dsip'li şair, aydın. bu sıralar pek bir televizyonlarda görür olduk yahudi olmasındanmıdır nedir ama o hep sokaktadır ve hep aktivizm yapar ve bir şeyler anlatır.
dün akşamki okan bayulgen sade vatandas programında israil ve gazze olayları ile ilgili çok doğru şeyler konuşmuş, ve bir kez daha takdirimi kazanmış aydın şair.
kalp krizi geçirdi
iki ay kadar önce.
daha doğrusu,
veteriner öyle dedi.
ağaçtan düşmüştür bence.
sağ ön ayağı felç,
aklı hep başka yerde gibi.
zaten yaşlı bir kediydi.
yürüyebilsin diye,
o bacağı kesmek gerekti.
ağır ağır geziniyor şimdi.
yine çok zaman dalgın sanki,
hareketleri yavaş, kendince,
bazen de ama belli ki keyifli.
dün gördüm bahçede,
bir kuşa doğru seğirtti,
yalpaladı biraz, doğruldu.
o bacağın yokluğu
hiç aklında değildi belli ki.
birden aklıma geliverdi:
kediler de insanlar gibi
çabuk alışıyor demek eksikliğe
eskiden varken artık olmayan şeylere.
gençlik. ölen dost. eski sevgili.
kediler de bizim gibi
yaşıyabiliyor demekki eksile eksile..
ulusalcılık kelimesinin solun bir kesiminin kendisini has milliyetçilerden, has faşistlerden ve has darbecilerden ayırdedebilmek için Arapça kökenli bir kelime yerine eşanlamlı öztürkçe bir kelime uydurmasıyla ortaya çıktığını ifade eden kişidir.
trockist, demokrat solcu türk vatandaşı.roni margulies gibi bir kaç el parmak sayısı kadar daha sosyalistimiz olsa türkiye'de solun gerçekten iktidar olabileceğine inanabilirim.
diyelim ilkbaharı ikiye böldük
yarısı kullanılmadan atılıyor
rüyalarımızı uyguladık yarına diyelim
yüzümüzde geleneksel bir gülümseme
diyelim zor yetiştik, Sirkeci iskelesinden
sessizce batıp giden gemiye
diyelim bir şair aşk şiirlerini yazmak için
kapı kapı dolaşıp aşk sözcükleri topluyor
diyelim mevsimlerden ilkbahar
elbette aşığız seni seviyorum'u, alıp başımızı gidelim'i
beni bırakmayı, mutlu aşk yok tur'u,
bildiğimiz bütün aşk sözcüklerini verdik diyelim
leylekler ilkbaharda gelirya genellikle
diyelimki bir şey oldu, bu kez gelmediler
biz geldik onların yerine
badem ağaçları çiçek açarımı yine?
ilhan berk'in bir antolojisinde geçen şu üç dizeyi yazmıştır kendileri:
ya bir gemi var bu saatte beklediği,
ya da aniden sulara bırakıverecek kendini
öylesine ince bir denge ki...
Büyükada'yı düşünüyorum bozkırın ortasında.
Hatırlıyor musun son verdiğimiz ziyafeti?
Tamamlanmıştı Maliye kitabımın hani
Beşinci cildi onca emekten sonra,
Böyle bir davet görülmemişti sanırım Ada'da.
Odanın her köşesinde sırmalı Paşalar,
Eski nazırlar, son sadrazam, devlet erkânı.
Evimize taşınmıştı sanki konsolosluklar.
Anadolu Kulübü'nden masa arkadaşları,
Cemiyet'ten tek tük sağ kalanlar.
Balkona çıkmıştım da bir ara ben,
Onca kalabalık ve eğlence arasında,
Denize bakarken aklıma her nasılsa,
Şehzade Burhanettin Bey'le evliyken
Seni ilk kez görüşüm gelmişti bir baloda.
Yalnız kaldığımızda sonra sabaha karşı
Anlattığımda sana düşüncelerimi,
Kalkıp o saatte hazırlattırıp arabayı,
Nasıl unuturum Ada turu yaptığımızı,
Balkonda başbaşa çay içtiğimizi?
Penceremden çorak bir alan görünüyor.
Çay içerken onu seyrediyorum şimdi.
Duvarın hemen dibine besbelli
Hapishanenin çöpleri dökülüyor,
Her sabah yaşlı bir adam gelip eşeliyor.
komünist bıyıklı komünist şair..
komünistlerin troçkist klanındandır..
komünistliğinden ziyade şairliği iyidir aslında..
bıraksa bu işleri hep şiir yazsa dedirtir adama..
"gün ortasında" "her rind bilir" gibi güzel şiirleri vardır..
hikaye anlatır gibi şiir yazar..
ama güzel yazar..
bi de türkiye dar gelmiş ingiltere de yaşar..