Genç bir adam, psikoloğa kendisini bir buğday tanesi olarak gördüğünü söyledi. Öyle ki,
ne zaman bir tavuk görse, kendisini yemeye gelirse diye paniğe kapılıyordu."bu böyle devam ederse delirmekten korkuyorum" dedi. hastasını dikkatle dinleyen psikolog, bir terapi uygulamaya karar verdi.
onsekiz aylık tedavi sürecinden sonra, bir barda, hastanın iyileşmesini kutladılar. psikolog yanında getirdiği tavuğu gizlice ortaya saldı. adam hızla kaçmaya başladı. ardından koşan psikolog, "ne yapıyorsunuz?" diye sordu." bu kadar uzun süren bir terapi, bunca çaba... Bir buğday tanesi olmadığınızı biliyorsunuz artık."
"Adam iç çekti : "ben biliyorum da tavuk bilmiyor."
dr.şule tankut jobert'in "yeni başlayanlar için psikoloji" kitabından alıntıdır.
insanın pisikolojik çöküntülerde tedavi olmak için gittiği doktordur.
çok uygun zamanlarda çok uygun soruları sorarak konuyu kendi istediği şekilde yönlendirmek mesleğinde ustalaşmış kişilerdir. henüz ülkemizde neler yapabilecekleri konusunda bilgi sahibi insan sayısı azdır. o yüzden "ne gidecem psikoloğa çiçek böcek diyecek sevgi yumağı ol diyecek git sana bi seyahat lazım diyecek" gibi muhabbetleri sık sık duyarız konusu açıldığında.
yahu 4 yıl okul okunuyor, ardından yapsan olur yapmasan olur bir master ve mühendissin. o mühendis ev dikiyo içinde yaşıyosun. doktor okuyor 6 yıl sonra hadi onun daha zor bir kaç aşaması daha derken vücudunu teslim ediyosun ameliyat etsin de iyileştirsin diye. e peki bu psikolog denen adamlar yıllarca ne okuyo lan?! ne çalışıyo master yapıyo tezler yazıyolar ?! ne çiçeği, ne böceği !?! adamlar onca yıl boyunca "sevgi olsun kardeşlik olsun çünkü böyle olursa mutlu oluruz" üzerine mi çalışıyorlar ?
hayır kardeşim hayır. senin o tıkır tıkır işleyen vücudunun ve beyninin tepkilerini öğreniyorlar. ve bu tepkilerin senin his zannettiğin, duygu zannettiğin şeyleri nasıl yarattığını irdeliyorlar. düşünce sistemini, olayları tanıma sistemini, hafızanı, organizasyonunu, egonu, inançlarını öğreniyorlar. nasıl bir doktor mühendis öğreniyorsa onlar da aynen öyle öğreniyorlar. işte böyle bakınca olaya herkesin kendi ortamında psikolog kesilmesi de hesap makinasını poposuyla da kullanabilen bakkalın "mühendis de naapıyo ki la, hesapsa hesap al işte" demesine benziyor.
peki ya uygulama kısmı ? eee asıl orası güzel olanı zaten. nasıl ki bir mühendis bir zaman sonra 4 işlem yapar gibi integral hesabı, sonlu eleman analizi vs. yapıyor ve bunu otomatiğe bağlıyorsa psikolog için de aynı durum geçerli. senin söylediğin laflardan bırak seni anlamayı sana vereceği cevaba vereceğin tepkileri bile otomatiğe bağlamış oluyor. o yüzden başta yaptığım tanıma geri döneyim. öyle güzel yerlerde öyle güzel sorular soruyor ki düşüncelerini senin yönlendirmeni ve sana gerekli olan cevaplara kendinin ulaşmanı sağlıyor. çünkü biliyor ki ancak kendin ulaşırsan o sonuçlara çok iyi hazmedip hayatında uygulamaya koyabilirsin.
