bugün

ömer seyfettin in bir hikayesi. kendi kültürünü unutmuş kenan bey in oğlu primo yu ve o'nun geçirdiği değişimi anlatır.
annesi gavur, babası kültürünü unutmuş bir türk olan primo'nun (italyancada ailedeki ilk çocuğa işaret eden lakap) bir gecede damarlarındaki asil kanı keşfedip, yabancı olduğu için annesini evden kovup, evdeki rönesans resimlerine sandalyeler fırlatıp, ardından bir revolver bulup düşman askerleriyle savaştığı hikayedir. savaşma sahnesinde çocuk galiba 10 - 11 yaşında. bu anlatım, her nasılsa hem realizmden hem de sürrealizmden uzak bir anlatım olmasıyla edebiyat dünyasını şaşkınlıklar içinde bırakır.
hikaye, kendi öz kültürüne uzaklaşmış kenan bey ve onun italyan eşinden olan çocuğu primo'nun, trablusgarp'ın işgali ile birlikte türklüklerini keşfetmelerini anlatır. ömer seyfettin bu hikayesinde batıcılığa ve masonluğa sert eleştiriler getirirken, turancılığı ve türkçülüğü yüceltir
Atatürkü eleştiren ömer seyfettin öyküsü:

Paris'te eğitim gördükten sonra izmir'de yüksek maaşlı bir iş bulan ve burada Grazia adında italyan bir kadınla evlenen Kenan Bey, Selanik'te yaşayan, Türk olduğunu reddeden, Türklükten nefret eden ve batılı olmasıyla övünen bir masondur. Eşiyle iki çocuğu olmuş, fakat küçük olan ölünce yalnızca "Primo" diye çağırdıkları ilk çocukları hayatta kalmıştır. italya'nın Trablusgarp'ı işgal etmesi üzerine Selanik'teki halk italyanlara ait okullara, şirketlere, hastanelere ve diplomatik temsilciliklere saldırır. italyanların ve italyan dostlarının şehirden kovulacağını düşünen Kenan Bey, korkudan evine gidemez. Bunların yanı sıra Avrupa'nın büyük devletlerinin dünyanın dört bir yanında güçsüz milletlere yaptıkları zulümleri düşünür, insanlık için çalıştığını söyleyen mason locasının bu işgaller karşısındaki sessizliğine şaşırır ve vatansever babasının çocukluğunda anlattığı hikâyeleri hatırlar. Sabah evine gittiğinde Grazia, Türk ülkesinin Avrupalılarca bölünmesi planını heyecanla Kenan'a anlatır ve Selanik'ten ayrılmak ister. Hayata bakışı değişmiş olan Kenan, Selanik'ten ayrılmayacağını ve Grazia'nın kendisiyle Türk gibi yaşaması gerektiğini söyler. Grazia kabul etmez. Bir gün öncesinde okuldaki Türk arkadaşı Orhan'dan Türklerin tarihteki başarılarını dinleyen ve kendisinin de babasından dolayı Türk olduğunu öğrenen Primo, anne ve babasının tartışmasına kulak misafiri olur; hangisiyle yaşamak istediği sorulduğunda da bozuk Türkçesiyle, Türk olduğunu söyler ve italyan kralının duvardaki resmini parçalar. Grazia ağlamaya başlar.