arka planı çok iyi hazırlanmış, karakterlerin yeterince gerçekçi olmadığı, cate blanchett hatırına izlenebilecek film. filmin bir yerinde robin hood'un haçlı seferleri'ni eleştirdiğini görebilirsiniz.
zengin: robin hood altınlarımı çalma ben onları hakkımla kazandım.
robin hood: ben bunları fakirlere dağıtacağım, fakirlerin üzerinden kazandığınız para onlara geri dönücek.
zengin: oğlum yemin ederim ben çalışıp kazandım ya, hem onlarda çok çalışıp çok kazansaymış.
robin hood: böyle konuşarak aklımı bulandırma oğlum. ne yapacam lan şimdi ben? *
russell crowe, cate blanchett gibi iki ünlü ve sevilen ismin başrollerde oynadığı 2010 amerika - ingiltere ortak yapımı aksiyon dram filmidir. süresi 140 dakikadır.
--spoiler--
filmle ilgili söyleyeceğim ilk şey film'in klasik robin hood filmleriyle farklı olduğudur. farklılıkları tek tek söyleyeceğim. film daha çok robin hood'un efsanevi hikayesininin öncesini anlatmaktadır. hatta hikayenin sebeplerini falan da söylemektedir. yani robin'in niye zenginden alıp kendi yemek yerine fakire verme manyaklığına kapıldığını açıklamaktadır.
filmde benim gözüme çarpan başlıca farklılıklar şunlardı ;
- mesela eski film'de morgan freeman'ın canlandırdığı müslüman karakter bu film'De yok. onun yerini lost'tan tanıdığımız çam yarması keam (kevin durand) almış. gerçi kendisi çok başarılı ama o rol'De yine bir müslümanı görmeyi tercih ederdim.
-eski film'De kevin costner oynamış ama bu film'De gladyatör russell crowe tercih edilmiş. yine bağlantılı başka bir farklılık da ikisinin oynadığı iki karakter arasındaki farklılık. yani kendi oyunculuklarından mı kaynaklanıyor bilmiyorum ama eski robin hood karakteri daha komik, daha sevecen, daha gayriciddi yani anlayacağınız tam bir yavşaktı ama bu russel'ın canlandırdığı robin hood çok daha ciddi bir görüntüde.
-eski film'De robin hood bol bol soygun yaparken bu film'De sanırım sadece bir soygun yaptı. ayrıca robin hood'un ok kullandığı sahnelerin sayısı çok fazla değildi ama yine de ağır çekim ve güzeldi.
-eski versiyon'Da robin hood'un asıl hikayesi anlatılırken bu film'De bu hikayenin öncesi anlatılmaktadır.
filmdeki aklıma gelen başlıca farklılıklar bunlar. film'De yine eski filmde olduğu gibi haçlı seferlerine giydiriliyor. en azından haçlı seferleri yanlıştır lafı geçmese de savumasız sivillerin öldürülmesi, dramatik bir şekilde ve etkileyici olarak, russel crowe abimiz tarafından anlatılıyor. bir şekilde haçlı seferlerine laf sokuluyor ve özeleştiri yapılıyor. bu da film'in ayrı bir güzelliği.
film sonlara doğru okçu olan robin hood'un elinde kesici aletlerle fransızlara doğru koşturması ve cate ablamızın çoluk çocukla orduya katılmaya gelmesiyle beraber saçmalasa da aksiyonu nereyedeyse hiç düşmeyen, sürükleyici ve eğlendirici olmuş. ben beğendim. oyunculuklar da güzel olunca (ki zaten iyi oyuncular (russel-cate ikilisi) tercih edilmiş) çok güzel bir film ortaya çıkmış. sanırım ikincisi de gelecek. çünkü film ve efsane böyle başladı yazısıyla sona erdi. bence çekilmesi iyi olur yine bu güzellikte olacaksa.
--spoiler--
ne ridley scott'a ne de russell crowe'a yakışan film olmuş. Yanlış anlaşılmasın film güzel ama bu ikilinin neler yapabileceğini daha önce gördük böyle bir alt sınıra hiç gerek yoktu. Uzun zaman heyecanla beklediğim için beklentiyi yüksek tuttum belki ondan oldu bilmiyorum ama yer yer sıkıcı bile geldi film. Savaş sahneleri de oldukça yavandı. Tamam para harcamışsınız, mekanlar, kıyafetler güzel de azcık hareket olsun üstat o kadar figüran var. aralardaki küçük esprilere bayılmamak elde değil. cate hatuna laf yok sırf onun için bile izleyiniz.
yönetmen Ridley Scott imzalı 2010 yılı yapımı bir macera. Kevin Costner ın oynadığı filmden farklı olarak bu yapımda neden robin hood'un "isyanım var ulan" dediğini anlıyoruz. Filmin kabaca konusu şu şekildedir.
13 yüzyıllın ingilteresi'nde kral "arslan yürekli richard" o kale senin bu ova benim kelle koltukta gezerken bir savaş esnasında ölür. Allah gani gani rahmet eylesin geride kalanlara ecir sabır versindir velakin onun yerine kral olan kardeşi john bir yasin-i şerif, ne bileyim bir mevlid okutacağına halkın beline beline verir odunu dayar vergiyi. Hal böyle olunca "alayına isyan" diyen bir yiğit çıkacaktır işte bu da robin hood'dur.
