Robert Schumann, Almanya'daki Romantik hareketin öncülerinden birisi olan Alman besteci, eleştirmendir.
8 Haziran 1810'da Almanya'nın Zwickau kentinde doğan Robert Schumann, kitap satıcısı Friedrich August Schumann ile Johanna Christiane Schnabel'in beş çocuğundan en gencidir. Gençliğinde babsının kitaplığındaki Lord Byron ve Sir Walter Scott'un romantik hikayelerini okuyan Robert, şair olmayı hayal ederdi. Müziğe de yeteneği olan Robert, küçük yaşta piano dersleri aldı ve babasının teşviğiyle küçük parçalar bestelemeye başladı. Edebiyat ve müzik, Schumann için sanatsal yaratıcılığının ortaya koymada kullanabileceği iki ayrı araçtı ve ileriki yıllarda piano çalma olanağını yitirince yeteneklerinin çift yönlü gelişmesinin büyük faydasını gördü.
Schumann, 1826'da babasının ölümünden sonra şiir yerine müziğe ağırlık vermeye karar verdiyse de annesi onun ticarete yönelmesini istiyordu. 1821'de annesinin ısrarıyla hukuk öğrenimi için Leipzig'e gitti fakat orada zamanını müzik, edebiyat ve çeşitli sosyal faaliyetlerle geçirdi. Piano dersleri aldı ve besteler yaptı. Zamanla annesini hukuk değil, pianist olarak kariyer yapması konusunda ikna etti. Piano öğretmeni Friedrich Wieck'in ailesinin Leipzig'deki evine taşındı ve yoğun bir çalışma sonucu pianoda virtüöz seviyesine ulaştı. 1832'ye kadar önemli piano eserlerinin bir kısmını yazdı. Fakat kısa bir süre sonra ellerindeki bir sakatlık sonucu piano çalamaz oldu. iddialara göre elindeki problem, parmaklarını güçlendirmek için kullandığı bir makineden kaynaklanmıştı; başka bir iddiaya göre frengili bir yaranın iyileşmesi için uygulanan tedavinin sonucuydu. Sağ elinin orta parmağını kullanamaz olunca besteci-pianist yerine besteci-eleştirmen kimliğine büründü ve kararlılıkla beste yapmayı sürdürdü.
1834'de, 19.yy'ın en önemlilerindne birisi haline gelecek bir müzik gazetesi çıkardı (Neue Zeitschrift für Musik) 10 yıl boyunca gazetenin editörlüğünü ve baş yazarlığını yaptı. Çağdaşları Frederick Chopin, Hector Berlioz, genç Johannes Brahms ve Franz Schubert'i tanımak için büyük gayret sarfetti. Eleştirilerini zaman zaman Eusebius ve Florestan gibi takma adlarla yayınladı. Bu iki isim onun içinde taşıdığı biri dalgın, hülyalı, diğeri ise coşkun, ateşli iki farklı karakteri yansıtıyordu. Bu ikili ruh, sadece yazılarında değil, bestelerine de ortaya çıkıyordu.
Gönül ilişkileri Schumann'ın hayatında önemli bir yer oynadı. En büyük aşkı, Friedrich Wieck'in kızı Clara idi. Clara çok yetenekli bir besteci idi. Friedrich Wieck, gençleri birbirinden ayırmak için elinden geleni yaptı. 1837'de sözlenseler de uzun süre bir araya gelemediler ve Robert Schumann, bu yüzden çok acı çekti. 1838-1839 yıllarında Clara'nın çalması için çok başarılı bir piano eseri besteledi (C Major Arabesk, Op. 18). 1840'da yasal engelleri aşarak evlendiler. Evlilikten sonra Schuman, şarkılar bestelemeye başladı. 140 şarkı (lied) besteleyen Schumann, bu türün en güzel örneklerini verdi. Bu türdeki eserlerinin en ünlüsü Dichterliebe'dir. Bir pianist-besteci olan Schumann, şarkılarındaki duygunun anlatımında pianoya büyük rol verdi.
1840'a kadar enstrümental müziğin vokal müzikten daha üstün olduğunu savunan Schumann'ın, fikir değiştirererek vokal eserler bestelemeye başlamasının arkasında Dichterliebe'in şairi Heinrich Heine'a duyduğu hayranlık ve gün ışığına çıkardığı besteci Schubert'in eserlerini onun şarkılarından etkilenmesi vardır. Ayrıca Clara'ya söylemek istediklerini şarkılarla doğrudan söyleyebilmek için şarkı bestelmeyi seçmiştir. Ancak piano alanındaki yeteneği ile besteciliğini birleştirerek insan sesi ile pianonun eşit önemde olduğu eserler besteledi. Bu yaklaşım, Schumann'ın lied türüne en büyük katkısı oldu.
Schumann, 1850'de Dusseldorf şehri müzik direktörlüğü pozisyonuna getirildi, ancak 1854'te gençliğinden beri zaman zaman ortaya çıkan; son yıllarda ise ilerleyen ruhsal hastalığı nedeniyle görevinden alındı. Delirmekten her zaman korkmuş olan Schumann'ın bu korkusu halüsinasyonlarının artması sonucu iyice büyüdü ve sonuda 1854'te bir intihar girişiminde bulundu. Başarısız olan bu girişimden sonra bir akıl hastanesine yatırıldı ve 29 Temmuz 1856'da orada öldü.
