bugün

fare savaşı.

bu savaşa gelmiş geçmiş en kanlı ve en büyük gerilla usulü savaş da diyebiliriz. stalingrad muharebesi'nde gerçekleşmiştir. alman kara gücünün başındaki general friedrich paulus, tüm doğu cephesi mücadelesi boyunca mesafeli savaşı tercih etmiştir. şöyle ki: herman göring'in başında olduğu luftwaffe yani alman hava gücüyle karşı cepheyi ya da şehri önce yok edip, sonra da flak 88'lerle düşmanla neredeyse hiç temas kurmadan üstünlük sağlamayı amaçlamıştır ve nitekim bunu başarmıştır. akabinde devreye tankları ve piyadeleri sokup, son vuruşu yapmayı amaçlamıştır fakat işler bu vakitten sonra ivanların diş göstermesiyle değişiklik göstermeye başlamıştır. zira devreye gözü pek kara olan general vasily chuikov girmiştir.

şehrin müdafaası için 62. ordu'nun başına getirilen chuikov, büyük birliklerle mücadele etmek yerine küçük birliklerle meskun mahal mücadeleyi başlatmıştır. almanlar'ın stalingrad'ı işgal etmesi için muhakkak bu harabelerin içine girmesi gerekmektedir yani chuikov'un merhametli kollarının arasına.
paulus'un taktiklerini çözen chuikov da bu harabelere küçük birlikler serpiştirerek, nazi piyadelerini bir bir avlamaya başlamıştır. paulus, georgios hacianestis gibi cephe gerisinde şatafatlı karargahında güven içinde savaşı idame ettirirken, chuikov ise ulu önder mustafa kemal atatürk gibi askerlerle beraber en ön cepheden savaşı idame ettirmektedir. pek tabii bu da, ivanların motivasyonunu arttırmış ve fare savaşına büyük etki etmiştir. ayrıca bu fare savaşı denilen savaşın şöyle de bir etkisi olmuştur: paulus'un en büyük avantajı olan luftwaffe devre dışı kalmıştır. çünkü harabelerin içinde kendi askerleri de vardır.

yani bu savaş kilerlerde, tünellerde, yıkılan mutfaklarda, molozlar arasında, lağımlarda ve bunun gibi muhtelif yerlerde iki tarafın aralarında birkaç metre mesafeye kadar indiği bir harp biçimine dönüşmüştür. dehşet öyle bir boyut almıştır ki, alev silahlarından tutun da keskinleştirilmiş küreklere kadar kullanılmıştır. bu savaşta nazileri moral olarak en çok etkileyen unsurlar ise, keskin nişancılar olmuştur. harabeler adeta keskin nişancılara siper olmuş ve onların çok rahat bir şekilde gizlenebilmelerini sağlamıştır. bu nişancılardan biri de, çoğumuzun malumu olan vassili zaitsev'dir. zira zaitsev, hansların vebası olmuş, onlara kan kusturmuştur.

bu savaş sayesinde yeni bir keşif de yapılmıştır: kadın keskin nişancılar. kadınlar, nişancılık konusunda oldukça başarılı olmuşlardır çünkü testosteron seviyeleri daha az olduğu için, daha sabırlı, daha metanetli olabilmişlerdir. yani deli deli hareketler yapıp, gereksiz risk almaktan kaçınmışlardır. (yanlış hatırlamıyorsam bir yerde okuduğum bir bilgiye göre, kadınların elleri daha az titriyormuş. haliyle bu da keskin nişancılık için büyük bir avantaj diye düşünüyorum.)

wehrmacht kara piyadeleri her ne kadar et öğütücü olmuş ve kızıl ordu mensuplarını acımadan öğütmüşse de, yerlerine sürekli yenileri gelen diğer ivanlar sayesinde kızıl ordu en sonunda başarı sağlayabilmiş ve ilerleyen aylarda altıncı ordu'yu ve başındaki friedrich paulus'u esir alabilmişlerdir. hatta hitler, paulus teslim olmasın diye o'nu feldmareşal yapmıştır fakat paulus ertesi günü teslim olmuştur. zira etrafları sarılmış, haftalarca açlık çekmişlerdir. "sikerim yapacağınız işi de vereceğiniz unvanı da!" demiştir.