renault'un türkiye'de efsane olmuş modelidir. türkiye şartlarına uygunluğu çok tutulan bir araç olmasına sebep olmuştur. ilk çıktığı zamana göre harika bir araçtır. türk insanını elektrikli cam ve merkezi kilitle tanıştırmıştır. bu araca bir kez sahip olmuş herkes onu gülümseyerek hatırlar.
sağlamlığı, yüksekliği, kalkıştaki ataklığı ve yakıt ekonomisi ile diğer rakiplerine * fark atmıştır. 90'lı yıllarda piyasada en fazla tutulan, satılması en kolay otomobillerden biri olmuştur.
broadway'in o kendine özgü motor sesi * ve yol gürültüsünü içeri alması nedeniyle araç teybi bunlara konulmuş gereksiz bir malzemedir ve siz yan koltukta oturan kişiyle bağırarak konuşmak zorunda kalırsınız.
biri orjinal fransız üç farklı modelini * kullanan biri olarak bu arabaların hepsinden de memnun ayrıldım. şahin ve tayfasının insana yaşattığı "ya yolda kalırsam" korkusunu bunlarda asla yaşamadım ve içim rahat koltuğa oturdum. hiçbiri ile yolda kalmadım. bu arabayla aramızda duygusal bir bağ oluştu. üçü de satılırken üzülmüştüm.
rakiplerinden ** en büyük farkı önden çekişli olmasıdır, ve bu kendisine yokuşlarda keçi gibidir sıfatının yakıştırılmasını sağlamıştır. saatte 90 km hızdan sonra çok gürültü yapar ama uyumanızı önlemek içindir bu.*
insanda değişik duygular uyandıran renault modeli.pek kaliteli değildir ama sahibine sadıktır.fazla sorun çıkarmaz.yaz günleri içindekiler tost gibi olur.her türlü laf söylenir bu arabaya ama satılırken de insanda hüzün bırakır.keşke clio yerine üretimine devam edilseydi yeni donanımlar eklenerek.
ön camları otomatik, direksiyonu kol kırmaya uygun, içinde her türlü şeyi taşıyabileceğiniz, kaldırımlardan atlatabileceğiniz dört tekerlekli, genelde öğretmen arabası olarak ün yapmış dört tekerlekli değişik bir vasıta
80 sonrasi turk gencliginin %60'inin araba kullanmayi ogrendigi otomobil. bu araca sekiz kisi binildigi, binmeyle kalmayip ilerledigi tecrubeyle sabittir.
ilk arabamız torostan sonra, 4 farklı nesil broadwayimiz oldu. hakikatende emekli,memur,öğretmen arabasıdır. ben ona "memur ferrasi" derim. sahinler,doğanlar gibi kötü karizmasıda yoktur. hatta kırmızı ışıkta en öndeyse çoğu arabayı geride bırakıp uçar gider. yıllar bu arabaya verilmiştir. benzin yakmaz, yedek parçası ucuzdur, arıza çıkarmaz.direksiyonu alışana hafif gelir, freni alışmayaan saçma gelir. broadwaydan sonra herhangi bir arabaya binerseniz, freni yavaş giderken denemeniz gerekir.eğer broadway gibi frene yüklenirseniz diğer arabalarda kendinizi ön camda bulursunuz. çağu kimsenin ilk göz bebeğidir. candır,canandır.
edit: harbidende motor sesini tanırsın. özellikle yıllardan beri kullanılıyorsa. kendi arabanın motor sesini iyi bilirsin ve gözle görmeden babanın eve geldiğini anlarsın.
ibre 90 a doğru yaklaştıkça arka tarafın havalandığını hissettiren "ohh bee iyi ki önden çekişli" dedirten araba modelidir. modelden çok markasının okunuşunda sorun çıkaran arabadır.
(bkz: renolt)
doğrusu için (bkz: reno)
(bkz: jean reno)
hidrolik olmayan direksiyonu sayesinde kısa zamanda pazu yapmama neden olmuş arabadır. birde kaportasının müthiş derecede sağlam olduğunu düşünmekteyim, nitekim,yapmış olduğum kazada başka bir araç içinde olsaydım şuan sağlam olurmuydum bilmem.... halen çok satılan ve aranan bir araçtır..satmayı düşünürken, nasıl ayrılacağım diye üzüldüğüm yol arkadaşımdır kendileri..
edit: hangi saftoronlar, niye eksi oylamışlardır anlanılası bir durum değildir. evet bu araç çok satıyor, çünkü günde mütemadiyen 3 kez arabayı görmek için arayanlar vardır.