bugün

hayatında bir sayfasını dahi incelemeyen cuhelanın bırakın okumayın kur-an okuyun deme hakkının olmadıgı eserlerdir.

müellifinin tabiri ile kura dan süzülmüs bir katre,bir teressuhtur.

okuyanın imanı tazelenir ve kuranı daha iyi anlar.
kuran-ı kerim türkçeye çevrilmişken, bu eserlerdeki osmanlıca kelimeler neden türkçeye çevrilmez, anlamadığım eser.

özellikle sözlerdeki haşir bahsi, harika bir konudan * bahsederken yığınla osmanlıca sözcük yüzünden anlaşılmaz olmakta, sıkmakta ve bir süre sonra okumayı bıraktırmaktadır.
bir kere kur-anla kesinlikle karsılastırmamak lazım suphesiz kuran okumak daha sevap;risalei nur bir tefsirdir,daha iyi anlamanıza yarar.
bediuzzaman said nursi'nin okurken insanın içini ısıtan, islama "islamcı" bakış açısı getiren ve büyük devrimler yaratan 68 ülke inasanına ulaşmayı başarmış inanılmaz eseri. allah, herkese islama böyle bir eser bırakmayı nasip etsin.
elifi gorse mertek sanan üniversite incebıyıklılarının kuran-ı kerim'le arasındaki tezatlıkları fark edemeyip çok inanılmaz sanabileceği saf müslümanları aptallaştırma politikasının rehberi.
(bkz: muslumanlik ve nurculuk/#3768977)
dili osmanlıcadır, ağırdır.

(bkz: her söylediğin doğru olsun)
(bkz: ancak her doğruyu söylemek zorunda değilsin)

(bkz: eşitlik adalet değildir ancak adalet eşitliktir)
bazılarının kurana rakip gösterdiği kitap.
kuran dan süzülmüş olduğu idda edilen kitaplar. Bu idda sahiplerine soruyorum, neden islam peygamberi böyle bir eser bırakmamıştır? eğer gerekli olsaydı ey müminler işte bu kuran , bu ciltlerde açıklaması derdi. islam peygamberinin kuran açıklaması hadisler ise neden hadisler kitaplaşmamıştır? kuran ın üzerine çıkar diye mi ? bence evet. hz. muhammed in, onu geçtim 4 halifenin bile böyle bir eseri yokken, said nursi nin ne haddine ki böyle bir eser meydana getirmiştir. benim bildiğim kuran bir muciedir, mucize den bir damla süzmek de mucizedir. Said nursi peygamber midir ki bir damla mucize meydana getirsin. kuran dan süzülmüş yada kuran dan bir damla demek büyük saygısızlıktır.
(bkz: kuran i turkce okuyan risaleleri okumayan nurcu)
bazı geri zekalıların kur'an la bir tuttuğu kürdi saçmalamaları.
bir tefsir değil bir felsefe kitabıdır. hizmetin eski abileri türkçeleşmesin diye kendini yırtmaktadır. türkçeleşmesi konusunda taraftar olanlar varolmakla beraber said nursi'nin varisi kabul edilen o eski abiler afaroz eder diye korkudan türkçeleştirilememektedir. çünkü nurcularda bu tip konulardan dolayı bir nevi afaroz olma korkusu vardır. bu da ticari ilişkileri sebebiyledir. ticari ilişkiler bu tip açılımlara fırsat vermez. parayı yönetenler bu konuları yönlendirir. okuyamıyoruz ulan türkçe yapın şunları demek gelir insanın içinden. yok efendim türkçeleşirse anlamı bozulurmuş. ulan hayvan! kuran-ı kerim'i türkçe okuyorsun burç fm'den öküz! onun anlamı bozulmuyor mu?
alternatif din kitabıdır.
said nursi bir felsefecidir. risaleler de bir felsefe kitabıdır. tefsirin bilinen bir tekniği vardır. bu teknikte yazılmamıştır risaleler. ama sağlam bir felsefe kitabıdır. islam felsefesi var mıdır yok mudur ? islamda felsefe nereye denk gelir gibi tartışmalar bir tarafa risaleleri felsefeden başka bir yere koymak çok büyük yanlıştır.risaleleri felsefe kitabı olarak görmek onu değerinden düşürmez. şakirtlere tefsir değil dediğiniz zaman kızarlar. çünkü gözlerinde tefsir önemli bir şeydir ve risaleler olsa olsa tefsir olmalıdır.
Cahil cühela Türkçesiyle yazılmış saidi Kürdi eseridir.

