mezun olduktan sonra işsiz kalma korkunuz sadece bu bölümde olmasın. hepsinde var çünkü.
he genetik mühendisliği mi diyorsun? orası ayrı. şaka maka hala yazanlar var mı onu. 21. yüzyılda.
neyse gençler iletişim fakülteleri güzeldir. eğlencelidir. medyanın yeri ayrıdır. yersen.
hangi okulu tercih edeceğinize bağlı biraz.
gazetecilikle arasında baya sıkıştığım kaldığım bölüm.
siyasetle ilgiliyim gazetecilik daha siyasi duruyor ama radyo tv sinema da daha kapsamlı siyasetle ilgisi olan biri radyo tv sinemada da siyasete yönelebilir mi?
"Keşke adı sadece sinema olsaydı. o 4 yıl sinemaya doysaydık." dediğim iletişim fakültesi.
kendimi bildim bileli istediğim bölümdür. alın teriyle, dirsek çürüterek hak ettiğim, sonunda ulaştığım bölümdür.
yaklaşık 4 senedir isteyip eşit ağırlık öğrencisi olarak girmek istediğim bölümdür. iş bulma konusu tercih edilen şehir ve üniversitelerden de geçmektedir. ayrıca marmara'da okumak istiyorum. Bu bölümü okumakta olan öğrencilerle iletişim halinde olmak isterim.
okuması gayet zevkli olan gereksiz bir bölüm. o kadar zevkli ki millet coslarla sinlerle boğuşurken siz film izlersiniz.
sadece üniversite ortamına girmek için tercih edin. yoksa hayal kırıklığına uğrarsınız. şunu da aklınızdan çıkarmayın ki bu bölümün diploması hiçbir işe yaramaz.
bu bölümü okumak istiyorum fakat beni korkutan yazarlar yüzünden vazgeçmenin eşiğine geldiğim bölüm. bu bölümü okuyan veya okumus birisi yardım etmelidir acilen.
okul bittikten sonra aç kalmaya razı kişilerin severek tercih ettiği bölüm. ortam güzeldir lakin, piyasa bombok. kulaktan duyma bilgilerle gelmeyin. yok ben on beş saat çalışıp, paramı iki, üç ay alırım diyorsanız gelin. bu bölüm yerine yeteneğiniz varsa sinema bölümü veyahut tiyatro tercih edilebilir.
özellikle yeditepe üniversitesi tiyatro.
30 yasinda üniversiteden mezun olmak isteyenlerin tercih ettigi bölüm. mezun olduktan sonra iş bulmak biraz torpil işine bakıyor. zaten ülkede sinema sektörü yerlerde olduğundan dolayı işiniz iyice zorlaşıyor. sonra çift anadala veya tekrar sınava karar veriyorsunuz. boylelikle 30 yasinda mezun oluyorsunuz.
en nihayetinde bu yıl istanbul üniversitesinde girdiğim bölüm. eğlenceli derslere sahip bölümdür. eğer iletişim fakültesi okuyorsanız en önemli nokta 'yaratıcılık'.
hakkında bilgi toplamaya çalıştığım bölüm. Ya arkadaşlar ilk sene tercih etmedim ve boşta kaldım şimdiyse tercih etmek istiyom ama ilk senedeki sıkıntılar yani kötü yorumlar yine beynimi kurcalamaya başladı bu sene tercih edicem ama bilen birinin yorumuna ihtiyacım var. Ben senaryo yazıyorum ve gayet ilginç ve dikkat çekici şeyler yazıyorum. teknik konulardada iş yapabileceğimi düşünüyorum e oyunculukta var okuyan veya okumuş birisi varsa bu bölüme girmelimiyim yoksa girmemelimiyim yardımcı olabilir mi?
ülke çapındaki en gereksiz üniversite bölümleri listesinde ilk 5'e girecek bölümdür. sektördekilerin büyük bir bölümü rts okumamıştır ve hatta kamera asistanından görüntü yönetmenine kadar hiç üniversite okumamış birçok sektör emekçisi vardır. bu bölümü okuyan ve sektöre sıfırdan başlamış asistanlar kimi zaman muhabbet ortamında dalga konusu bile olur.
zira birçok üniversitenin rts bölümü bu eğitimi vermek için gerekli olan kamera, ışık, ses cihazı gibi ekipmanlara yeterli düzeyde sahip değildir. (bir rivayete göre tahtaya kameranın bölümlerini çizerek ders anlatımı yapan eğitim sevdalısı öğretim görevlileri varmış; varın gerisini siz düşünün) gerekli ekipmanın olduğu üniversitelerde dahi çağın gerisinde kalan kavramlar içeren ders anlatımlarına rastlayabilirsiniz.*
durum böyle olunca, sektöre girdiğinizde işlerin aslında hiç bildiğiniz gibi olmadığını fark ediyorsunuz. bu da öğrenme aşamasında, işi sıfırdan öğrenenlere göre kimi zaman daha fazla zorlanmanıza yol açabiliyor. hiç altyapı oluşturmuyor değil bu bölüm ama bir yere kadar.
azıcık genel kültüre sahipseniz ve ilk sene iyi arkadaşlar edindiyseniz, 4 sene yatarak (duruma göre 7'ye kadar yolu var tabii*) ve derslere neredeyse hiç girmeden okulu rahatlıkla bitirebilirsiniz.
