puslu kıtalar atlası

entry209 galeri5
    124.
  1. hayatıma artı bir evre katan, farklı düşünmemi sağlayan bir başucu kitabıdır.
    1 ...
  2. 125.
  3. okuduğum en güzel fotoğraflardan bir tanesidir.
    az önce telefonda babama kitaptan bir cümlesini söylediğim ama adını hatırlayamadığım kitap. uplayana teşekkürler.
    1 ...
  4. 126.
  5. okuduğum ilk kitap olmayabilir ama ihsan oktay anar gibi bir yazarı hayatıma kattığı için ilk göz ağrımdır.
    1 ...
  6. 127.
  7. okuyan hiç kimsenin olumsuz yorum yapmadığı ve çok beğendiği kitap. ama benim için hala amat favori.

    --spoiler--
    --spoiler--

    --spoiler--
    çok az kişinin yakaladığı hiç de önemli olmayan bir detay var; kitaptaki ebrehe karakteri kadındır.
    ek; ya da hadım mıydı?
    (bkz: zıbık)
    --spoiler--

    --spoiler--
    --spoiler--
    1 ...
  8. 128.
  9. ihsan Oktay Anar'a ait olan, çok beğendiğim, bütün arkadaşlarıma tavsiye ettiğim güzel kitap.
    0 ...
  10. 129.
  11. kendisi için bu sıcakta dışarılara çıkma fedakarlığını göstereceğim kitap.

    böyle bi şey olur mu lan resmen canım bu kitabı istiyor şu an. şimdi hemen şu dakika. aaa.
    2 ...
  12. 130.
  13. paldır küldür süren uzun bi yolculuk esnasında elime aldığımda yolun rahatsız ediciligıne rağmen bitirmiş, o denli harikulade bi eser.
    2 ...
  14. 131.
  15. ihsan oktay anar'ın sonu şu şekilde biten muhteşem kitabıdır:
    -ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım, ama kimim? galata'da, yelkenci hanı bitişiğinde ikamet eden uzun ihsan efendi mi, yoksa bugünden tam üç yüz sekiz yıl sonra, sözgelimi izmir'de oturan mahzun ve şaşkın adam mı? hangimiz düş ve hangimiz gerçek? düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.
    2 ...
  16. 132.
  17. ilk okunan romanı olursa çoğu okuru doğrudan ihsan oktay anar müptelası yapma ve yazarın diğer romanlarını da ardarda okuma isteğine sevketme ihtimali son derece yüksek roman.
    3 ...
  18. 133.
  19. son derece akıcı bir üslupla yazılmış, inanılmaz derecede orijinal bir kurguya ve karakterlere sahip, külliyatının yalanıp yutulması gereken ihsan oktay anar'a ait kitap.
    0 ...
  20. 134.
  21. inanılmaz kitaptır bana ihsan oktay anarı tanıtan eserdir.
    1 ...
  22. 135.
  23. olay geçişlerinin mükemmel bağlandığı harikulade bir eser.
    1 ...
  24. 136.
  25. Kitap okumayi sevdirecek kitaptir. "Yeeeaa ben kitap okumak istiyorum ama sıkılıyorum" diyen armutlara tavsiye ediniz.
    5 ...
  26. 137.
  27. tek oturuşta bitirdiğim iki kitaptan biridir. ilginç olansa diğeri çalıkuşuydu.
    2 ...
  28. 138.
  29. Dili beklediğim kadar ağır değildi. Hatta bir süre akıcı olduğunu bile düşündüm. O tarihi güzel anlattı. Ancak kendini tekrar etmesi. Her bölümde alaksız bir hikayeyle başlayıp konuyu ana karaktere bağlaması. Gözüme çarpan birkaç mantık hatası aldığım tadı yonttu.

    vesselam...
    1 ...
  30. 139.
  31. Popülaritesine kanıp okuduğum beğenmediğim. Ama şaşılası biçimiimde yıllar sonra yine popülaritesine kanıp arkadaşıma övdüğüm;
    kitabı bu vesileyle tekrar karıştırdığımda vermekten vazgeçtiğim fantastikcik masalcık.
    1 ...
  32. 140.
  33. Sonraki hiçbir kitabı bundan daha güzel değildir.
    2 ...
  34. 141.
  35. ihsan oktay anar’ın çok genç yaşında yazdığı mükemmel bir kitap. Bir çok şey var içinde: teorik fizik , kimya , felsefe , tasavvuf , macera... gayet de okunaklı bir eser. hikayesine gelirsek şu paragrafın anlattığı üzere ;
    “bir dünya haritası yapmayı kafaya koyan uzun ihsan efendi , bu işe özenen diğer kaşiflerin tersine , yerinden kımıldamadan yeni kıtalar keşfetmenin peşindeydi. ilk bakışta imkansız gibi görünen bu işin bir yolunu bulduğunu sanıyordu : düşlerin , uyku esnasında ruhun bedenden ayrılıp çeşitli yerlere gitmesinin bir eseri olduğu malumdu ; uyku esnasında ruh bedenden ayrılıp diyar diyar gezdiğine göre , ruhun zaten gidebildiği bu yerlere bir de bedenin kalkıp binbir zahmetle gitmesi abes olurdu. “