Nurculara göre bunun anlamadan okumak bile sevaptır.Zaten okuyup da anlayanının olduğunu pek sanmıyorum.

işin en ilginç yanı ise Hristiyanların aslında Müslümandan pek farkı olmadığını bol bol öğütlemesidir ki bu da islam dininin hristiyanlaştırılması açısından dinler arası diyaloga temel oluşturur.
yazarinin eserini sahiplenmedigi ender calismalardandir. Said nursi diyorki; "risale-i nur bana ait degildir, ben ancak bir kuyumcuda, en guzel altin ve mucevherlerin pazarlamacisi olarak calisan bir memur olabilirim".

bu yukaridaki sozu bile samimiyetinin kanitidir.

risale-i nur da yazanlar, bircok alimin anlatmaktan cekindigi kader, olum, kismet vs. tarzi basliklari da icinde kapsar, ve bu konularin anlatim sekli en dusuk seviyedeki insanin bile anlayabilecegi bir yapidadir. risalerde verilen analojiler, karsilastirmalar ve aciklamalar cok zekice ve mantiklidir. kendisini sevmeyenlerin ama risaleleri okuyanlarin bile hakkinda soyleyecegi pek kotu sey yoktur. eserlerine laf atanlarin ise %99'u hicbir risaleyi okumamistir.

bu eserleri okuyan ateist bir insan bile, felsefi acidan bakildiginda bu kadar iyi bir kulliyatin var olmasini sasirtici bulur.

said nursi'nin bazi konulara girisinde yazdiklarindan bir alinti yapip konuyu bitirecem, "yazdiklarimin hepsini anlamayabilirsiniz, ama hicbir sey anlamadan da bitirmezsiniz, ayni gulizar da olup uzerine gul kokusu sinmesi gibi, burada yazdiklarimdan da ne kadar feyizleneceginiz size bagli".
cok önyargıyla bakılan bir kitap... her seye uzaktan bakmayı seven bir insan oldugum halde beni bağlamayı başran kitap..

herkes tarafından okunmasını doğru bulduğum kitap.. *
okudukça kendini açan kitap...
zülfikar adlı kitabı satılmayan, bulunmayan külliyatın adı. *
said i kürdinin kurana rakip olarak yazdığı kitap. ingiltere tarafından yazdırılmıştır.
nurcu kesimin kuran ı kerim yerine okuduğu kitap.
üniversite 1.sınıftayım.

bilenler bilir yıldız teknik'in davutpaşa kampüsü vardır ve mühendislik bölümlerinin servis dersleri orada verilir.
bu kampüse gitmek için sabahın köründe kalkıp mecidiyeköy'den 500 es e bindim her zamanki gibi.

Otobüs tıklım tıklım dolu ve ayaktayım. Hemen dibimdeki koltukta da Kazak Türk'ü bir öğrenci oturmakta. Uykusuzluktan kafam dönmüş bir şekilde 1.sınıf olmanın da verdiği öğrencilerle tanışma arzusuyla ve Kazak Türk'ü olmasının verdiği sempatiyle çocukla muhabbet açmaya yer arıyorum.

Çocuğa dikkatli baktım belliki çocuk da uyku mahmurluğunda içimden aman salla dedim. Neyse okmeydanına doğru geldik hatırladığım kadarıyla, çocuk çantasından bir kitap çıkardı, okumaya başladı. Kitaba dikkatli baktım bu risale-i nur dedikleri kitaptı.

dedim muhabbet açayım bari ve

Ne okuyorsun kardeş dedim.

risale-i nur dedi

E dedim oradaki Türkçe'yi ben bile anlamıyorum hele de sabah kafasıyla hiç anlamam sen nasıl anlıyorsun?

Eleman da dedik ki

-Bunu anlamadan okumak da sevapmış bize öyle söylediler.