Çok fazla haksızlığa uğrayan, ülkemizin kaldığı çağ dolayısıyla ahala meslek yasası çıkmamaış olan nadide mesleklerden biridir. yalnız eğer psikolog olmak isteyen adaylar varsa karşılaşacakları sorunları şimdiden göze almaları gerekir:
psikolojik olmayan ortamlarda örneğin politik topluluklar vb. ciddiye alınmamak; içinde duygu, bilinç, davranış vb. gibi tabirler geçen ve hatta psikolojik de olmayabilecek her yorumun "psikologluk yapma", "psikolog ya işte!" şeklinde karşılanması..
buna karşın bu toplamlarda bile herkesin en basit derdini; mesela "ben kusamıyorum, neden kusamıyorum?" sabaha kadar size anlatması, dinlemek zorunda olmanız, çözmek zorunda olmanız, öneri vermek zorunda olmanız. hatta bunun otobüste, vapurda hiç tanımadığınız insanlar tarafından da yapılması, az tanıdığınız insanların ise siz onlara asla böyle birşey yapmadığınız halde aranızdaki hukuğu gözetmeden en mahrem sırlarını itiraf etmesi, çok iyi tanıdıklarınızın da durmadan, yorulmadan, dinlemeden anlatması, anlamak zorunda olmanız, dinlemek zorunda olmanız, asla "allah belanı versin" diyememeniz ama sizin derdiniz olmaması, olmamak zorunda olması, hayattaki tek misyonunuzun dinlemek olması. artık tanıdığınız herkesle tüm hukuğunuzun bu olması, kıramamanız. arkadaşlık denen şeyin ne olduğunu unutmak zorunda olmanız.
korkularınız, kaygılarınız, saplantılarınız, fobilerinizin olmamak zorunda olması, psikologun derdi olmayan insan sanılması. köpekten korkmanızın bile garip karşılanması, buna karşın da her karşılaştığız kendini çok zeki sanan insanın "ben psikologların biraz kafadan çatlak olduğunu düşünüyorum" demesi.
dinlemek istemediğinizde, çözüm bulamadığınızda, yeterince iyi çözüm bulamadığınızda suratların asılması, "ne biçim arkadaşsın?" olmanız, "ne biçim psikologsun?" olmanız.
insanlara fi tarihinde kendilerine öfkelenme, saçmalama, karşıdakini incitme hakkı tanımalarını önermiş olduğunuz için size canları ne zaman istediklerinde o zaman öfkelenebilmeleri ve saçmalamaları.
en insani, en arkadaşça paylaşımın içindeyken bile, hatta sadece "iyi misin?" sorusunda bile psikologluk yapıyormuşsunuz sanılması, psikologun öyle birşey olmadığını anlatamamanız.
yeni tanıştığınız insanların "ne iş yapıyosun?" sorusundan sonra ilk sorusunun "e hastalar geliyo, napıyosun sen onlara, konuşuyosun?" diye sorması ve zıvanadan çıkmanız.
Bunlar farkında olmasanız da aldırmasanız da yaşanan gerçekler.
cebindeki tüm parayı alıp sana kafa sallayan gerteksiz insandır. bugüne kadar çok psikolog ve biraz da psikiyatrist randevum oldu ve gayet rahat söyleyebilirim ki bir boka yaramadı. konuşuyosun konuşuyosun karşında kafa sallıyo. fikir verecek ne bileyim ortada uçuşan düşüncelerini kalıba sokabilicek biri olması lazım karşındakinin. öyle seni dinleyip 'hı hım hı hım' diyerek sorularla daha fazlasını anlatmanı sağlamaya çalışması değil. ama yok ben para harcayınca mutlu hissediyorum dersen, o senin bileceğin iş.
başta babam olmak üzere bir çok tanıdığım insanı normal insana çeviren, asabi olmamayı, öfke kontrolünü insanlara en kolay öğretebilen, neşter vurmadan kişilerin içini görebilen insanların sahip olduğu, saygı duyulası mesleğe sahip kişilere verilen isim.