19. yuzyilin en buyuk bestecilerindendir. romantiklerin romantigidir, goethenin siirlerindeki hulyali duygularin muzikteki karsiligidir, suphesiz ki guzel ruhlu bir insandir robert schumann. sizofreni hastaligi yuzunden mutluluk ile aci arasinda gelgitlerle dolu bir hayat surmus, bunu muzigine tum duyarliligi ile yansitmistir. nitekim, yasami boyunca tek sevdigi kadin olan clara schumanna hem asikti, hem de kiskaniyordu! cunku robert schumann, 20li yaslarinda parmagini sakatladigi icin piyano calmayi birakmak zorunda kalmis, oysa clara tum avrupa'yi dolasan bir virtuozdu... bu iki tarafli duygu onu sonunda delirtmis ve akil hastanesinde tamamlanacak bir sona suruklemisti.. bu sair ruhlu dahinin siddetle onerecegim eserleri soyle olabilir:
1. "bahar" senfonisi
3. "ren" senfonisi
4. re minor senfoni
piyano ve viyolonsel koncertolari
piyanolu dortlu ve besli
solo piyano icin 3 sonat
carnaval
fantasie
kreisleriana
senfonik etudler fantasiestucke (fantazi parcalari)
frauenliebe und -leben (kadin aski ve hayati)
manfred uverturu
8 Haziran 1810'da Almanya'nın Saksonya bölgesinde Zwickau'da doğdu. Yayınevi sahibi bir kitapçının oğludur. Bu yüzden çocukluğu zamanın edebiyatçıları arasında geçti. Altı yaşında müzik eğitimine başladı, 1822'de bilinen ilk bestesini yaptı. Bach ve Schubert'e sevgi duyarak toplu müziğin esaslarını öğrendi. 1833'te köhne görüşlerle savaşmak ve yeni müziği savunmak amacıyla "Davidsbünler" derneğini kurdu. Eski öğretmeni Profesör Wieck'in kızı piyano virtüozu Clara'ya aşık oldu ve 1840'ta evlendiler. 1849'da çıkan ayaklanma üzerine kaçtığı Düsseldorf'ta genç Brahms'ın gösterdiği yakınlığa karşın 1854'te halüsinasyonlar görmeye başladı ve korku içinde bir köprüden Ren nehrine atlayarak intihara kalkıştı. Kurtarıldıktan sonra bir akıl hastanesine kaldırıldı. "Romantiklerin en romantiği" Robert Schumann'ın yaşamı 29 Temmuz 1856'da Bonn yakınlarındaki bir akıl hastanesinde sona erdi.
eserlerini yorumlayan piyanistler tarafından da çok farklı ve özel bulunan bestecidir.
--spoiler--
En sevdiğim bestecilerden biri. Aynı zamanda, ilk romantik besteciler arasında. O çok farklı birşey yaptı; iç dünyasını halkla buluşturabildi, risk aldı. Samimiydi ve duygularını göstermekten korkmadı. Chopin bile bu kadarını yapamadı. Çok içten, derin ve kalbime hitap ediyor
Zannedildiği gibi parmağını kendisi sakatlamamıştır;
Robert Schumann ömrünün son iki yılını akıl hastanesinde geçirmişti. Bu dönemin günlük doktor raporları 2006da yayımlanmış ve bunun nörolojik bir sorun olduğu raporlarda yer almış.
"- Bu çalışma sırasında rastladığınız, size en ilginç, şaşırtıcı gelen bilgi neydi?
- Robert Schumann ömrünün son iki yılını akıl hastanesinde geçirmişti. Bu dönemin günlük doktor raporları 2006da yayımlandı. Beni en çok şaşırtan, bu günlüklerdeki detay ve Almanların arşiv koruma konusundaki hassasiyetiydi. Prof. Dr. Yeşim Gülşen Parman, Schumannın parmaklarındaki sorunun nörolojik bir hastalıktan kaynaklandığını, bu semptom üzerine bir kitap yazıldığını söyledi. Bu kitabı ilgiyle okudum. Brahms ile Claranın 1853-58 arasındaki mektuplarını okurken ikilinin müziğe bakışı ve aralarındaki ilişki konusunda pek çok ilginç detay öğrendim. Mesleğim nedeniyle 30 yıldır orkestra ile şefler arasındaki gerilime tanık oluyorum, bunun 19uncu yüzyılda da yaşandığını görmek beni gülümsetti. O zamanın orkestralarının Schumannı şef olarak hiç sevmediğini gördüm... Bir başka ilginç konu Bachın ölümünden sonra uzun süre unutulup, 19uncu yüzyılda birden tanrılaşmasıydı."
Belli sanatsal formları, bazı sanat dallarına hapsetmemek gerekir. Örneğin şiir, sadece kelimelerle değil seslerle de yazılabilir. Bu anlamda, besteci Schumann'ın çok büyük bir şair olduğunu söyleyebiliriz. Almanlar onunla ne kadar övünse az. Ki her yerde övünüyorlar zaten.