    uzun ihsan efendi de hem ismen , hem görünüş olarak yazarın kendisini tasviridir tabii ki. allah sizi inandırsın , tip olarak birebir kafamdaki gibi çıktı. Ahanda şunun cübbelisi:
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/566734/+
    ayrıca rüyalar alemine dalmak için içtiği yeşil uyku şurubunda da bir absynthe havası var gibi.

    ihsan oktay anar’ın yazdığı herhangi bir karakterin ya da objenin bütün hayat hikayesini ta en başından hızlıca anlatması çok tarz. Anlatım da böyle bir otostopçunun galaksi rehberi gibi. Bir de O kadar çok derin karakter akıp gidiyor ki resmen ziyan ediyor. Arap ihsan , alibaz , kubelik , müşteri , varsapet , dertli vs...Hayır yani okuyucu için güzel , eğlenceli ama madem o kadar yazmışsın , hemen harcama da karakterler mındar olmasın. Game of thrones gibi mübarek. *

    Dilencilerle ilgili bölümler ayrıca zevkliydi. Betimlemeler vs. istihbarat-ı humayun ve büyük efendiyi baştan sona anlatınca diyorsun ki senin nasıl bir hayal dünyan var. Ama gerçekten ihsan oktay anar’ın acayip geniş bir hayal gücü ve zekası var. Şu komplo teorisine bakar mısın:

    --spoiler--
    Özetle ; isa mesih’in kıyamete yakın geleceği ve kötülüklerle savaşacağı bütün ilahi kaynaklarda yazar zaten. Başka bir ülkede yıllar önce istihbarat teşkilatları bir projeye başlıyorlar. Mesih’in eşgaline uyan kızlı erkekli* bir grup toplanıp çiftleştiriliyorlar. Bunlardan doğan ikinci nesil mesihe daha da benziyorlar. Üçüncü nesil ise daha da çok. Son nesildekilerin de bazıları psikolojik sorunlar vs..neyse adaylarını seçip yetiştiriyorlar. Bu arada osmanlı padişahına da kıyamet gününü 7 sene önceden haber verdiği söylenen içinde kum olan “kehanet aynası” dolaylı yoldan hediye ediliyor. Ayna , içerisinde mıknatıslar , zamanlayıcılar vs ile bazı yazılar yazacak şekilde ayarlanıyor. Daha sonra kıyamete 7 sene kala aynada bir yazı çıkıyor: “şurdaki surların tepesinde kırmızı bir bulut görünecek” ve kızıl fıçılardaki kimyasalların yakılmasıyla kırmızı bulut oluşur. 6 sene kala “anadoluda isyan çıkacak” ve isyan çıkarılır halk arasında. 5 sene kala “x memleketinin şehzadesi kayıplara karışacak” ve şehzadeyi kaçırırlar. Bunların hepsi son kehanete inandırmak için yapılıyor. 6 sene kala “mesih , şu zaman kuzey kapısından içeriye girecek” ve seçilmiş kişi girer. Plana göre padişah “doğal olarak” büyük hürmet edip mesihe tacını bırakacak ve ülkenin/dinin inancını yerine getirecek. Kafasında hiçbir soru işareti olmadan. Yani aslında karşı ülkenin casusunun en büyük düşmanının ülkesini yönetmesi. En az yüz yıl öncesinden planlanmış bir tasarı. Klas!
    --spoiler--
    *
    *
    *
    ihsan oktay anar’ın hikayede sıkıntı çekmediği bariz. Beğenmediğim tarafı da tam olarak kitabın sonunda bağladığı: “bu kadar güçsüz ve ölümlü olduğun için mükemmelsin” edebiyatı. Yedinci günün sonunda da mükemmel insanı ; kısa , hafif toplu , ortalama zekada biri diye tasvir ederek “bu kadar normal olduğun için dünyanın en mükemmel insanı sensin”e bağlamıştı. özetlersek allah için baya güzel kitap. Ne diyelim...ah minel aşk ve min el garaib

    Dipnot: ebrehe bence de kadındı. ince çatlak bir ses , parlak bir ten , zıbık. Hiç padişaha biat etmeye bile kalkışmaması...iktidara olan tutkusu...elde ettiklerinden çabuk sıkılması ve hep daha fazlasını istemesi...

