bugün

grace kelly bu filmde neymiş öyle yav. tanrıça gibi hıamına.
tek bir mekanda geçtiği için filmin iyi olması oldukça zorlamıştır. ama yine de iyi iş çıkartılmıştır. imdb top 46'dadır. ama ben yine de tavsiye etmem çünkü insanı çok sıkıyor bu film.
filmin ilk başları durağan geçsede sonradan gizem ve sürükleyicilik ön planda oluyor.james stewart ve grace kelly bir çok filmde olduğu gibi yine kusursuz bir performans sergiliyor.tek bir mekanda geçmesine rağmen sürükleyicilik seviyesinin üst seviyede olması hitchcook abimizin başarısı.ayrıca röntgencilik nasıl yapılır ve bu işten nasıl zevk alınır buna da şahit oluyoruz.
1954 yapımı bir alfred hitcock klasiği. merak unsurunun filmin sonuna kadar sürmesi seyir zevkini arttırıyor ve mizahi derinliği filme özgünlük katmış ve ayrıca başrollerinden olan james stewardın oyunculuk performansı grace kellynin güzelliği de yine filmin kalitesini ve estetiğini arttıran unsurlardan.
- Neden bir adam, yağmurlu gecede evini üç kez terkedip geri döner?
- Belki karısının onu karşılama tarzını seviyordur.
(1954)
1954 yapımı bir Alfred Hitchcock filmidir.Film aşırı iyidir izlemeniz tavsiye edilir.
1954 yapımı hitchcock klasiği. bilindiği üzere, filmlerde kırılan organlar çoğu zaman penisle bağdaştırılır. burada da bacağını kırmış olan "jeff" erekte olma yetisini kaybetmiştir ve cinsel yönelimi konusunda sorun yaşamaktadır. bu boşluğunu röntgencilik faaliyeti ile doldurma yolunu seçer.
alfred hithcock'un başarılı bir eseri. gerçekten milleti izlemek bu kadar zevkli olmamalı, en azından perdeyi çekin ulan!
alfred hitchcock'un geyik ve mizahla gerilimi iç içe götürdüğü, enteresan bir film. arka pencereden görünen karşıdaki mekanların görüntüleri filme damgasını vururken yer yer epeyce de renk katıyor.
mükemmel ötesi bir alfred hitchcock filmi. ölmeden öce izlenmelidir.
avrupa yakasının bir bölümünde cem karakterinin ayağının kırılmasıyla, işyerini dürbünle gözlemlerken, şakalaşan burhan ve makbule'nin cinayet işlediğini sanması gibi bir olayla gönderme yapılan hitchcock başyapıtıdır. aynı çevirideki "arka pencere" adıyla yayın yapan sinema-kültür dergisi de bulunmaktadır.
diğer hitchcock filmlerine göre gerilim dozajı düşük bir film. misal the birds veyahut psycho gibi sizi gerecek bir film değil. hitchcock'un diğer filmlerine göre daha sosyolojik bir film. sadece bir arka pencereden, james stewart'ın gözünden bir yaşam alanı çizer bize yönetmen. james stewart'ın oyunculuğu ve grace kelly'nin güzelliği ise üst düzey.
oyunculukları ve senaryosu çok başarılı, keyifle seyredilen bir film.

grace kellynin kıyafetleri çok şıktır.

--spoiler--
köpeğin sepete binip inme eğitimi apayrı bir olaydır.
--spoiler--
Kötü film değil tabii ama başyapit demek biraz abarti olur son 1-2 dakka haricinde geren bir olay yok.Basrolunde ki eleman iyi oynamis kadin guzeldi hitchcock"in hatrina izledik.
hitchcock'un * ustalık dönemi başyapıtlarından biridir. hitchcock filmlerinin standartı zaten genel olarak yüksektir, rear window ise standartların da üzerinde bir filmdir. genel sinema standartlarına göre bakarsak aşmış bir filmdir.
gerilim sinemasının baş yapıtlarındandır. her ne kadar filmin sonu filmin senaristinin hayal gücünün çok altında bir sonuçla bitmiş olsa da genel itibariyle takdir kazanır.
12 angry men ile birlikte olayları yorumlama konusunda çığır açmış bir başyapıt. alfred hitchcock yönetmenliğinde hiçbir şey tesadüf değil, bunu bu filmde de net bir şekilde gördük. ayrı olarak hitcock sadece jeff'in evinde çalışmıştır diğer oyuncuları ise telsiz yardımıyla yönlendirmiştir. dönemine göre iyi ancak bana göre senaryosu birazcık zayıf kalmış filmdir.. efekt veya aksiyon kullanılmadan gerim gerim geren bir yapımdır da ayrıca. günümüz sinemasında pek göremeyiz böyle halleri..

