bizim, minyatürden yağlıboya resme geçişimiz, düpedüz batılı resim sanatına öykünmekle başlar. şeker ahmet paşa'nın, osman hamdi bey'in, paris güzel sanatlar okulu'nda loui boulanger, léon gérom gibi öğretmenlerden öğrenip dönüşlerinde yurdumuza yerleştirdikleri, yüksek devlet okullarımızda da öğretilmeye başlanan batı deseni, bu geçişin başlangıcıdır. ikinci kuşak, izlenimci resmi getirdiğinde bu geçiş daha da pekişmiş oldu.
gérom'u, boulanger'yi unutanlar, "işte batı öykünmeciliği!" diye başladılar, "bizim değil bu resim, kendi resmimize dönelim." hangi kendi resmimiz? siz, ahmet şeker paşa'yı, osman hamdi bey'i anımsatınca da, "o iş bir kez olmuş bitmiş, artık değiştirmeyelim," dediler.
oysa, değiştirmeyelim dedikleri bu sanat anlayışı, alıştığımız bu doğu benzeri resimler, gerçekte batı'nın, tepki gösterdiği eski toplumsal koşullarından çıkma, yaşama olanağını yitirmiş dünya görüşlerinin ürünüydü. çok yıl önce olup bitmiş bir olayı, neden baş tacı etmek zorunda olduğumuzu anlamak güçtür. çünkü, bu davranışın şaşırtıcı yanı, ille de eski batı anlayışında ve beğenisinde kalmamızın istenmesidir.
bütün hepsi sarardı, bir seninki hâlâ taze!
dört kenarı dört ayrı mevsimde kesilmi$!
makas dola$mı$ tenine!
sağ tarafında, geldiğin evlerin soğukluğu
sol tarafında, plaja giden kızların $akala$ması
üst kenarından a$ağı sarkıyor bütün güzelliğin
alt kenarında, sızmı$ bir $arapçının yazgısı
sonsuza kadar bende kalacaksın bu senin tek yasal gerçeğin!
pimi çekilmi$ bir el bombası gibi duruyor avcumda resmin!
Ya resim, zavallı resim ne işe yarar bunca çılgın bir ortamda ?
Belki hiç bir işe yaramaz.
Ama belki bir bayraktır resim.
Bir beraberlik çağrısı, kara kadere isyan, bir çeşit küfür, bir soru, güzel günlere ağıt ya da korkuları dağıtan çocuksu bir oyun.
Kara içinde bir umut, bir sevinç kıvılcımı ne olursa olsun. *
O kadar sevdim ki resmini işte bugün konuştu benle
Yorulmuştum çalışmaktan karda uzun yürüdük senle
Geceleri resmine baktım olanları anlattım
Seni bir görsem diye diye uyudum yağmurun sesiyle
O kadar sevdim ki resimini
Biliyorum görünce beni hep tanıyordum diyeceksin
Rüyalarımda hep sen vardın hep tanıyordum diyeceksin
Okuduğum her cümlede, konuştuğum her insanda,
Gördüğüm her güzellikte sende varsın
Sen hep varsın
O kadar sevdim ki resmini işte bugün konuştu benle
Yorulmuştum çalışmaktan karda uzun yürüdük senle
Geceleri resmine baktım olanları anlattım
Seni bir görsem diye diye uyudum yağmurun sesiyle
O kadar sevdim ki resimini
Biliyorum görünce beni hep tanıyordum diyeceksin
Rüyalarımda hep sen vardın hep tanıyordum diyeceksin
Okuduğum her cümlede, konuştuğum her insanda,
Gördüğüm her güzellikte sende varsın
Sen hep varsın
resim bir şiirdir; duygu ve düşünceleri,halet-i ruhiyeyi renklerle çizgilerle anlatma biçimidir.
*resim,hayattır; buram buram yaşam kokar,
aşktır,aşık olmaktır yaratılana yaradandan ötürü..
farketmektir iyiyi,güzeli,gerçeği..
sevmektir,hayatı,insanı,eşyayı,doğayı.. okşamaktır minik dokunuşlarla tuvale renklerle haşır neşir olmaktır ve her şeye resim gözüyle bakmak.. zihninde canlandırmak bütün güzel düşleri ve kağıda,tuvale ya da her nereyeyse,aktarabilmenin en iyi yolu kendimce..
(bkz: mutluluğun resmi)
bir hizmet veya bir faaliyet sahibi olmak için kamuya ödediğimiz, kamunun gelir unsurlarındandır.
eğlence amaçlı olarak gidilen sinema, tiyatro gibi biletli ya da biletsiz gidilen disco bar gibi yerlerde, devletin bilet üzerinden veya biletsiz alınan hizmetlerde yiyecek vb, şeyler üzerinden aldığı parasal değerdir.
--spoiler--
biliyorum görünce beni
hep tanıyordum diyeceksin
rüyalarımda hep sen vardın
hep tanıyordum diyeceksin
okuduğum her cümlede
konuştuğum her insanla
gördüğüm her güzellikte
sende varsın
sen hep varsın
--spoiler--