başladığında, tv sahipleri ekranlarının sesini kısarlar. reklamcılar bunu bildiğinden, yayının sesini artırırlar. böylelikle evin her yerine ses ulaşır.
çocuk kanallarındaki gösterimi ile her bebenin çocuk alışveriş piyasasını sizden iyi hale gelmesini sağlayan hede. 3 yaşındaki bir yeğenin, oyuncak kutuları üzerindeki tüm yazıları okuduğunu sanmanızı sağlar.
en sinir bozucu olanı internetteki videoları izlemek isterken, video öncesi gelen reklamdır. genellikle de şerefsizler diyerek videoyu kapatırım.
tam kapitalizm ürünü bir meslektir. avukatların genelde yalan savunmayla suçluyu beraat ettirdikleri gibi, reklam camiasıda olmayan ürünü satma, kötü malı iyi gösterme vb. gibi türlü yalanlarla daha çok mal satma, zengin olma hırsı ve amacı taşıyan kişilerin gücü yettiğince başvurduğu yegane meslektir. avukatların ve reklamcıların iyi ve doğru olanları da muhakkak vardır ama meslek yalancılıktır. söylendiği gibi en eski mesleklerden de değildir, dünyada da yenidir (kapitalizmden sonra peydah olmuştur) Türkiye'de de 80'li yıllardan sonra rağbet görmeye başlamıştır. Türkiye'de halk bu yıllardan önce reklamın etkisine bile pek inanmazdı.
belli bir hedef kitlenin kararları üzerinde etkinlik kurmak amacıyla, kitle iletişim araçlarından yer ve zaman satın alınarak gerçekleştirilen bir pazarlama iletişimi unsurudur.
genelde dizi filmlerin sonlarında yayına girer. uzun uzaya yayınlandıktan sonra dizi film tekrar başlar ve aynı bakışmalarla aynı laflarla dizi final verip son bulur. boşu boşuna beklersin yani. öyle olacağını bile bile yinede beklersin. gıcıklıktır.
Reklam ve pazarın hedef kitlesinin en başında çocuklar vardır. Çocukları, kadınlar takip eder. En sonunda ise erkekler gelir. Bir markete veya alışveriş merkezine girerseniz satılan mallların büyük çoğunluğunun çocuklara sonra kadınlara en sonunda ise erkeklere hitap ettiğini görürsünüz. Erkekleri aldatmak zordur.Çocukları ikna etmek kolaydır. Kadınlar ise hiç problem değil, daha reklam bile bitmeden almaya, değiştirmeye inandırılmıştır.
--spoiler--
efenim, reklam iki kola ayrılır. bu kollar sonra ileride tekrar birleşirler. reklam reklamdır. reklama reklam demeyenin alnını karışlarım.
--spoiler--
bir ürünü tüketicinin bilinçaltına yerleştirmeye yönelik yapılan eylemlerdir.
piyasaya ürünün tanıştırılmasıdır. markete, mağazaya gittiğinizde ben bunu tanıyorum der ve onu alırsınız. ne kadar izlememeye çalışsak da, kanalı değiştirsek de aralarda gördüğümüz kareler bile hafızamıza kazınır. sinemada film karelerinin arasına yerleştirilen patlamış mısır ve içecek kareleri gibi. bir müddet sonra canımız kola çeker. hedeflenen amaçlardan birisi de markalaşmaktır. markanın, ürün isminin yerini almasıdır. çoğumuz marketten gider selpak isteriz fakat aldığımız şey kağıt mendildir, selpaksa onun markasıdır. yada converse bir ayakkabı çeşiti değil, markasının ismidir.
bir ürünü veya hizmeti tanıtmak için yapılır.günümüzde reklam farklı mecralarda yapılabilir.örneğin,internet reklamcılığı son zamanların en gözde türüdür.televizyon reklamcılığına göre daha ucuzdur.ayrıca dünyada internet kullanan ve sosyal paylaşım sitelerine üye olan insanların oranını düşünürsek bu yolla daha kısa sürede daha çok insana ulaşıldığı yadsınamaz bir gerçektir.
aleni saldırıdır efendim. şöyle ki; son dönemde tavan yapan hat operatörlerinin durmak bilmeyen sözde indirim, avantaj vb. gibi kandırmacaları önümüze sürmesidir. aslında ironik düşünersek bu reklamlardan çok komik malzemeler de çıkarabiliriz.
- yaran telefon konuşmaları "artık sadece" bir lira iki kuruş.
- sıçan faturalı hatlara yeni donlu tarife, konuş bir lira, konuşma bir lira bir kuruş.
- artık hem sıçan, hem yaran kampanyalara son. cozurtturan hat sahibi müşterilerimize "yepyeni" bir tarife. konuştuğun kadarı senin olsun biz gerisini alalım.
- faturalı hatlarınızı bize getirin yaylı yataklarınızı götürün.
- konuşun, durmadan konuşun diyen patronlara şimdi yeni şirket tarifesi. siz konuştukça elemanlarınız ödesin skniz ferahlasın...
efendim. yerine göre komik olmayabilir de. tavsiyem bu saldırıların hedefi olmamanız. ayrıca telefon kullanmamanın keyfini de tatmanız gerekir. (bkz: kullanılmak) **
