2012'de bir spagetti western ile karşımıza çıkacak yönetmen. ulan kim kill bill 3 için 2014'ü bekleyecek derken iyi oldu araya bir film daha sıkıştırması. filmin adı Django Unchained kesinleşen bir kaç isim var. onlarda şöyle; Will Smith, Idris Elba, Christoph Waltz, Samuel L. Jackson, Keith Carradine ve Franco Nero. Cristoph Waltz'ı Inglourious Basterds'dan sonra tekrar Tarantino ile görmek güzel olacak. umarız film de iyi olur.
filmlerinin çoğunda zencilere sataşan bir oluşum vardır. ancak kesinlikle martin scorsese gibi zencilerden nefret eden ırkçı birisi değildir. italyandır ve akıl hastasıda değildir. ancak takıntılarını filmlerinde kullanmaya bayılır. rezervuar köpekleri ve ucuz roman adlı filmleri sinema tarihinin en önemli filmleri arasına girmiştir. özellikle rezervuar köpeklerinde kurgu sinemasında çığır açmış, ucuz romanda kurgunun doruklarına ulaşmıştır. ayrıca amerikan edebiyatı literatürüne pulp kelimesini sokmuştur.
kendine has bir tarzı olan suçun mizahını kusursuz yapan olayları parça parça kopuk anlatabilme özelliğine sahip sinema dehası.filmlerinde kan gövdeyi götürür.kill bill gibi bir efsaneyi yönetmiştir.her filmi güzeldir.
sinemanın dahi çocuğu. falan diyoruz da bu adam artık amerika'nın da iğrençliklerini gösteren bi film yapsa ya. inglourious basterds ile almanların iğrençliklerini fazlasıyla abartılı şekilde göstermiş. severim filmlerini ama artık amerika'nın günümüz iğrençliklerini konu alan bi film de yapmalı.
dünyadaki en overrated yönetmen diyebilirim bu adam için. fakat reklamını o kadar iyi yapıyor ki dünya üzerindeki hayranları/koyunları her kötü filmini birer baş yapıtmışçasına zevkle izliyorlar. kınıyorum.
reservoir dogs (rezervuar köpekleri) sonrası hiç bir filme imza atmamış olsaydı da yine de sinemada unutulmazlar arasına girmeye hak kazanmıştı bence. bu filmde beni saran atmosferi onun diğer hiç bir filminde yakalayamadım ki bu atmosfere en yakın diğer filmi de pulp fiction (ucuz roman)'dır bence...
aksiyonu ayakta tutan, bahşiş kavramını dahi sorgulatan akıcı insan. itiraf edeyim tam anlamıyla benim tarzım bi yönetmen değil ama her zaman referans verebilirim, benim tarzımın en iyi listesine girmez ama yaptığı iş kesinlikle heyecan verici.
son 750 yıldır django unchained'ın pre-production aşamasını yaşayan, yaşatan adam. çek ulan çek artık yeter. daha bunun çekim aşaması var, post-production'ı var. bitirdin lan bizi.
tarantino'yla yapılan ropörtajların yer aldığı bir kitabın adıdır aynı zamanda.
Der.: Gerald Peary
Çev.: Neşfa Dereli
Agora Kitaplığı, 253s.
1. Baskı, Mart 2010
gerald peary'nin derlediği, birçok röportajının yer aldığı kapsamlı bir kitabı vardır. kitapta tarantino'nun etkilendiği yönetmenler, filmler ve kendi filmlerinin oluşum süreçleri hakkında bilgi edinmek mümkün. tarantino sevenlere tavsiye edilir.
standart üzeri bir yönetmen olduğu su götürmez bir gerçek olan fakat nedense biraz fazla abartıldığını düşündüğüm yönetmendir. en büyük artısı filmlerinde kan ı profesyonelce bir acımasızlığın objesi olarak göstermesidir ayrıca filmlerinde reklam yapmak yerine objelerde hayali markalar kullanmaktadır. kendisininde itiraf ettiği üzere filmlerinde etkilendiği bazı filmlerden esinlenerek çekilmiş sahneler vardır bir de yanılmıyorsam (bkz: michael madsen) çoğu yapımında oynamaktadır. ha bir de çoğu filmde kısa da olsa görünmektedir. (bkz: alfred hitchcock)
kamerayı tutmayı bilmiyo. muhaha hep oyuncuların ayaklarını çekiyo izliyom filmlerini, 6 aylık kardeşim bediş bile daha iyi film çeker falla, foto bilem çekiceğini sanmıyom, kendi fotosunu çekip feyse koyarsa inanırım anca ama aynadan çekçek onun çektigini görcem yani yoksa olmaz.
hemşire bir anne ve müzisyen/oyuncu bir babanın oğlu olarak dünyaya geldi. oyuncu olmak istiyordu ama bir video dükkanında çalışırken roger avary ile tanışıp dost oldu. bu dostluk rezervuar köpekleri ve ucuz romanı getirdi ilerleyen yıllarda.
yeniden yorumla ama çalma ilkesini benimseyen bir yönetmen tarantino. en sevilen filmlerinden olan rezervuar köpekleri city of fire filmiyle büyük benzerlikler gösterdiği gerekçesiyle eleştirilse de zaman bu yorumlar esinlenerek yeniden yorumlamış halini aldı.
uma thurman samuel l jackson ve michale madsen ile çalışıyor genelde.
yeni dalga akımının en önemli temsilcilerinden. hatta temsilci demek yanlış olur bu fransız yeni dalga akımını kendine göre yorumlayıp özgün bir akım yarattı. bu akımın en önemli ve belki de tek remsilcisi ki bu onun en büyük farkı sanırım.
görsel yönden de seyircisini fazlasıyla tatmin eden bir adamdır tarantino. takıntılı sahneleri vardır ama bunlar seyirciyi rahatsız etmek bir yana mutlu eder. bu sahneler tarantino nun imzasıdır adeta.
berbat bir oyuncu olduğunu belirtmeye gerek yok ama harika bir oyuncu yönetmenidir. yarattığı karakterler oldukça önemli. planlı mı yapıyor yoksa tamamen filmin kendi büyüsünden mi böyle oluyor bilmiyorum ama karakterleri unutulmuyor. pek çok kişinin hayran olduğu benimse sevmeyip sıkıldığım kill bill filminde uma thurman ın karakterini unutmam mümkün değil mesela.
müzik bilgisinden bahsetmemek olmaz. unutulmuş müzikler onun filmlerinde yeniden hayat bulur. en güzel örneği bang bang ve twisted nevre sanırım.
diyalogları çok övülse de ben buna katılmamaktayım. çoğu zaman laf kalabalığı gibi gelir bana tarantino diyalogları. hatta ileri gidip benim de yazabileceğimi iddia edebilirim.
tüm bu yorumlarımdan sonra tarantino' yu sevmiyorum demem garip gelecek ama öyle, sevmiyorum. dahası sinemanın temel prensiplerinin dışına çıkan bu aykırı yönetmeni sevdiğini iddia eden onlarca türk gencinin sadece bir kısmının gerçekten tarantino hayranı olabilecek sinema bilgisi ve kültürüne sahip olduğuna inanıyorum. sevmiyorum ama sevmemem tarantino' nun farklı, orjinal bir yönetmen olduğu gerçeğini unutturamıyor bana. sadece tarzı bana uymuyor diyelim. son olarak da şöyle bitireyim; bu kadar özgün bir yönetmeni bu kadar anlayan seven gençlerimiz varsa bu recep ivedik zırvalarını kim izliyor o halde?