Bunun uyumak değil de araba kullanmak olanını yapmıştım. O zamanlar nükseden anksiyete ataklarımdan dolayı ve tek başıma uzun süre araba kullanacağımın verdiği gerginlik için tavsiye üzerine usbye yüklediğim bir sürü radyo tiyatrosunu Münih'den Balıkesir'e gelene kadar yolda dinlemiştim ve işe de yaramıştı. Unutulmaya yüz tutmuş tiyatrolardandır.
Otobüste, metroda, metrobüste, her zaman olmasa da, vapurda dinlemeyi sevdiğimdir. Keyifli de oluyor, uyuyamıyorum ki devamını dinlemek arzumdan.
Agatha Christie’nin polisiye tarzını bu uyarlamalarla tanır oldum.
radyo tiyatrosu değil de, şu devekuşu kabare aşk olsun kasetleriyle geçti tüm çocukluğum neredeyse. sapık gibi yatıp kalkıp bunu teybe takıp dinliyordum deliler gibi. bayılıyordum anasını satayım 140 defa dinlemiş olmama rağmen, replikleri kelimesi kelimesi ezberimde olmasına rağmen hiç sıkılmadan tek başıma geçirirdim saatlerimi.
Babam dinlerdi sürekli. Biz çocuktuk. içimden bu ne ya açtı yine derdim. Televizyonda mis gibi zorro'lar redkit'ler varken radyo tiyatrosu da dinlemek neydi. Zaten çizgi film hergün olmazdı. Şimdiki gibi öyle çizgi film kanalları felanda yok yani. Deliler gibi Haftada bir cumartesi günleri yayınlanan walt disney'i (cumartesiden cumartesiye) beklerdik trt1'de. Sonra bir baktım hastası olmuşum ben bu radyonun. Farkında olmadan içimize işlemiş. Teşekkürler baba. Hey gidi hey, ne günlerdi be...
uyku düzeninin alt üst olduğu bu dönemde, fiziksel aktivite çok az olunca , uykuya dalmak zor oluyor .
uyku için benimde kullandığım çok başarılı bir çözüm.
hayallere dalıyorsun, kendini o tiyatronun içindeymiş gibi hissederken, kayıp uykuya gidiyorsun...
bir durum. beni şaşırtan başlık oldu. bu kadar sapkın başlıkların açıldığı bir yerde radyo tiyatrosu kelimesini görmek bile yetti. helal olsun diyorum.