tv izlemeyerek kendimi uzak tutmaya çalışıyorum ama fatih portakal yarın ekranlara dönecekmiş bir bakarım artık nasıl olacak diye. gerçekleri birde ondan işitince psikoloji ne hale gelir artık onu bilemiyorum.
Takmamaya çalışarak demek isterdim ama bi süre sonra aşırı düşündüğümü, insanların düşüncelerine aşırı değer verdiğimi, kendimi mükemmel kılmaya çalıştığımı, bazı şeyleri kafamda kurduğumu ve gelecek hakkında korku dolu düşündüğümü fark ettim.
Pazartesi günü psikoloğa gidiyorum.
Psikolog sonrası editi: açıkçası seans güzel geçti. ilk seans olduğu için çok yorum yapamayacağım ama umarım ilerleyen seanslarda kendi içimde yaşadığım buhranları, arbedeleri, hilafları sonlandırabilirim. Görüşmeye devam edeceğim. Fiyatı biraz zorlar beni ama devam etmem benim açımdan daha iyi gelecek.
insanlara duyduğum nefreti ve tiksintiyi her daim içimde canlı tutarak.
insanlar derken sorumluluk ve minnet ile saygı (tabi ki sevgi de) duyduğum insanlar hariç.
Örn; değmeyecek insanlara selam bile vermiyorum. ister akraba ister kardeş kim olursa olsun cahil çıkarcı düşüncesiz insanların benim için değeri sinek kadar değil.
Onlarla tartışmam konuşmam, onlardan biri küfür etse bile sanki sokakta bana havlayan köpek kadar etki eder. Bir köpeğin size havlaması zorunuza gider mi? Köpek der geçersiniz, işte böyle; değer vermediğim için zoruma gitmiyor ve muhatap olmuyorum.
Nerede bir insan kalabalığı görsem kusacak kadar tiksiniyorum.
Bunun için ne bir düğün ne bir cenaze ne de bir anma vb toplantılarına katılmıyorum.
Daha dün küfür ettiği arkasından konuştuğu insanın cenazesinde düğününde sergiledikleri iki yüzlülüğü görüp kusmamak için katılmıyorum.
Oysa balkondan sigara içerken çocukların bahçede oturup kilim üzerine yaydığı oyuncaklarıyla oynamaları ve çığlık çığlığa sağa sola koşup şakalaşmaları çeşitli oyun oynamalarını seyredince ruhsal bir arınma yaşıyorum ve duyulan huzur anlatılmaz.
Çocuklar aralarında sınıf ırk din dil ideoloji kimlik çıkar vb önemi olmadan nasıl da bir arada sadece yaşamı olduğu gibi en saf haliyle yaşıyorlar şaşırıyorum.
Evet, cennet denilen şey 3-4 yaşındaki çocukların oyunlarında arkadaşlıkları ve yaşamları olmalı.
Tüm dünya heveslerinden soyutlanmış bir yaşam.
Maneviyat ile. Moralim bozukken açıyorum bir hayalhanem sohbeti 40 dakika kadar onu dinliyorum. Üzerine biraz arapça ya da türkçe kur'an okuyorum ya da dinliyorum. Üzerine de namaz kılıyorum hiçbir şeyim kalmıyor. Evet.