bana türk edebiyatını sevdirmesinin yanı sıra, 1900'lü yılların başlarında yazdığı kitaplarıyla kadınlar açısından birçok farkındalık da yaratmış, o dönemin şartlarını zorlayan yarattığı kadın karakterler ile kadınlara cesaret ve güç aşılamış, basit aşk öyküleri yazmak yerine kadınların güçlerini idrak edebilmelerini sağlayarak erkek egemenliğine boyun eğmemelerini mükemmel bir edebi dille sağlamıştır.
--spoiler-- çalıkuşu'ndaki feride düğününe birkaç gün kala aldatıldığını öğreniyor ve affetmek veya hesap sormak yerine evi terk edip izini kaybettirip öğretmenlik yaparak eline ekmeğini alıyor, kendini aciz hissetmiyor.
dudaktan kalbe'deki lamia evlenmek üzere iken delicesine aşık olduğu adamın onunla sevdiği için değil, acıdığı ve ortada kalmaması için evlendiğini duyuyor ve gururunu ve onurunu düşünüp adamı terk ederek farklı hayat yoluna ilerliyor.
acımaktaki zehra babası tarafından annesine baskı ve şiddet uygulandığını gördükten (sandıktan) sonra hiçbir erkeğe bel bağlamadan tek gayesinin kendi ayakları üstünde durmak olduğunu anlayarak başarılı bir öğretmen oluyor.
dayım çağdaşların avrupalarda ne konulara kafalar patlatırken, diyalektik materyalizmi kurarken, marx kapital i yazarken siz burda hala arda erel edebiyatı peşinde karı kız düşürme derdindeymişsiniz.
Lisede pek çok kitabını severek okuduğum kişi ki türk edebiyatında hala daha en sevdiğim yazardır. Anlatımı genelde sade ve sürükleyicidir. En güzel kitabı benim için hala acımak. Anadolu notları da epey eğlenceliydi. Okumadıklarım arasında en merak ettiğim, bir kadın düşmanı kalmıştı. Onu da bir gün alıp okurum diye umuyorum.
Aşığım kendisine yazarı.
Tüm kitaplarını okumak isteyen biri olarak her kitapçıma gittiğimde okumadıklarımın gelip gelmediğini veya gelip gelemeyeceğini sorarım. O da Sırasıyla elindeki tüm kitapları sayarak sorar ve Her seferinde aynı diyalog yaşanır:
-çalıkuşu var?
+okudum onu
-dudaktan kalbe?
+okudum
-Tanrı misafiri?
+evet
-yaprak dökümü?
+tabii
-acımak?
+elbette
-değirmen?
+hıhı.
Şiveli kitapçım birkaç saniye durur, başka kitabının kalmadığını fark eder ve olanca Diyarbakırlılığıyla:
-e ma abla yetter artıx, yetmi?
Sadece Kürtler zihninde canlandırabilir bu sahneyi şu an.
"vollah yetmi" diyesim geliyor o an ama prensesliğime halel gelir diye susuyorum.
Edebiyatın prensidir, lordudur, hükümdarıdır.
Cümleleri o kadar kuvvetli ama bir o kadar da yalındır ki okumalara doyamaz insan. Aynı kitabı defalarca okutur da bi an olsun bıktırmaz.
Diğer edebiyatçılar gibi 1 açıklamayı 5 sayfalık betimleme ile yapıp kitabı yarıda bırakıp rafa kaldırma noktasına getirmez.
Kitaplarının konuları da sağlamdır, dandik aşk temaları yoğunlukta değildir. Çoğunlukla ders içeriklidir, satır altları çizilesidir.
Konulara öyle yerlerden giriş yapıp öyle hassas noktalara parmak basıyor ki bu da kıvrak zekasının nedenini yay burcu oluşuna bağlıyorum ajshjsjdjd.
Hastasıyız.
Çalıkuşu romanını türk dizi sektörünün mundar ettiği yazardır. Bazen düşünüyorum bu yazarlar görseydi romanlarımın bu halini beyefendiliklerinden ya da hanimefendililiklerinden ödün verip ana avrat soverler miydi?
Ben soverdim.
sanırım 5 adet kitabını okuyan birisi olarak,
ilk başta hoşunuza giden eski aşk hikayeleri 2. kitabını okurken daha sonra üç dört derken hepsinin birbirine benzediğini farkedebileceğiniz bir yazar. bence her gencin okuması lazım ama peşpeşe değil.
Öğrencisiyle evlenmiş bir öğretmendir. istanbul Erenköy kız lisesinde edebiyat öğretmeni iken bir öğrencisini çok seviyor. Ancak onunla evlenemiyor ama aynı sınıftaki başka bir öğrenci olan Hadiye ismindeki öğrencisiyle daha sonra evleniyor.
gözlemci yapısıyla toplumun değişim sürecini çok iyi yansıtmıştır eserlerinde.
müfettişlik yaptığı dönemlerde anadolu'nun bir çok yerini gezmiş ve anadolu insanını yakından görüp gözlemlemiş bir sosyolog yaklaşımıyla değerlendirmiştir.toplumsal sorunları çalışmalarında ele almıştır.