    --spoiler--

    # “gece yarısı gelecek olan delikanlıyı beklerken ebrehe , hissettiklerinin kadınlara özgü bir takım duygular olduğunu sezdi. Hayatını kurtardğı için bu gence şükran duyması gerekirken , aynı nedenden ötürü ondan nefret ediyordu. Küstahlık edip kendisini aşağıladığı için ondan nefret edeceği yerde , onu seviyordu.”

    # “özgürlük duygusu , özgürlüğün kendisine galip gelmişti”

    --spoiler--
    2 ...
  36. 142.
  37. Düşlere dokunmak mümkün olabilir mi? Sana bu yüzden hem çok yakın, hem de çok uzağım.
    2 ...
  38. 143.
  39. Ara ara kitapçılarda bakarken ilgilendiğim fakat ilk birkaç sayfasının yansıttığı Osmanlıca kelimelerin çokluğu gözümü korkuturken aynı zamanda bu kitap bana fazlasıyla gizemli görünüyordu. Eni sonunda elde ettim ve okudum. ilk sayfalarda beni korkutmuş olan Osmanlıca kelimelerin çokluğu sayfa sayısı ilerledikçe azalmaya başladı. Aynı zamanda anlatılan masalsı hikaye iyice kendine çekti.

    --belki spoiler belki değil--

    Anar' ın bu fantastik sayılabilecek kitabında; felsefeye, fiziğe ve kimyaya yer verilmiş. Mesela kitapta; Réne Descartes ve onun ünlü "Düşünüyorum öyleyse varım" sözü; Rendekar adlı kişinin "Düşünen biriyim, varım" sözü şeklinde sunulmuş okuyucuya. Bu söz kitap içerisinde sık sık geçmekte ve Uzun ihsan Efendi adlı karakter, bunu yanlış bulup doğrusunun "düş görüyorum, öyleyse varım" olduğunun iddia etmekte. O bunu kanıtlamak adına birçok şey yapmıştır, kendi oğlunun yaşayacaklarını kitap halinde yazmak gibi. Böylece her şeyin kendi düşüncelerinden ibaret olduğunu da gözler önüne sermek istemiştir. Kitabın kendisi de bundan oluşmaktadır. Aynı zamanda Aristoteles' in düşünceleri de fizik bilimi kısmında Aristatilis adıyla bize sunulmuştur.
    ihsan Oktay Anar, felsefi, fiziki düşüncelerini sentezleyip masalsı bir öykü içerisine katarak kitap haline getirmiştir. Yazar kitapta çok sayıda karaktere yer vermiş, hepsinin öyküsünü inceleyip sonunda hepsini öldürmüştür. Geriye bir tek idealist yazarımız Uzun ihsan Efendi ve kitabını yazdığı oğlu Bünyamin kalmıştır.
    --spoiler--
    2 ...
  40. 144.
  41. "bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti.acıyı,susuzlugu,açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor.bu yüzden daha rahat döşeklere,daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardi.dünyaya olan kayıtsızliklari bazen o kerteye varıyordu ki,kendilerine altın ve gümüşten,zevk ve safadan,lezzet ve şehvetten bir alem kurup,keder ve ızdırap fikirlerinin kafalarına girmesine izin vermiyorlardı.oysa Uzun ıhsan efendi,dünyanin şahidi olmanın Gerçek bir ibadet oldugunu söylerdi.her insan şu Ya da bu şekilde dünyayı okumalıydi.kuranin kendisi peygamberin dünyayı nasil okuduğuna bir örnekti ve onun ardında giden herkes dünyayı onun gibi okuyup şahadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydi.dünyaya şahit olmanın yolu ise maceranın kendisinden başka bir şey değildi.yaşanılanlar görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk bu dünyanin şahidi olmaktı." Puslu kıtalar atlasi/ıhsan oktay anar
    2 ...
  42. 145.
  43. -ben de düşünüyorum, dolayısıyla varım, ama kimim? galata'da, yelkenci hanı bitişiğinde ikamet eden uzun ihsan efendi mi, yoksa bugünden tam üç yüz sekiz yıl sonra, sözgelimi izmir'de oturan mahzun ve şaşkın adam mı? hangimiz düş ve hangimiz gerçek? düşünen bir adamı düşünüyorum ve onun, kendisinin düşündüğünü bildiğini düşlüyorum.

    (bkz: Yazar burada kendinden bahsetmiş)
    0 ...
  44. 146.
  45. "-ey kör!" diye başlayan her cümlenin sürüklediği roman. garip bir tadı olduğu kesin.
    0 ...
  46. 147.
  47. --spoiler--
    ''zalimlerin kolları kendi erişilmez isteklerine göre çok kısadır.''
    --spoiler--
    4 ...
  48. 148.
  49. ihsan oktay anar'ın fevkalade romanı. yine bi suskunlar değil ama.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük