bugün

Orta büyüklükte bir galaksinin orta büyüklükte bir güneşinin çevresinde dönen orta büyüklükte bir gezegenin orta büyüklükte bir ülkesi cumhurbaşkanı seçiyor...

O gezegende bakın daha başka neler oluyor...

Katolik kilisesi, aldığı bir kararla, âraf kavramını ortadan kaldırdı.

Cennet ile cehennem arasında bir tarafsız bölge, bir tür no man's land olan bu yer (göklerde bir yer olduğu varsayılıyor) ortaçağda icat edilmiş bir kavramdır. Dante Alighieri ünlü ilahi Komedya şiirinde ona başlı başına bir bölüm ayırınca da geniş kabul görmüştür.

Latincesi, Purgatorium... Arınak... Hamamın tepidarium ya da caldarium bölümleri gibi bir şey... italyanca'ya dönmeye yüz tutmuş bozuk ortaçağ Latincesi'yle, Purgatorio... Anglo-Amerikan dilinde, Limbo...

Cennete mi cehenneme mi gideceklerine karar verilemeyen ruhlar burada bekletilirlermiş...

Kilise babaları böyle bir tarafsız saha icat etmek zorunda kalmışlardı, çünkü vaftiz edilmemiş bebeklerin nereye gidecekleri sorusu ciddi şekilde karşılarında duruyordu. Vaftiz edilmeyen doğruca cehenneme direk oluyordu ya (örneğin bendeniz ve bu yazıyı okuyan siz efendim), hadi biz kazık kadar adamız, doğum sırasında ya da kısa bir süre sonra ölen minicik bebeciğin suçu neydi?

Ayrıca Hazret-i isa'nın pipisi de diğer bir önemli meseleydi ortaçağda... isa cismani varlığıyla, yani etiyle kemiğiyle dirilip göğe çıkmıştı ya... Kendisi bir Yahudi olduğuna ve dolayısıyla küçük bir bebekken sünnet edilmiş olduğuna göre, ayrı koydukları parçası, yani pipisinin ucundaki deri de canlanıp göğe çıkmış mıydı, yoksa dünyada mı kalmıştı? Kaldıysa, bu nasıl Tanrı bedeniydi? (Bunlara göre isa aynı zamanda Tanrı'dır. Hem Tanrı'nın oğludur, hem de Tanrı'nın kendisidir, testi kulpu gibi bir durum.)

Bu sorunu çözemediler, fakat şimdi arafı kaldırdılar.

Katolik kilisesi, artık bebeklere de cennetin kapılarını açmaya karar vermiş.

Fakat cehenneme lütfen kabul edilen bebecik oraya gene de ilk günahın suçuyla giriyor, çünkü vaftiz edilip arınmadığı sürece Adem ile Havva'nın işlemiş oldukları suçun sorumluluğundan kurtulamaz. (Suçları da elma yemek ha, bütün manavlar da ayvayı yiyecekler.)

Demek ki günahkârlar da, öğretmenler kurulu kararıyla sınıf geçen haylaz öğrenciler gibi, kilise kararıyla cennete girebilecekler artık.

Aferin! Dünya dönüyor dediği için kara listeye alınan, afaroz edilen Galileo Galilei'yi de yirminci yüzyılın seksenli yıllarında, bundan önceki papa affetmişti!... Çok ilerici bir adamdı. Üç yüz yetmiş yıl kadar geriden gelse de, kilise sonunda çağdaş takılmaya karar vermişti.

Fakat bu ilerici arkadaşlar, papanın nasıl olup da kendisini Frankfurt Havaalanı'na karşılamaya gelenlerin günahlarını bağışlayabildiğine bir yanıt veremiyorlar. Ne yani, Münih'te oturan ve işini gücünü bırakıp oraya gidemeyen katolik cehennemlik mi olacak?

Papalık babadan oğula geçmiyor, papa seçimle geliyor, kardinaller arasından seçiliyor (katolik kilisesi adaylarda Atatürk ilkelerine bağlılık aramıyor, ayrıca bunlar bekâr oldukları için eşinin türbanı gibi bir sorunları da yok...)

Fakat nasıl oluyor da, o ana kadar her türlü günaha açık, yanılabilir bir insan olan herhangi bir kardinal, seçildiği andan itibaren (daha doğrusu koltuğun altından başka bir kardinal tarafından testisleri avuçlanıp da erkek olduğu kanıtlandıktan sonra), birdenbire yanılmaz kabul ediliyor?

Eh, yanılmaz papa hazretleri Türkiye Avrupa Birliği'ne giremez deyince de akan sular durdu mu?

Aslına bakarsanız, ben Ruh-ül Kudüs'ün nasıl olup da Meryem Ana'ya üflediğine de akıl erdirebilmiş değilim.

Elbette bütün bunlar akıl değil iman meseleleridir ve isteyen bunlara inanır, isteyen Zeus'a tapar.

Ama kimsenin gırtlağını kesmek gerekmez. Keferenin kıçına bıçak saplamak gibi dürtülerin önünü almak için de, Malatya genelevi sayın lumpenlerimizin hizmetindedir.

engin ardıç
itl.araf. ilahi komedya'da *dante ve ustası vergilius'un cehennemden * sonra geçtiği yer. buradan da cennete * geçilir.