daha türkiyede adele adı hiç duyulmadan önce, benim neredeyse hergün dinlediğim şarkıdır. oyundan tanıdığım çok acayip bir arkadaşım atmıştı linkini. kimin aklına gelir ki bu kadın türkiyede de çok sevilecek, sonra gelecek bizim eurovision ayıbımız can't bonomoyu şeker gibi yiyecek.. hayat garip.
klibiyle birlikte izlendiğinde kişi de tabak kırma isteği uyandırabilen muhteşem adele şarkısı. melankolik insanların günde en azında 2 kere dinlemesi halinde hayata farklı bir coşkuyla bakabilecekleri ispatlanmıştır.
2011'in ilk aylarinda kesfettigim sonradan cok buyuk patlama yapan bir adele sarkisi. Hic kuskusuz 2011'in en iyi sarkisidir. Adele'in itunes londe live 2011 de canli soyledigi versiyonu bana gore en guzelidir. bulup dinleyin.
bir de almanya'da yeteneksizsiniz programında cihan adlı bir türk çocuk bunu yorumlamıştı ne yazık ki finale kalamadı ama izlemeye değer. çocuk sadece 13 yaşında. http://video.mynet.com/fe...ling-In-The-Deep/1360064/
geçen gün eve bi girdim babaannem bu şarkıyı söylüyor müge anlı'yı izlerken. ya arkadaş her eline gitarı alan çoluk çocuk ana baba babaanne herkescikler şarkıyı söyleyip youtube'a atmış valla boku çıktı lan.
there's a fire starting in my heart - (kalbimin içinde yanmaya başlayan bir yangın var)
reaching a fever pitch and it's bringing me out the dark - (tutuşup, beni karanlıktan çıkarıyor)
finally i can see you crystal clear - (nihayet seni kristal berraklığında görebiliyorum)
go ahead and sell me out and i'll lay your sh*t bare - (durma, harca beni, bomboş yatıyor olacağım)
see how i'll leave with every piece of you - (gör bak, her bir parçandan nasıl arınacağım)
don't underestimate the things that i will do - (yapacağım şeyleri hafife alma)
there's a fire starting in my heart - (kalbimin içinde yanmaya başlayan bir yangın var)
reaching a fever pitch and it's bringing me out the dark - (tutuşup, beni karanlıktan çıkarıyor)
the scars of your love remind me of us - (aşkının yara izleri bana bizi hatırlatıyor)
they keep me thinking that we almost had it all - (neredeyse bütün yolu aldığımızı düşündürüyorlar bana)
the scars of your love they leave me breathless - (aşkının yara izleri nefesimi kesiyorlar)
i can't help feeling - (ne hissedeceğimi bilemiyorum)
we could have had it all - (hepsi bizim olabilirdi)
background-vocals - (arkaplan-vokalleri) :
1 - you're gonna wish you never had met me - (beni hiç tanımamış olmayı dileyeceksin)
2 - tears are gonna fall, rolling in the deep - (gözyaşları akacak, derinlere doğru)
rolling in the deep - (dipte yuvarlanıyoruz)
you had my heart inside of your hands - (kalbim ellerindeydi)
and you played it - (ve sen onunla oynadın)
to the beat - (vururcasına)
baby i have no story to be told - (bebeğim anlatılacak hiç hikayem yok)
but i've heard one on you - (ama bir tane senden duydum)
and i'm gonna make your head burn - (ve seni kızdıracağım)
think of me in the depths of your despair, - (o çaresizliğinin derinliğinde beni düşün,)
make a home down there as mine, sure won't be shared - (tam oraya benim için bir yuva yap, tabii ki yalnız bana)
the scars of your love remind me of us - (aşkının yara izleri bana bizi hatırlatıyor)
they keep me thinking that we almost had it all - (neredeyse bütün yolu aldığımızı düşündürüyorlar bana)
the scars of your love they leave me breathless - (aşkının yara izleri nefesimi kesiyorlar)
i can't help feeling - (ne hissedeceğimi bilemiyorum)
we could have had it all - (hepsi bizim olabilirdi)
rolling in the deep - (dipte yuvarlanıyoruz)
you had my heart inside in your hand - (kalbim elindeydi)
and you played it - (ve sen onunla oynadın)
to the beat - (vururcasına)
we could have had it all - (hepsi bizim olabilirdi)
rolling in the deep - (dipte yuvarlanıyoruz)
you had my heart inside in your hand - (kalbim elindeydi)
but you played it - (ama sen onunla oynadın)
with a beating - (vuruşla)
throw your soul through every open door - (ruhunu bütün açık kapılardan dışarı fırlattım)
count your blessings to find what you look for - (temennilerini saydım ne aradığını bulmak için)
turn my sorrow into treasured gold - (acımı hazine altınına çevirdim)
you'll pay me back in kind and reap just what you've sown - (bana her şekilde geri ödeyeceksin)
we could have had it all - (hepsi bizim olabilirdi)
we could have had it all - (hepsi bizim olabilirdi)
it all, it all, it all - (hepsi, hepsi, hepsi)
we could have had it all - (hepsi bizim olabilirdi)
rolling in the deep - (dipte yuvarlanıyoruz)
you had my heart inside your hand - (you're gonna wish you never had met me),
and you played it to the beat - (tears are gonna fall, rolling in the deep),
could have had it all - (you're gonna wish you never had met me),
rolling in the deep - (tears are gonna fall, rolling in the deep),
you had my heart inside your hand - (you're gonna wish you never had met me),
but you played it, - (ama sen onunla oynadın,)
you played it, - (oynadın,)
you played it, - (oynadın,)
you played it to the beat. - (son vuruşa dek oynadın)
güzel şarkıdır.
tek sinir bozucu tarafı ise;bir anda küçük çocuk sayesinde daha da ünlü olup , sosyal paylaşım sitelerinde boy göstermesidir. * örnek: (bkz: zaz)
benim müzik dinleme şeklim şudur:3-5 gün bi şarkıyı dinler,diğer sevdiğim hiçbir şarkının yüzüne bakmam.misal bundan önce morrissey-everyday is like sunday ondan önce amy winehouse-tears dry on their own böyle geriye doğru gider bu.ama bu şarkıyı aralıksız 1 haftadır dinliyorum arkadaş.bi de yarım yamalak ingilizcemle eşlik etmeye çalışıp "we could have had it all" diye bağırmıyo muyum allahını seven ağzımın ortasına terlikle vursun..
ben ki uzun zamandan beri rai den başka bir müzik tarzı dinlemeyen insan, bu şarkıya aşık oldum. adele'nin o güçlü yorumu, kadın vokaller, müziğin softluğu...klip desen ayrı güzel, dik seslerde iyice coşan, coşturan bir şarkı olması da cabası. üst üste defalarca dinletir, o derece güzel. tüm zamanların en iyi işlerinden biri.