10 senede de olsa bitirirsiniz. bitiremeyeni döverler. öyle bir bölüm.
bittikten sonra artık tanıdık varsa sette ışığın, kameranın, yönetmenin yanında falan asistan olarak maceraya başlarsınız. yoksa bim'de kasiyerliğe kadar yolunuz var. bu yüzden asıl önceden düşünmeniz ve karar verdikten sonra çabalamanız gereken, okul bittikten sonra ne yapacağınızdır.
dipnot1: güzel sanatlar fakültesi'ne bağlı olarak da bu bölüm mevcut. benim yazdıklarım iletişim fakültesi'ne ait.
dipnot2: sabırlı değilseniz ve ileride fazla fazla kazanacağınız paralar uğruna amelelik yapmayı göz önüne alamıyorsanız hiç bulaşmayın. ben pişmanım ve büyük bir boşluk içindeyim. bu boşluk psikolojimi ziyadesiyle bozmuş durumda.
dipnot3: sektörün gerisinden gelerek "üniversite" mantığını yerle bir eden fakültelerimiz de gelecek hakkında düşündürücü...
okuduğum bölümdür. iki yılını bitirdikten sonra yaptığım okul değişikliği sebebiyle 1 yıl daha uzattım. hemen bitirmek pek de bir fayda sağlamadığı için çok da koymadı zaten. türkiye'de her alanda işsiz kalma şansınız var ama özellikle sinema ve televizyon sektöründe torpil o kadar dönüyor ki, 15 yaşımdan beri istediğim bölümü okurken zevk alamıyorum artık. mezun olunca da işsiz kalacağım yüksek ihtimalle. size tavsiyem, sinemayla uğraşmak istiyorsanız iletişim fakültesini siktir edin, gidin para kazanabileceğiniz adam akıllı bir bölüm okuyun sonradan bi sinema akademisinde eğitim alarak isteğinize ulaşma ihtimaliniz iletişim fakültesi çıkışlılardan daha yüksek olur. bana çok söylediler dinlemedim, siz dinleyin.
Yanlış yönlendirmelerle potansiyellerinin çok daha altındaki teknik işleri birer hedef olarak görüyorlar. Bunu üniversitedeki hocaları dahil herkes yapıyor.
Ondan sonra da Radyo, televizyon ve sinema okuyanlarla dalga geçiyorlar.
Öncelikle şunu söylemeliyim: Bu bölümün adı baştan yanlış konulmuş. Bu bölümün adı öğrencilerin düşüncelerini ve potansiyellerini baştan kısıtlıyor.
Hiç biri aslında yok. Ve çerçevemizi bu şekilde genel aldığımız zaman bu bölümün uğraş alanı çok daha genişliyor.
Türkiye'de yükseköğretim dünyanın çok çok gerisinde. Türkiye'deki iletişim fakültelerinde daha da geride. Radyo televizyon ve sinema bölümlerinde en geride diyebiliriz.
Bu gerilikler içinde en büyük görev öğrenciye düşüyor.
"Radyo-televizyon ve sinema" bölümüne giden kişinin amacı bir teknik eleman olmak olmamalı.
Bunu özellikle söylüyorum. iletişimde kullanılan Alet-edevatı kısa bir eğitimle herkes öğrenebilir.
Ama kitle iletişimin özünü herkes öğrenemez. Üniversitede de pek öğretmiyorlar.
Bu yüzden RTV-S öğrencisi her şeyden önce çok ama çok okumalı. Dil öğrenmeli. Dünyayı ve dünyanın gittiği yeri iyi takip etmeli.
Dersine giren hocalardan daha çok bilgili olmayı kendisine hedef olarak belirlemeli.
Sonra elimde alet - edevat yok diye de yakınmamalı. Kendisini acındırmamalı arkadaşlarıyla bir araya gelerek internet sayfaları açmalı, youtube kanalları açmalı. Onları yöneterek kendini yaratıcı yönden yetiştirmeli.
Kitle iletişimci illa yönetmen olacak diye de bir şey yok. Unutun.
Kitle iletişimciden, Radyo-televizyon-sinema öğrencisinden her şey olur.
yeter ki istesin. çok çalışsın. Çok okusun. kendini yetiştirsin.
Ve kendisi hakkında saçma sapan şeyler söyleyenleri, ufkunu daraltanları ve piyasaya maskara yapacakları dinlemesin.
türkiye'de hiçbir üniversitenin bu bölümünde kaliteli eğitim verilemiyor ne yazık ki. burada eğitim gören öğrenciler medyada ara eleman olmaktan başka bir şey yapamıyorlar. çünkü asıl gelmeleri gereken daha üst noktalar liyakat olmadan oraya yerleştirilmiş insanlarla dolu.