gerçekçilik. varlık, insan bilincinden bağımsız ve nesneldir. deneyde verilen nesnelerin, gerçek bir varoluşu olduğunu savunan felsefi öğretidir. realistler, bilgi kuramının deney ölçütünün geçerliliği hakkında bir yargı verme iddiasını reddederler. romantizmin parçalayıcısıdır.
Benim kafamı her zaman içeriğindeki bir hususla karıştıran görüş.
ilk başta Bu anlayışa göre, insan zihninden bağımsız olarak gerçeklik vardır. Eşyanın varlığı ya da niteliği veya neredeliği, neliği bizim bilincimizden bağımsızdır der.
Lakin daha sonra "realist olmak gerekirse, realistim ben" gibi başlayan cümleler "bir hususta gerçek olanı söyleme"ye yönelik kurulur. işte tam burada başka bir görüş aslında bu söylediğimi temsil eder: natüralizm.
Demem o ki realizm sadece gerçekliğin bilinçten bağımsız olduğunu kabul etmek ve yöntemi bu doğrultuda uygulamaya dayanır.
Bir durum karşısında duyguları veya değerleri hesaba katmaksınız yalnız nesnenin üzerine konuşmak ise natüralizmin bağlamındadır.
Örnek vermek gerekirse;
"Bu röpteşambır benim bilincimden bağımsız bir şekilde vardır" cümlesi realist.
"Yağmuru tanrı yağdırmıyor, kardeşim." Cümlesi natüralisttir.
Ama genelde şöyle kullanırız "Gerçekçi ol, yağmuru tanrı yağdırmıyor" işte bu gerçekçi bakış açısından kaynaklansa da ona ait değildir.
işte bu anlam ayrımı ihmali edebiyatta realizm dediğimiz akımda fazlaca görünür. Felsefe bilmeyen edebiyatçıların büyük sorunu.
en çok dinde var olan olgudur. insanı en iyi bilen yaratan onun özüne, yaşantısına en uygun biçimde onu ve toplumu kemale erdirecek kuralları koymuştur. insanı olduğu gibi kabul eden başka hiçbir ideloji, fikir, proje yoktur çünkü hiçbiri insana bir yaratan kadar yaklaşamaz.
evet insan unutkandır
evet bencildir
kimse yokken, görmüyoken hayvanlaşabilir
evet savurgandır
bazen herkes için yaşamaz
evet bilgisayar oyunu için çıldırabilir
ya da bir partiyi takım tutar gibi destekleyebilir
insan bir robot gibi bir kurama bağlı yaşamaz
bazı şeylerin insana hatırlatılması gerekir
evet günah sevap insana en realist yorumdur.
cennet ya da cehennem insana en realist sonuçtur.
Çoğunlukla, hatta ezici çoğunlukla determinizmle karıştırılan akımdır. Bunun nedeni de duyguların ve hayallerin daha ön planda olduğu mantığın arkaya atıldığı romantizme tepki olarak ortaya çıkmış olmasıdır. Ancak sanıldığı gibi bu akımda, değişmez bilimsel kanunların insan hayatına bir makineye yön verir gibi yön verdiği, özgür iradenin bir yanılsamadan ibaret olduğu ve evrenin işleyişinin sarsılmaz kurallarla levh-i mahfuz' da yazılı olduğu falan yer almıyor.
sırf romantizme tepki olarak ortaya çıktığı için; realizmde mantık hüküm sürüyor, realizm mantığın zaferidir, tasvir ön plandadır olay önemli değildir, yazar kişisel görüşlerine yer vermez derseniz evet romantizmin tam karşısında durursunuz ancak realizmin de yanında durmuş olmazsınız. durduğunuz yer determinizmin tam üstü olur.
Çünkü mantık, realizmde hüküm sürmez, elinde kırbacıyla önüne düşmenizi beklemez, yol gösterici olarak dikte edilmez; olağanlık tekniğe nüfuz ettiğinden, karakterlerin sınırları çizilmiş olur ve bunun sonucunda da yaşananlarda mantık dışılığa rastlanmaz. keder ya da sevinç taahhüt edilmez. bu baştan belirlenmemiştir. romantizmden kendisini ayıran yer de asıl olarak burasıdır. romantizmde yazar taşaklarını yaya yaya feleğe küfürler savurabilirken burada yazar ancak kendi koyduğu sınırlar dahilinde inceden inceye nüktelerle kadere lanet eder. tasvir fransız realistlerinde ön plandadır ancak realist olmanın şartı değildir. Yazar kişisel görüşlerine afedersin öküz gibi yer verir ama bunu eserin ortasında bodoslama dalıp kendi ağzından yapmaz, karakterleri vasıtasıyla bize ulaştırır.
realizm budur amk, zaten bu adamların bahtsızlığı da anlaşılamamakmış. gerçi, anlaşılsalar büyük olmazlardı sanıyorum.
Realizm, gerçekçilik ana düşüncesini, nesnelerinin varoluşları ve neye benzediklerinin, bizden ve bizlerin onlara ulaşmasından bağımsız olduğu meydana getirir. Örneğin güneş sisteminde kaç tane gezegenin olduğu, bizim orada kaç tane olacağını düşünmemize, olmasını istememize veya araştırmamıza bağlı olarak değişmez. Yine elektronların veya güç alanlarının varoluşları veya dayandığı temeller, bizim inandığımız teori olmadan da vardırlar. Diğer anlatımla Realizm, evrende gözlemcinin bilincinden bağımsız bir gerçeklik olduğu görüşüdür.
devletler arasındaki ilişkileri düzenlemede uluslararası çatışmayı esas alır, esas gücün askeri güc olduguna inanır ve buna bağlı olarak yönetim anlayışında high politicslow politics ayırımı yapar