--spoiler--
hiç bir yorumu okumadan yazıyorum. cate harika. senaryo kötü. müzikler güzel. film orta.
bu filmin ikincisi çekilirse ve güzel replikler yazılırsa tutar. ama bu haliyle orta halli bir film. beklediğim gibi çıkmadı. kevin costner 'ın oynadığı çok çok daha iyiydi. bugün onu izleyeceğim tekrar.
--spoiler--
--spoiler--
robin hood.
sherwood ormanı haydutu.
hakkında pek bişi bilmem . 10. yüzyıl ingilteresi.
vikipedi bile tatmin edememiş anlatımıyla..
1991 de kevin reynolds öyle bir çektiki robin hoodu ve kevin costner öyle bir oynadı ki, 2010 da ridley scott daha filmi çekmeden korkmaya başladım. hayalimde, ilk filmin etkisiyle hayat verdiğim bu süper kahramana zarar vereceklerinden korktum.
verdilerde ...
russell croweun oyunculuğuna bok atmıyorum elbette. adam oynamış.. istenilenide yapmış. ama o, robin hoodu oynadıysa, bizi yıllardır yemişler kevin costnerın canlandırdığı robin hood ile.
arkadaş bir robin hood filminde robin dediğin adam sadece 3 keremi okuna başvurur. film boyunca robinin sheerwooda düşüp hırsızlık yapmasını bekledim ama nafile. hayır eski robin arada gülerdi, yeri geldiğinde geğik bi adamdı, sevimliydi, sempatikti. yenisini bi ketum yapmışlar, bi sevimsiz. eskisi attığını vururdu, efsaneviydi. bu yenisinin elinde ok göremedik ki bide yakışıp yakışmadığına karar verelim. gladiomusun, vilyım vollıs mısın olm , o kılıç ne öle elinde. hayır, eski çağ savaş filmi izlemek isteseydik 50 tane bulurduk. ben attığı oku yine götünden vuran robin bekliyordum, adamlar excaliburu çekmişler yeniden.
tamam, yenisinde fakirden alıp zengine verme olayı macro-devlet düzeyinde. eskisi daha bi yerel-local çalışırdı ama hocam madem öyle zamanında giderseydiniz bu kusurları. biz robin dediğiniz adamı kusurlarıyla sevmişiz.
herneyse uzatmıcam .
so the legend begins diye bitti film. en izlenmesi gereken yerde bitti. devamı gelecekmiş gibi. ancak imdb de russell abimizin gelecek planlarında göremedim. belki yeniden costner oynar.
cate blanchett ın güzelliği, russell crowe un karizması için izlenen klasik bir robin hood karakterinin dışında elinde okundan çok kılıcını kullanan bir kahramanı anlatan film. kuzular aslan olana kadar sözü filmin sloganı olmuş. fena da olmamış. izlemeyen fazla birşey kaybetmeyecek...
ridley scoot un yönetmenliğini yaptığı ve russell crowe un başrolünü oynadığı robin hood oldukça emek harcanmış büyük bir fiyasko ve kepazeliktir.
fransa kralı ikinci philip i, ingiltere ye ayak basmamış olarak göstermiştir ki tarihi kayıtlarda ingiltereye çıkar çıkmaz iki avucu içine doldurduğu ingiliz topraklarını göstererek, ingiltere sonunda avuçlarımın içinde demiştir. tarihta çokça bahsedilen bu sahne maalesef filmde olmadığı gibi, philip ölen askerlerini, bozguna uğrayan ordusunu görüp, gemisini kaçırırken tasfir edilmiştir.
çıkartma esnasında fransızlar tarafından kullanılan, kürekli çıkarma tekneleri ise ayrı bir fiyaskodur. dog day için özel tasarlanan ve çıkartma gemileri açısından miat olarak kabul edilen tasarım, taklit edilmiş hatta büyük bir ihtimalle, modern çıkartma gemileri kürek yerleri açılarak ve tahta süsü vermek adına siyaha boyanarak kullanılmıştır. tarihi bir hata.
ayrıca çıkartma yapılan kıyıların dalgalardan da anlaşılacağı üzre aşırı rüzgarlı olduğu bir havada ingilizlerin rüzgara karşı attığı okların nasıl olupta suyun içinde yol alabilecek kadar süratli gittiği de ayrı bir fiyaskodur.
yani ayrıntılara baktığınız anda, aylarca tarihi belgelerin tarandığı ve hiç olmadığı kadar gerçeklerin yansıtıldığı iddiasında olan film, görkemli sahnelerine ve prodüksiyon becerisine rağmen, ingilizler lehine yontulmuş, ridley scoot ın tarihi filmlerinde sürekli olarak yaptığı tarihi yeniden yazmak anlayışına sahip bir filmdir.
hele hele filmin kapanış jeneriğinin sonunda yeralan ve çoğunuzun dikkatinden kaçtığından emin olduğum, filmin konusu ile hiçbir alakası olmayan, aslan yürekli richard ın, diz çökmüş müslüman esirin kafasını kesiş animasyonu vardır ki, deliye dönmeme neden olmuştur.
deliye döndüm, tarihi bu ahlaksız zihniyetlerin, görkemli prodüksiyonlarına emanet ettiğimiz için, deliye döndüm, tarihi olmayan adamların, tarihi destanlarla dolu adamların beceriksizliklerinin gölgesinde tarihi yeniden yazmalarına isyan ettiğim için.
pamukkale seyahatlerinde izlediğim, bu rezillik için para harcamayarak çok iyi yapmış olduğumu görmemi sağlayan film.
öncelikle More at IMDbPro » Robin Hood: Prince of Thieves (kevin costner) isimli şaheser yapım bu rezillikten her açıdan çok daha sağlamdı.
bu vasat filmde , bu gerçekçilik kisvesi altında çıkmış filmde...
10 gram gerçekçilik yok! güyya okçu olan robin , bir anda atlı süvari , piyade ve general eğitimleri almamasına rağmen bu işlerin hepsini birden herkezden daha iyi yapıyor.
bütün kötü adamlar "kötü olmanın 1001 klişesi" isimli kitabı okuyupda gelmişler.
-marian a tecavüz etmeye çalışan adam tüm kötü tecavüzcülerin uğradığı akibet ile tanışır ve bıçaklanır. çünkü süper iyi, ahlaklı kadınlar asla tecavüze uğramaz. herzaman niyeti bozuk kötü adamları şişlerler.
-kralın beyaz atı , kutsal tacı kötü adamlara kaptırmamak için imana gelip basıp kaçıyor, robin e sığınıyor...
-kral o kadar yahşi , o kadar kutsal ki en önde atıyla dolanmasına rağmen hiçbir okçu onu vuramıyor çünkü ışıl ışıl kutsal bir kişilik. ama heytat... tarih programlarında savaş alanında bir fransız okçuyu görünce delikanlılığının kabardığı , "vur la vurabiliyorsan!" diye göğsünü gerdiği , bunun üzerine de fransız okçunun kralı nalladığı söylenmekte.
bizim kıytırık yapımcı bu işi nasıl ayağa düşürüp , iyileri nasıl daha fazla övüp kötüleri salaklaştırabiliriz diye düşünmüş olacakki vuran okçuyu aşçı yapıp vurulan kralıda en önde atıyla dolanan extra delikanlı birine çevirmişler.
-o nasıl gerizekalıca bir çıkartma sahnesidir?
kötü adamlar o kadar mal ki ingilteredeki en güvensiz yere çıkartma yapıyorlar.
okçular da uçurumdan bunları indiriyor tabi.
sırf okçularla bile o fransız ordusu yokedilebilirdi. ama hayır yakından savaşmak lazım böylece kahraman iyilerin kahramanlıkları artabilir.
-savaş sırasında 1000 kişinin arasında her zamanki gibi robin esas kötüyü bulup onunla kapışır. tabi bu esnada esas kötü esas kadını incitmiştir... vah vah.
sonra esas kötü kaçmaya çalışır araya 1000 kişilik bir mesafe koyar. filmin adı robin hood ya ok atarak öldürsün diye böyle birşey yapmışlar gaza gelicez güyya orada...
-esas kadın o denli süperdir ki zırh giyer savaş meydanına iner... offf bir gaza geliriz bir gaza geliriz ki sormayın.
-esas kötü adam kör bir adamla kılıç duellosu yapacak kadar kötüdür. ve o duello da kör adam tarafından yaralanacak kadar da beceriksizdir.
daha gider...
kısacası çöp gibi film.
yine söylüyorum , kevin kostner ın robin hood u 1000 kat daha gerçekçiydi bundan.
tarihi detaylarla uğraşılması babında ilginç noktalar var. mekanlar, kostümler başarılı. gerçi sonlarda görkemli savaş sahnesi çıkartma çabaları ve hikaye o kadar geliştikten sonra aniden robin'in evveliyatını soyluluğa bağlama çabaları biraz filmin genel havasını bozmuş, filmi klişeye düşürmüş; ama yine de izlenesi bir film.
--spoiler-- cate blanchett lady marion rolünde resmen döktürmüş (gerçi sonunda savaşa sokmasalar daha inandırıcı olacaktı.) aslan yürekli richard 'ın cesareti vurgulanmakla birlikte yer yer eleştirilmesi; haçlı seferlerinde müslümanlara yapılan zulümlerin robin'in ağzından eleştirilmesi; kral john'un genelde kötülenmekle birlikte yer yer olumlu yön kıvılcımlarının da ortaya konması (savaşta abisine özenerek cesaret göstermesi gibi) filmin artıları olmuş. ayrıca magna carta 'ya yapılan göndermeler de renk katmış (gerçi biraz tarihi bağlamının dışına çıkartılmış, ama neticede pek bilinmeyen bir detaydır magna carta 'yı john'un imzalamış olduğu.) max von sydow abi de her zamanki gibi süper.
--spoiler--
