük kasımız harekete geçer.
başbakanın her zaman ki hali. siyasileri, gazetecileri, çiftçileri, emeklileri, öğrencileri yeri geldin mi kendince ağzının payını verir. biz alıştık avrupalılar da alışsınlar.
başımızı yedi kat göğe erdiren fevkaledenin fevkinde bir olaydır. kardeşlerim tamam güzel bir şey birilerine haddini bildirmek ama esas ayrıntıyı kaçırıyorsunuz uluslararası arenada bile iş kahve ağzına dönüyor. halbuki biraz tarih karıştırın orada devlet adamlarının basitliğe inmeden ve bunlardan çok da ağır ayarları devlet adamlığına yakışır bir biçimde verdiği nice ayarlar var. öyle çok da uzağa gitmeyin biraz mustafa kemal'in söylemlerine bakın, küfür ile ayar arasında ki farkları anlayın. ya da zeka denen şeyin ne olduğunu.
sözün* tamamını yazılı olarak bizim ülkemizde açıklamasını beklediğimiz ayar.
ayrıca bir rum vekilinin bizim başbakanımızla muhatap olmasıda pek iç açıcı bir durum değilidir. neticede resmiyette de olsa rum devletini tanımıyoruz.
edit : eksileyen müstesna şahsiyet merak ediyorum valla kızmayacağım neden eksi verdin çatlayacağım meraktan.
çoğu zaman gerek yurt içinde , gerekse yurt dışında takınmaya çalıştığı kasımpaşalı havasını yanlış buluyorum. normal şartlarda özellikle politikada geçmişten devam eden belirli görgü kurallarına riayet edilmesi gerektiğine inanıyorum.
ancak rum politikacı , yapmış olduğu hareketle bu cevabı haketmiş gibi gözüküyor.
hiçbir ülkenin milletvekiliveya kabine üyesi, tc başbakanına bu şekilde el kol hareketi yaparak alaycı bir tavır sergileyemez. tabi soyle bir durum da var ki, bu tavra karşı verilecek ayar rte nin yaptigi şekilde mi olmalıydı, yoksa daha inceden lafi gedigine koymak seklinde mi olmaliydi, orasi yoruma acik olup biraz da keskin zeka gerektiren hadisedir...
--spoiler--
-Ülkenin birinde bakan,kendisini gazetecilere hiç sevdirememişti.Ne yapsa makbule geçmiyor, basın hergün kendisiyle uğraşıyordu.
-Nihayet;Öyle bir şey yapayım ki, gazeteciler mat olsun, diye düşündü ve
-ilan etti; Pazar günü saat 10 da bakan denizin üzerinden yürüyerek geçecek.
-Pazar sabahı saat 10 da tüm basın mensupları toplandılar orada. Bakan geldi ve elinde bastonuyla denizin üzerinde yürümeye başladı. Karşı kıyıya kadar da yürüdü geçti. Herkesin gözleri dehşetle açılmıştı.
Fakat ertesi günü tüm gazetelerde şu başlık okundu
-Bakan yüzme bilmiyor!
--spoiler--
başbakanımız bu ülkenin bazı goygoycularına ne yapsa yaranamayacağı için bazılarının anlayamayacağı harekettir. onların yaşam felsefesi başbakana ve ak partiye hakaret etmektir. ama hiçbir alternatif gösterdikleri görülmemiştir.
güzel hareket hoş harekettir. zamanında turgut özal da ermenileri böyle fırçalamıştır. ama başbakan ne yapsa bazı şahıslara yaranamaz, yine boşa gidecektir.
kafa sallama ile ilgili sözü sarfetmemesinin tek nedenini, çeviriyi yapan kişiye acıdığına bağladığım bir konuşma. *
emme basma tulumba olduğu varsayılırsa bu sözün, harbiden emme'yi basma'yı bir nebze tulumba'yı nasıl çevirecekti. yine anlamaz yine başını sallardı. bu defa "salla başını al maaşını" derdi. yine anlamazdı. *
1453'ten beri akıllanmayan rumları fırçalayan türk liderler grubuna ( fatih sultan mehmet , atatürk , ecevit , fatih terim ) tayyip erdoğan'ın da katılma olayıdır.
diplomasi anlayışı laf sokmaktan ibaret olan başbakanın davranışı. bir başbakan kabadayı gibi dünyanın gözü önünde böyle konuşmaz hadi konuştu diyelim yaptığı işle söylediği söz arasındaki bağa bakmak lazım. güney kıbrıs avrupa birliğine kimin zamanında girdi. kuzey kıbrıs o kadar tavize rağmen hala niye ortada kimse tanımıyor.başbakanın tavizleri sayesinde iki gün sonra avrupa birliğine girerken o adamların eline düşeceğiz. önce taviz verdiler şimdi kabadayılık taslıyorlar bu ülkede oy için göz boyamak ne kadar kolay.
Le Cercle Gaulois Restoran'da Avrupa'nın Dostları (Friends of Europe) tarafından verilen akşam yemeğine katılan Başbakan Tayyip Erdoğan, 2005 yılında Kuzey Kıbrıs'a girip Türk Bayrağı'nı direkten çalmasıyla tanınan Avrupa Parlamentosu Üyesi Rum Milletvekili Rum Milletvekili Mario Matsakis'le tartıştı. Konuşması sırasında, Matsakis'in, "işgalci Türk askeri Kıbrıs'tan ne zaman çekilecek?" sorusuna muhatap olan Erdoğan, rum milletvekilini itin götüne sokması durumu.