Neyse dedim uzatmaya gerek yok zaten kafam da bir milyon sustum.

ek: Bir virgül hatasını bulup tümceyi anlamamak için ektir. E be sivri zekalım orada hatırlamamın zor olduğu ne var? Okmeydanına gelmemiz mi risale-i nur çıkarması mı? Hadi ben Yanlış noktalama veya da yanlış yerde öbeği kullanmışım da sen benim yanlışımı anlamayacak kadar akıldan yoksun musun? Anadilin türkçe değil mi senin bu yanlışı beyninde doğruya çeviremeyecek kadar? bundan yıllar önceki olayda Okmeydanını net hatırlamam garibine gitmedi, Risale-i nur hakkında yazıyorum risale hakkında "hatırladığım kadarıyla" diyeceğim değil mi?
önemli bir eserdir. külliyattır. müellifi said nursidir. [ sade dondurma en lezizi. yoksa dumur tesiri yapıyor ]

şimdi parodiye bak sen: "hatırladığım kadarıyla çocuk çantasından bir kitap çıkardı, okumaya başladı. Kitaba dikkatli baktım bu risale-i nur dedikleri kitaptı."

hatırladığım kadarıyle çocuk çantadan kitap çıkardı ne lan. ya kitap çıkarmıştır ya çıkarmamıştır. çocuk kitap çıkardı da senin zihninde tavşan mı çıkarmış gibi kaldı? * çocuk diyorsun hacım sermet erkin değil. sonra bomba: "kitap risalei nur dedikleri kitaptı"... burdan öyle anlaşılıyor ki kitap özne tarafından ilk defa görülmüş. tepki bunu bariz belli ediyor çünkü. öyle olmasa derdi ki: çocuk çantasından bir adet risale çıkardı. biz de bu ifadeden bireyin önceden risale gördüğünü, risalelerin kitap olduğunu bldiği gibi basit çıkarımlara varırdık. ama yok. ifade çok komik. başından geçen olayı değil de sanki ..ten uyrurma bir hadiseyi tarfiliyor gibi. tamamen fantazya. dur daha bitmedi sonrası var. netice dehşet: "E dedim oradaki Türkçe'yi ben bile anlamıyorum hele de sabah kafasıyla hiç anlamam sen nasıl anlıyorsun?" yahu çocuk kitabı çantadan çıkardığında verdiğin şaşkın tepkinden senin ilk defa risale gördüğün aşikarken kalkıp çocuğa ordaki türkçeyi ben anlamıyorum sen nasıl anlarsın demek de neyin nesi ? zaten olaya hakim değilsin ki. hiç okumamışsın ki. kaldı ki sen başından geçen vakayı anlatmakta bu kadar çaresizken , risaleyi anlamakta elbet zorlanacaksın. bu senin kabahatin değil ama. seni dilinden koparanların kabahati.

(bkz: gençlik can simidi istiyor kimsenin haberi yok)
yalan yanlış üçkağıttır efendim.
hepimizin aklı beyni orda, isteyene kur'an-ı kerim'in huzuru, isteyene nietzsche'nin dikenli bilimsel ateistik yolları orda. ve hepimiz düşünebiliyoruz. ama hepimiz şunu bilmeliyiz. öyle büyük ve boş laflar vardır ki, içine bir millet bile hapsolabilir. dolayısıyla ne büyük ve boş lafların, ne de aptallığın sınırı var.

şu kadar basite indirgeyedebilirim. bir ömer çelakıl vardı, götümüzle güldük hepimiz.

allah'a hz.peygamber'den başka elçi yoktur ağalar. islam'ın öz kurallarından biri de budur. safsatalar, hurafeler dindar insanı bırak, günahkar münafığa bilen ziyan!..
hakkında entry girenlerin yüzde doksanı üç sayfa okumamıştır bu eserlerden. bunu gayet emin biçimde dile getiriyorum. çünkü bu derece anlatım kıtlığı çekenlerin zihninden fışkırmış acınacak cümleler bize herşeyi ispatlıyor. *
ya bir cümle allah canımı al der mi ? cümleler harakiri yapıyor alovvv. size diyorum az daha düşünün dostlar. gece gece güldürdünüz allah idrakinizi versin.
(bkz: tarikat kitabı)

ps. mütekellimler açısından "tarikat kitabı" yanlı hatta ayalan yanlış bilgiler içeren kitap demektir.
üstad bediüzzaman said nursi hazretlerinin telif etmiş olduğu bir nevi kur'an ın tefsiri olan okundukça okutan eserler bütünüdür.
güncel Önemli Başlıklar