türkiye'nin içinde bulunduğu karanlığın sebebi. recep tayyip erdoğan adındaki zat bunların kreşinde yetişti. sonra ben ayak değil baş olmak istiyorum dedi gitti amerikalı kardeşleriyle el sıkıştı. ağzı iyi laf yaptığı için onu kullandılar zaten necmettin yaşlanmıştı eli ayağı farklı titriyordu. ümmetçi arap ve amerikan uşağı liboşların ilk partisi.
kapatılan partidir. kapatılmasının ardından avrupa insan hakları mahkemesi'ne başvurulmuştur. aihm türkiye hakkında ihlal kararı çıkarmaz, kapatmayı haklı bulur. bu aihm'in türkiye ve parti kapatma hakkında haklı bulduğu tek davadır. aihm incelemesini demokrasi yanlısı ve şiddete teşvik etmeyecek oluşumlu partiler üzerinden yapar ve refah partisini gayrimüslimlere karşı şiddet dolu ve anti-demokratik bulur. dönemin koşullarında ülke için teokrasinin olası olduğunu ve refah partisinin çoklu demokrasi anlayışını(gayrımüslimlere başka, müslümanlara şeriat) eleştirir ve din kuralının hukuk kuralı olduğu bir ülkede demokrasi olamayacağını söyler çünkü din kuralları eleştirilemez ya da değiştiriliemez dolayısıyla teokrasilerden demokrasi olmaz, der.
(bkz: refah geliyor) geldi fakat 28 şubat 97 postmodern darbe dönemin deyişiyle. Geldiği gibide gitti zaten yada gitmek zorun da kaldı halk diğer partilerden umudu kesince 95 te bunlara yönelmişti falan öyle şeyler.
hep yanlış anlaşılan ve değeri yavaşca anlaşılan şu an ki ne akp yle ne de yezitle yakından uzakdan alakası yoktur. Çünkü yezit taa o zamanlar dışa bağımlı bir adamdı ki bunun birçok örneği vardır.
akp'den çok daha solcu, çok daha çağdaş bir yerdi.
niyedir bilemiyorum, artık bir yerde partiden bahsedeceğim zaman iki ya da üçten fazla cümle konuşamadığımı farkediyorum. gözüm dalıyor. cümle dilimde kaşıntı yapıyor. sanki az önce alenen bir suç işlemişim de herkes görmüş gibi. öyle bir pişmanlık. öyle bir anlatmaya değer bulmama. hem de anlatılacak öyle çok şey varken...