mesele divana uzandırıp yatırmak değildir. insanlar olayı "hadi çocukluğuna inelim" olarak bilmekte ve bu yanlış öğrenmede ısrarcı davranmaktakar. psikanalizde bir divan vardır evet. herkes divana uzanamaz ama. divan öncesi psikodinamik terapi gerekir. psikodinamik terapi sonrası belki divana geçilir. ayrıca psikolojideki terapötük yaklaşımlar, psikanalizden ibarette değildir. son yıllarda oldukça başarılı araştırma sonuçları ve terapide oldukça net iyileşme sağlayan bilişsel davranışçı terapiler gibi yaklaşımlar yaygınlaşmaktadır. dünyada gelişen ve değişen siyasete göre, bu bilim dalındaki ihtiyaçta belirlenmektedir.
türkiye' de meslek yasası olmayan psikoloji bilimine yönelik 4 yıl fen-edebiyat fakültelerinde lisans eğitimi almış kişilerdir. dört yıl boyunca okudukları hiçbirşeydir. kaç dört yıl daha okumaları gerekir. tıp mezunu olmadıkları için psikiyatrların öfkeyle baktıkları kişilerdir. çoğunlukla, psikiyatrlar tarafından testör olarak kullanılırlar. yani psikolojik ölçüm araçlarının uygulayıcıları olarak kullanırlar. velhasıl psikologlar kendi içlerinde de birlik değillerdir. hocalardan bazıları bilgilerini paylaşmak konusunda cimridir. bazılarıysa hocadır emme bilgili değildir. literatürden okumakla bilgi edinilmez çünkü. psikologun, deneyime ihtiyacı vardır. lisans sonrası belli bir alanda uzmanlığını alması gerekir. klinip-sosyal-deneysel-endüstriyel gibi farklı alanlarda uzmanlıkaları vardır. bu alan seçimine göre, kurslara yönelmesi gerekir. terapi eğitimi almalıdır. birçok test eğitimne gitmesi gerekir. süpervizyon alması gerekir. en azından etik, doğru düzgün çalışacak bir psikologun bu şekilde hareket etmesi gerekir. lakin birde kendini kötüye kullandıranlar/kötüye kullananlar vardır. her sektörde olduğu gibi bu sektörde de, kaygan zemin ilişkileri söz konusudur. psikologların çoğunlukla bayanlardan olması da bu durumda etkendir. mezhebi genişlerde, hocaların taleplerine karşılık vererek ya da hocayı tavlayarak ilerleyenlerde vardır. tabiki her hoca bu beklentiler içerisinde değildir. ironik bir biçimde iyi kazanan,zengin hocalarda bu durum sıklıkla görülür. psikolog, ülkemizde deli doktoru diye dalga geçilen, sosyeteye uygun bir lüks olarak başvurulan kişi olarak görülür. nışantaşı, levent, bağdat caddesinde yer açan iyi para kazanır. öte mevkiiler sürümden kazanır. efendim, psikolog olarak çalışmak çok zordur. yüksek sonrası doktora yaparsa ancak itibar görür psikolog. çünkü ara meslektir.
daha insan vücudunu tanımayan; fakat insanlarla ilgili yargılarda bulunmayan çalışan insanlar. ilaç yazma yetkileri yoktur. asla bir psikiyatrist in tırnağı olamazlar. *
edit: ayrıca psikiyatrist ler tarafından konferanslarda genelde siklenmezler.
fen-edebiyat fakültesinden mezun olan ve ruh sağlığı alanında hizmet veren meslek grubundan kişilere verilen ünvandır.tıp mezunu olmadıkları için ilaç verme yetkileri yoktur.ülkemizde ara meslek olarak kabul edilmektedir.meslek yasaları yoktur.psikometrik değerlendirme ve terapi süreçleriyle klinik alanda destek verici olarak görev yaparlar.klinik alan dışında, gelişim, deneysel, sosyal, endüstriyel gibi farklı alt alanları mevcuttur.