son yarım saati insanı sinir hastası yapabilir efendim onu da söyleyelim. bu film basit bir cinayet filmi olmaktan öte; olayları gözlemlemek, yansıtmak, erkek ve kadın ilişkileri üzerine bolca yorum katan psikolojik incelemedir. öyle ki filmde binbir çeşit karakterin olması bunun kanıtıdır. özellikle stella karakterinin yaptığı yorumlar bugün bile özelliğini yitirmeden korunabilmiştir. grace kelly ise güzelliği ile düşman çatlatmış beni de kendine aşık etmiştir.

--spoiler--

zaten o dönemlerde pencere yok peki bu insanlar perde de mi kullanmıyor? herkesin rahatça davranmasının nedeni ise sıcaklığın çok yüksek olmasıdır. filmin başında james stewart'ın boncuk boncuk terleri, hemen ardından termometre, sokağın görüldüğü aralıkta yerlere su sıkan arabanın arkasından koşan çıplak çocuklar, balkonda uyuyan çift vs. gibi ayrıntılarla bu sıcağın altı çizilmektedir.

--spoiler--
james steward'ın dürbünle dikizlediği dairelerden birinde alfred hitchcock'u saat kuran adam rolünde gördüğümüz film.
neden bu kadar büyütüldüğünü çözemediğim film. açıkcası kendimden şüpheye düştüm, ben farklı bir film mi izledim diye.
dönemin şartlarına göre güzel çekilmiştir, diyaloglar oldukça eğlenceli kimi zaman felsefidir fakat bu film "gerilim" filmi değildir.
tek mekanda çekilmesine rağmen heyecanı eksik olmayan hitchcock filmi.
izlediğim ilk alfred hitchcock filmi. (bkz: rear window)
alfred hitchcock'un "kral benim abi" dediği filmdir.
sıkıcı, iç bayıcı bir film. ama yok alfred hitchcock şöyle adam, böyle adam, her filminde bir kaç saniye görünüyor ve bu çok inanılmaz bir şey kafasındaysanız bir şey diyemiyorum. çok fazla diyalog var ve öyle bir numarası da yok bunların. bir de o döneme göre iyi film aslında lafları vardır ki ayrı saçma. sevdiğimiz filmler de var 1950'lerde. onlar ne lan. film.
film, arka planda ele aldığı aşk olgusuna dönem klasik film ve müzikallerinde olduğu gibi tandans sergilemiyor. arada değiniyor. daha temel temayı merak duygusu ve bu duygunun birey zihnini; etik olup olmayışı konusunda sürüncemede bırakışı teşkil ediyor. james stewart filmlerinin her yanında; her daim mevcut bu merak konusu; daha içten daha sıcak bir atmosferde. bacağı kırılan bir gazetecinin; hergün kendisine ve evine bakmakla görevlendirdiği temizlikçi kadının sürekli gelip gidişi, stewart'ın genelde ekrana yansıdığı küçük ve mütevazi odası ise; james'in kalender yanına ışık tutuyor. hele de; olayların bağını çözümlmeyecek o sokak arası ince yol; tam da hitchcock'un sanatsal olayları, gündelik rutin yaşantıya nasıl indirgediği konusunda manidar öğeler içeriyor. elbette grace kelly'nin rahat; geniş küçük kız havaları ve stewart'a yardım için çırpınışı; son sahnenin dramatize edilişindeki payı kendisini unutulmazlar arasına sokmaya yeterli olmaktadır.
1954 yapım, insanı gerçekten etkileyen ve tamamı kapalı bir stüdyoda çekilmiş bir alfred hitchcock klasiği filmdir. yaklaşık 3 saat sürmesine ve iki ya da üç farklı mekanda geçmesine rağmen asla sıkılmaz koltuğa yapışık bir şekilde izlersiniz.