ikinci olanı kadeş savaşı sırasında çok büyük bir hata yapmış fakat ii. muvatalli'nin sebebi bir türlü anlaşılamamış bir manevrayı yapmaması sayesinde canını kurtarabilmiş, çok büyük hasarla ve kesin bir zafer olmadan savaş meydanından antlaşmayla ayrılmalarına rağmen çok büyük bir zafer kazanmış havasına girmiştir. ayrıca bu antlaşma tarihte bilinen ilk yazılı antlaşmadır.
şöyle anlatayım efendim. hitit ve mısır sınırları arasında kalan, bugün suriye'de bulunan amurru bölgesi vardır. burası o bölgenin en stratejik noktalarından biri. savaş yapacaksanız da, ticaret yapacaksanız da burayı kullanmanız gerekiyor. dolayısıyla iki taraf da göz dikiyor buraya. aslında uzun süredir bu bölgede iki güç arasında ufak tefek çekişmeler oluyor fakat iş büyük savaş raddesine gelmiyor. sonra ramses sessiz sedasız 20 bin asker ve 2 bin araba toplayıp bölgeye doğru harekete geçer. bunu duyan hititler durur mu?
ramses orduyu 4 kola ayırır ve bunlara tanrı isimleri verir, amon, ra, ptah, seth, kendisi de amon kolunu kumanda etmektedir. hareket ederken seth kolunu akdeniz kıyılarından yürütür, diğer üç kol içlerden ilerler.
ramses kadeş kalesi yakınlarına geldiğinde yakaladıkları bedeviler onlara hitit ordusunun halep yakınlarında olduğunu söyler, ancak yalandır. bazı kaynaklara göre kral muvatalli o sırada kalededir, bazı kaynaklara göre ise kale yakınlarında gizlenmektedir. ordu o kadar geniş alana yayılmıştır ki en uçta bulunan amon kolu ile en arkadaki ptah kolu arasında 25 km vardır. ramses bu haberi alır almaz heyecana kapılıp hemen harekete geçer kadeş kalesini alıp üs olarak kullanmak için. o kadar apar-topar yola çıkarlar ki amon kolu hareket ettiğinde ra kolu henüz toparlanıyor, ptah grubu olan bitenden bihaber yatıyordur. bu hamle ramsesi çok zor duruma düşürmüştür.
amon kolu apar topar kalkıp henüz tam olarak hazırlanamadan kadeş kalesi önlerine gelen ve kamp kurmak için koşuştururken muvatalli'nin iki bin savaş arabası birden gizlendikleri yerden çıkıp amon'a yetişme telaşındaki, tamamen hazırlıksız ve telaş içinde olan ra koluna saldırır. ra kolu dağılır, askerler savaş alanından kaçar. arabacılar bu sefer amon grubuna saldırır. tam bu sırada ramses son derece çaresizdir ve yenilgi an meselesidir. muvatalli kadeş kalesinde ya da çevresinde 17 bin piyade bulundurmaktadır. tam da bu anda bu piyade gücünü savaş alanına sürmesi ramses'i öldürmesi anlamına gelmektedir ama yapmaz. ramsesin boynu avuçları içindeyken onu boğmaz, neden yapmadığını ise kimse mantıklı bir şekilde açıklayamıyor.
ramses bizzat savaş meydanına çıkar, mısır ordusu durumu eşitlemeye başlamıştır, bu sıralarda kıyı şeridinden gelen seth kolu savaşa dahil olur, ardından ptah grubu gelir. muvatalli ise güçlerini bu sırada meydana sürer ancak bu gereksiz asker kaybından başka bir şey getirmeyecek bir hamledir nitekim aynen öyle olur, iki taraf da çok ciddi kayıplar verir. yanılmıyorsam ertesi sabah da muvatalli ramses'e barış teklifinde bulunur. o da savaşı kazanacak gücü olmadığı için kabul etmek zorunda kalır ve sonrasında da kadeş antlaşması yapılır. muvatalli ramses'i yok edebilecek durumdan barış teklif eden taraf durumuna düşmüştür.
ramses ise bunu çok büyük bir zafer olarak görür. tüm tapınaklara savaşın resimlerini çizdirir.
ben de tutar kimsenin okumayacağını bile bile buraya uzun uzun anlatırım.
saygılar.
okuyanlar var, çok teşekkür ederim dostlar. (bkz: #20254012)
christian jaco'nun yazdığı 5 kitaptan oluşan tarihi roman serisi. sarıp götürür bütün kitap sizi ve anlamazsınız sayfaların geçtiğini. ayrıca iki eş edindiği için de kınamışımdır kendisini. neyse zaman mekan faktörü diyelim. *
orta imparatorluk döneminde mısır ı yöneten 11 kişilik firavunlar serisidir ki, bunların en önemlisi 2.ramses olur. ayrıca ramses, ışığın oğlu anlamına denk düşer ve 2. ramses güneşe çıplak gözle bakabilir(o dönemdeki inanışta, firavunlar isimlerinden güç almaktadır). bir de, christian jacq ın yazdığı ramses kitap serisi vardır. bu beş kitaplık hikayeler dizisi hakkında bir çok söylenti vardır ancak yazarın koyu bir mısır hayranı, pariste ejiptoloji enstitüsü müdürü olduğunu düşünürsek kitabı başkalarının sözü ile yanlı yazmasına gerek olmadığını anlayabiliriz. zaten bu seriden önceki tutankamon olayı kitabıyla beraber epeyce satış rakamına ulaşmış ve diğerleri için de satış konusunda şüphesi kalmamıştır. ancak fanatikliği bu konuda etkili olabilir elbette. ramses serisi esasen bazı kısımları dışında ana kaynak olarak kullanılabilir, çünkü yazar bu kitapları, mısır tapınaklarındaki ve bulunan arkeolojik kazılardaki metinlerden derleyerek yazmıştır. edebi açıdan bakılırsa, akıcıdır ve bir hikayede olması gereken her şey vardır. ancak yazarın üslubu, ilk kitaptan itibaren sıkmaya başlar. tabi belirttiğim gibi bir hikayede olması gereken her şey vardır ve bu şeylerden biri de meraktır. olayın sonucunu öğrenmek için okumaya devam edilir ve bir bakılır ki seri bitmiş, istemsiz şekilde mısırla ilgili başka kitaplara ihtiyaç duyulmaya başlanmış. işte ramses böyle, adı bile yeten bir firavundur. aslandır kaplandır.
yazarına mısır turizmine katkıda bulunması için büyük miktarlarda para verildiği ve bu yüzden mısır ı eşsiz bir güzellikte gösterme çabasında olduğu söylentileri dolaşan ancak çok kaliteli ve okunması büyük zevk veren kitaptır.
en büyük savaşı başlatan firavundur. ramses savaşmayı biliyordu ancak israil tanrısıyla yaptığı savaşta yenilmiştir. eşi nefertari'ye de tapınak yaptırmış ve 'güneşin parladığı kadın' yazdırmıştır.
krallığı sırasında bir çok zaferler kazanmış, babası firavun seti den devraldığı mısır hakimiyetini genç yaştan başlayarak daha da ileriye götürmüş, mücadelesi sırasında en büyük engeli abisi şenara karşı veren, dünyalar güzeli eşi nefertariyi erken yaşta kaybeden efsane mısır firavunu.