bu yılki ramazan eziyetlerinden birisi hatta en felaketi. **
ramazanda davul çalmanın bir anlamı, hissiyatı vardır. bizi eski günlere götürür, "- ahh nerde o eski ramazanlar" geyiği yapmak için ev halkı uykudan yeni kalkmış gözlerini bile açamamasına rağmen gecenin bir yarısı pencereden salak salak bakarak ramazan davulcusunu izler, söylediği manileri anlamaya çalışır. sonra sıçana kadar evde ne varsa yiyerek uyur.
yok ama nerde o eski ramazanlar??? bizim burda piskopat bir davulcuya çattık. bırakın mani söylemeyi, adam "düm teke düm tek" bile yapamıyor. bütün gece "düm düm düm dümmmm". arabaların alarmı çalıyor, köpekler havlayarak kaçışıyor ama bu manyak istifini bile bozmadan en az yarım saat aynı sokakta dolaşıyor. gecenin üçünde yataktan fırlayarak uyandım, ne oluyor diye. zaten deprem paranoyası ile uyuyoruz, ama bizim davulcuymuş.
bir insan ancak bu kadar görev bilincinde olabilir. amacı her ne pahasına olursa olsun mahalleyi uyandurmak. allahım bu ne azim, bu ne görev bilinci.
adının mahmut olduğunu tahmin ettiğim bu davulcuya söylemek istediğim bir şey var:
istanbul güngören merkez mahallesi sakinlerini her gece canından bezdiren, insanı oruçtan soğutan, manyak olduğundan şüphe ettiğim insanımsının en belirgin özelliği.
şüphesizki bizim mahalenin davulcusundan ders alması gereken davulcudur. kendisi gece gece dokuz sekizlik ritimleriyle göbek atarak çay demletmiştir bana.
an itibariyle 'yer yarılsa da içine girsem, bu eziyete şahit olmasa kulaklarım' dedirten davulcudur. davulun neler çektiğini hayal dahi edemiyorum.
belediyelerin derhal el etmaları gereken durumdur.
bunların yerine hiç çalmayan davulcuyu bile tercih ederim. en azından alıyor davulunu, ben sizi yormayım çalarak, siz beni üzmeyin verin üç beş kuruş diyor. adamların mentalitesi uygun bir kere. hem beyin patlatıp, hem para kazanamayacaklarını biliyorlar.
sevmiyorum abi ben bu adamları. mahallenin başında bekliyorum, bunları görünce gidiyorum yanlarına. davulla yılan hikayesi'nin müziğini çalabiliyorlarsa alıyorum mahalleye.
allah düşmanımın başına vermesin dediğim davulcudur. hele odanız hemen sokağa bakıyorsa ve sıcaklar yüzünden camlar açık uyuyorsanız aman aman. uykunun en güzel yerini sikmek için sotede bekler davulcu. gececiler dışında ayakta bir kişi kalmasın, millet hep uyusun diye bekler. sonra başlar vurmaya davuluna. hayvan herif abanır da abanır. sanırsın geriye kalan aylarda anadolu ateşinde çalışıyor pezevenk. vur babam vur. yani biri çıkıp ''aman davulcu davulcu tokmağına vurulayım davulcu. aldın kulak zarımı helaline. ben ebeni sikmeden otur bir soluklan davulcu'' diye mâni okuyana kadar vuracak.
en kötüsü de davulcunun kendisi mani bilmez, okuyamaz ve davula bir ritimle vurmamaktadır. uykudan sahura değil de kaosa kalkarsınız. hassiktir dünyanın sonu gelmiş lan israfil biraz daha dursa da gidip bir abdest alsam falan dersiniz.
ama eskiden böyle miymiş. adamlar ne güzel ritimle maniyle uyandırırlarmış sahura.
o değil bütün gün oruçla topladığım bonusları sahurda kodumunun davulcuya kaptırıyorum.
sonuçta çareyi geceleri hiç uyumamakta bulursunuz.
1 ay boyunca kabuslara kabus katan, derisi naylondan tokmagi vileda sapindan yetenekten bi-haber ve otenazisi gereken kisi... Calmayi bilmiyorsan calma, -hadi ben salla- inanci olan adami da sahurdan sogutan tip.