recim

entry6 galeri0
    0.
  1. (Recm. den) Taşlanmış, taşa tutulmuş. * Lânetlenmiş, mel'un.
    1 ...
  2. 1.
  3. 2.
  4. kaynak? yahu bu cezanın kaynağı neresi? kur-an' mı? ne? kur-an'da kadına verilecek ceza belli. önce yatağınızı ayırın diyor. olmazsa incitecek kadar sırtına vurun diyor (kadın dövmek bana göre acizlerin işidir). bunun dışında bir yaptırım yok. kaynak ne kaynak bana biri bunu açıklasın. neymiş efendim recm ayetinin yazılı olduğu parşömeni bir keçi yemiş te, aslında varmışmış ta falan mış filan mış... kadına her türlü yükü vur, namus yükünü kadına vur, edep-haya yükünü kadına vur sonra da erkeğim diye gez. ohh be ne ala memleket. madem bütün bu yükler kadına ait sen ne halt etmeye geldin dünyaya? esas ayar olduğum mesele başka aslında. kendini birey dahi olarak görmeyen bu zihniyetin peşinden bir sürü kadının gitmesi. suçlu-suçsuz demeden kendini taşla öldürecek zihniyete sahip olanlara alkış tutarlar ama kadına birey olma yolunu açan mustafa Kemal'e ağız dolusu küfür... zihniyetinize tüküreyim.
    0 ...
  5. 3.
  6. Kilo vermek için yapılır. Bazı çok şişman kimseler için "recmi vacip" denilir.
    0 ...
  7. 4.
  8. Kuranda recim yoktur zinanın cezası eğer 4 şahit buluna bilirse 100 sopadır. 4 şahit olması için aleni olması lazım yani alani yapılan zina cezalandırılıyor.

    Recm hadis kitaplarında geçer bazı zaatar bununda ayet olduğunu ve diğer ayetleri nesh ettiği sölenir ve bu çok yanlıştır bununla ilgili https://www.youtube.com/watch?v=0gvgOZNfY4E Mehmet Okuyan hocayı dinlemenizi rica ederim.

    yukarda Nisa suresi 1 den bahsedilmiş orada bayana vurulur anlamı yoktur ordada dövün diye çevirilen kelimenin çıkarın ayırın anlamıda var. yani dövün değil önce nasihat edin , sonra yatakları ayırın , sonrada evleri ayırın/ evden çıkarın gibi bir çeviride yapılaibliyor ve ayetin geneline bu daha uygun.

    Edit : Nisa suresi 34 ten bashedilmiş :)
    0 ...
  9. 5.
  10. bir seyyidhan kömürcü şiiri.

    artık eflatun o sokakta şüphe
    beyaz o evde duman ve ihtimale duramam
    madem ki dışarıya olamadım
    dışarıyı da içeri alamam
    yalan ya da dolan
    ikna ya da ısrar
    karargâh denerim ben bu evde, karakol!
    hepsini kurarım yedi hayatı varsa bu evin
    hiçbirinde kalamam

    hiçbiri, hepsi ve ikiz adında bir şey yok
    yok taşın taşı seveceği, evin evi
    madem ben buna sarıldım bunu sevdim
    dedim ben ikiz adında birşeysizim
    belki rahman belki rahim belki recim
    kesin ikiz adıyla başlayan herşeysizim

    madem ki mezar dilinin altında bile değilim
    bu saf sabır olsa da biter
    suç bir kuyunun bileziğinden
    suç kuyusu yüzünün bitip gövdenin başladığı yerden
    dedim ve sandım, bu taşı taşa sevdirme cezası
    bu suya suyu
    yüze yüzü
    sana seni
    ikiz aşksa ikiz aşka dedim
    ihmal ya da kasıt
    ip ya da kınnap
    ve sızının yedi kat rahman olan adıyla
    taştan kuyuya bir recim defteri tuttum
    ne demek gözlerim
    sandım ki herşey bu!
    sandım ki herşey burnumdaki sızıya ilişen
    alışan
    çalışan iki karış yüzümün ikiz mezar taşı
    sandım ki hersey nem ve buhar
    hersey bir kalp! bir diğer kalbe çalışan
    değildim! meğer derimin altında bile
    dağılan dikkat kırışan umur vurulan sabır kadar

    ben bu gözlerin gibisinden de kadarından da kudurdum
    her yeşil tanrının sarı ve mavi
    her avlulu evin cin ve cinnet
    rahman rahim ve recim
    aslında bunları toplasan yüzün yüzümde kıyamet
    çok oldu yüzün yüzümde dışarı
    çok oldu yüzünde içeriyi ve dışarıyı göremiyorum
    recim ya da tanrı denmez
    çok oldu ben bir taş daha atıp
    bir taş daha içeri giriyorum
    ben ve taş!
    biri birimizi sever sandım
    kurduğum her ev
    döndüğüm her kadın
    içtiğim her su bana ağlamayı unutur
    beni okuduğum her dört kuyu kitap
    her dört kara leke
    her dört deniz tembihle dizlerine oturtur
    o rahman ve rahim
    recim bir defterde adım söylenir:
    herşeyin doğusunda doğdun sen
    babana kuzey taş gibi taş bir kadından
    başta toz ve avlu kullandın
    dua ve çamur
    dört yapraklı yonca...
    büyüdün, tekmeyle girdiğin avludan
    tokatla çıktığın eve kadar
    büyüdün, eyyüp bir kuyuya öğüt
    ceylan bir yüze hatip
    bir eliyle eli ve alemi
    kör eliyle kendini okuyan hafız oldun
    ben ve taş!
    biri diğerini sever sandım
    yeminle deniz bir yerde olamam
    beyaz yüzüm gövdemin acı eviymiş
    mezar yüzüm gövdeme sızı taşıymış
    beşinci recim diye taşa toprağa bulaşsam
    o tek! dört hatip ve dört kitap
    bunları susup susup kimseye anlatamam
    deniz bir yerde yasak elma
    çöl bir yerde yedi hayat
    kovul ve geril son akşam yemeğinden
    gövdenden gövdeme çar-mıh ol desem
    seni bir ömür orda da taşıyamam

    recim taşlarımı içime atıp gidemediğim
    amerikanı! amerikamız
    biraz kurt, bir defter ceza
    herşeyin doğusunda doğmak için
    usansın ve utansın diye sabır
    usansın ve utansın diye taş
    dilenmeden onu bulmak dedim
    kusur ya da israf
    dalgın ya da dargın
    rahman ya da rahim
    el kaldırıyorum bu işe
    madem ki hayatım zikir
    bu recimde rol bu ayinde zehir olmak lazım
    yedi vasiyetle sevdiğim her avuç zehir
    kuşandığım her harp buhar oldu
    başta özür dileyip öldürdüklerimin rahman adıyla
    sandım ki herşey bu!
    sandım ki herşey terleyen telaş
    sıkılan sabır, vurulan umur
    yedi farzla beni seven kızkardeşlerim
    beş şartla geçirdiğim bu cinnet
    ben ya da taş
    sen ya da recim
    biri diğerini kesin sever sandım
    dedim artık benim de kapım aralansın
    kanasın beyaz yüzümün siyah adamları
    dilerim kara bir lekeyle suç atıyım
    dilerim kara bir lekeyle suç atıyım
    bu çok çağı anladım. o da beni anlasın
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük