Roman karakterlerine beslenen derin bağlılıktan ileri gelir. Genellikle hayal gücü yüksek ve buna bağlı empati yeteneği geliştirmiş insanlarda daha sık rastlanır.
ruh adam'ın selim Pusat'ına, uzun beyaz bulut'un rezene kokulu ali Osman'ına, notre dame de paris'in zavallı Claude Frollo'suna, ve dışı hoş içi boş bay Dorian gray'ine aşık olmayan kaç kadın vardır?
yalnızken ve kitap sayfalarında o gerçek, samimi, yalansız duygu zerrecikleri kovalarken karşı koymak aptallık olurdu zaten. Günlük hayatta gördüğümüz tüm o insanların, her biri birbirinden izler taşıyan adamların, kadınların en gerçek duygularını kitap karakterleri yaşatır. Daha cesur daha gerçektirler.
Olası bir durumdur, hayal dünyasında mutlu olanların daha çok kapıldığı durumdur belkide.
içinde olduğum durumdur ayrıca, insan kendi yazdığı roman karakterine aşık olur mu demeyin. Oluyor. Sanırım hayalimdeki karakteri oluşturduğumdan olsa gerek. O tavırları, düşünceleri, gözleri... Sanki uzaklarda bir yerlerde yaşıyormuş gibi hissediyorum. Birde çok acı çekti garibim, kıyamıyorum ama ona acı çektirmeye devam edeceğim *Şeytani gülüş*
Birazdan sözlük ahalisi bir olup beni tımarhaneye yatırmasa bari.
Şaka bir yana, aşk şöyle dursun, daha çok o karaktere bağlanmakla ilgili bir şey bu.
Eğer romanı siz yazmadıysanız, oradaki bir karaktere kendinizi yakın hissetmiş olabilirsiniz elbette. Birde duygularına şahit olunca, ona kendinizi yakın hissedince, sanki o ne yaşarsa yaşasın o farkında olmasada her adımında yanındaymışsınız gibi hissedersiniz. O mutlu olur gülersiniz, üzülür üzülürsünüz.
Siz yazdıysanız ya da yazıyorsanız ise, hadi ama her anında yanındaydınız onun! Kafanızda oluşturdunuz o kadar. Birde bazen öyle oluyor ki, o karakteri siz yazıyor gibi olmuyorsunuz. Kendi başına bağımsız bir karakter oluyor ve yapmasını istemediğiniz, ama yapacağından emin olduğunuz şeyleri bile bir bakmışsınız yazmışsınız. Size uygun değil o an söylediği şey belki, ona yakıştırdığınızda o değil belkide ama söylüyor işte. "Çünkü bu o, söyler." diyorsunuz.
Elbette bağlanabilirsiniz. insanlar ne düşünürse düşünsün, gerçek insanlarla bağlantınızı koparmadığınız, abartıya kaçmadığınız sürece, siz mutlu olduğunuz sürece bunun hiçbir sakıncası yok.
Daha çok gerçekçi Rus klasiklerinde olması mümkün olan olaydır. Mesela ben ezilenler'deki katya'ya, savaş ve barış'taki andrey'in kız kardeşine ve suç ve ceza'da raskolnikov'un kız kardeşine aşık olmuştum.
Düşününce gerçekten sağlam kayın biraderlerim olacakmış.
-suç ve ceza - sonya : o masumiyeti, çaresizliği büyülemişti beni.
-suç ve ceza - katherina (sonya'nın üvey annesi) : o kadının çaresizliği canımı ne yakmıştı, ağlayasım gelmişti haline.
-sefiller - fantine : bu kadına da ağlayasım gelmişti. çaresizdi çünkü.
- vadideki zambak - henriette : tam bir hanımefendiydi her haliyle. ağırbaşlı, bilgili, sevimli bir bayan.
-harry potter -hermione : tatlı cadım benim. ukala, bilgili, yaşı yaşıma, güzel, ciddi biri.