türkiye'de başta emniyet olmak üzere birçok kurumda kullanılmış ve kullanılmakta olan araçlardır. bunun nedeninin ucuz ve yedek parçalarına kolay ulaşılması olarak düşünmüşümdür.
Babamın ilk göz ağrısı olan, 1975 model tn'si ile şoförlüğü öğrendiğim araba.
araç kullanmayı bu arabada öğrendiyseniz, diğerlerini çekirdek gibi çiter, damdan dama atlatırsınız. sağlamdır, ayrıntılı bakım gerektirmez, ikide bir masraf çıkarmaz. Kadim zamandan kalma bir anıdır.
az once ilk defa test surusunu yaptigim , mukemmel otesi arac. az yakar, parcasi bakkalda satilablilecek kadar ucuz olmakla birlikte, cok kolay bulunur. an itibari ile sahip oldugum ilk araçtır kendisi. kayitlara gecsin.
Çok anlamam ama kısaca anlatmam gerekirse: Önden çekişli, dikine yerleştirilmiş motorlu, karbüratör besleme li, mekanik ateslemelı, üç bıjonlu poryalara bağlı jantları bulunan, şanzıman diferansiyel dişli ayarlarının Türkiye şartları için kusursuz ayarlanması sayesinde çamur, çimen, batak, göçük, dağ tepe dinlemeden giden memleketımıze katır niyeti görmüş araçtır. Birde bunun Renault 12 Gordini versiyonu vardır ki vaktinde avrupa rallylerınde esmıs gurlemıs ve hala efsaneler arasında bulunur.
Dönemindeki arabaların kovanlı diferansiyelleri nedeni ile girip çıkamadığı taşra yollarına ki kıvraklığı ve önden çekişli olmanın tırmanmadaki başarısıyla üçüncü dünya ülkelerinde başarılı olmuş sağlam bunun karşılığında konforsuz otomobildir. Şanzıman motor birlikteliği ve motorun sağına soluna anahtar girmesinin zorlukları (bkz: dallama fransızlar)
Nedeni ile tamircilerin pek sevdiği arabalardan değildir. Gordini versiyonları koleksiyoncuların ilgi alanına girmiştir Son dönemlerde.
zamanında su şebekesi yapan müteahit büyükbabam kullanırdı bundan. 3 kez taklalı kaza geçirmişliği vardır.
1-) gece 02.00 sularında , arazi dönüşü yolda uyuklar, eve 10 kilometre kala. bölünmüş yol olduğu için de muhtelemen süratlidir, yoldan çıkıp yoldan 7-8 metre düşük kottaki tarlaya, taklalar eşliğinde iner. araç 4 teker üzerine oturup tarlaya indiğinde büyükbabam uyanmış. ilk şokun ardından marşa basmış, 2.cide kavramış. tabi, o kadar taklanın ardından arabada far namına bir şey kalmadığı için el feneriyle gelmiş, ama yine de gelebilmiş eve. ertesi sabah garajı açınca şok olmuştuk, bu arabanın içinden bırakın çiziksiz çıkmayı, insan nasıl sağ çıkar diye. sene 94.
2-) yine bir uyumalı trafik kazası. büyükbabamın babası hastanede komadayken , bigboss refakatçidir. babaannem hastaneye gelince, saat 12 de nöbet değişimi başlar. eve giderken , yolda uyuyakalır. yolun sağında , park halindeki arabayı biçer. diğer araç ford markadır. rivayete göre, diğer arabanın sol tarafı komple paket yapmıştır renault. çelik tampon , ne olursa olsun bir araba için en büyük güvenlik sistemidir halen. not: bigboss direksiyona kafayı vurmuş, ufak bi sarsıntı harici yine çizik yok.
3-) karlı havada 100-110 gelirken virajı alamaz renault. ve virajda yan takla olmak üzere 6 takla atar. ( bu gözümüzün önünde olmuştur, biz arkadaki arabadaydık)büyükbabamın arabanın içinden çıktığı an verdiği tepki efsanedir. ''amına kodumun arabası, sürekli takla atıyor''
99 yılında sıfır ford ranger pick up almış olsa da, nerde ne zaman bir renault 12 görse, gözleri yaşarır gizlice.
çocukluğumda içinde geçirdiğim zaman dilimiyle hayallerimin ve rüyalarımın arabasıdır. dedemin mavi sedan reno 12 si vardı. ve içine binmek ve o şahsına özgü kokusu ile efsane renodur. halefi torosun popüler olmasında da büyük emeği vardır. doksanlarda çocuk olan olan çoğu kişi benim gibi hatıralara bu modelde sahiptir.
Bir dönem dedelerin arabası. Ne tesadüf benimkinde de vardı.
Bir keresinde vites elinde kalmış. Sonra ne bileyim fren pedalı kopmuş. Başka.. heh. Yağmurda sürerken ayakları ıslanmış su alıyormuş vs. O günlerden sonra bizim ailede reno alana hakkını helal etmeme kararı almışlar. çok da iyi olmuş.