bir dönem disk'in sahip olduğu, tkp çizgisinde yayın yapan ve ulusal demokratik cephe için sürekli çağrılar yapan bir gazeteydi. 1977'den 1980 eylül'e kadar yayımlandı. önemli miktarda satılmaktaydı, ancak demokrat gazetesi gibi vurucu bir güce sahip değildi.
kelimeyi duydugumda serefsizlik yolsuzluk adilik gibi nerde olumsuz olgular var hemen aklıma gelir
gonul isterki politika diyince guven adalat kalkınma gelsin ama olmuyor iste naparsın...
amerikalı ünlü siyasal bilimci harold lasswell'e göre ''kimin, neyi, ne zaman, nasıl elde ettiğini belirleyen bir faaliyet'' olarak nitelendirmiştir. genelde politika bilimcilerinin en çok kabul ettiği tanımdır.
bir çeşit izlenen veya izlenecek yol demektir.
örneğin tarımda izlenecek yol için " tarım politikası", güvenlikte izlenecek yol için " güvenlik politikası" vs.
politika farklı menfaatleri olan iki taraf arasındaki çatışmadır. bu çatışma politikanın temelini oluşturur.
-politika iktidarı ele geçirme, onun sağladığı yararlardan yararlanmak. kendi çıkarlarını ve görüşlerini topluma kabul ettirmek.
-bir diğer anlamında ise politika bir çatışma, bir kavga değildir. toplumda birliği ve düzeni sağlamak, toplumun ortak çıkarları için çaba harcamaktır.
politika özgür bir toplum modelinin varlığını gerektirir.
bir anlayışa göre, politika toplumda yaşayan insanlar arasında bir çatışma, bir mücadele ve kavgadır. insanlar yaradılışları, sosyal ve ekonomik durumları bakımından değişik fikirlere ve değişik çıkarlara sahiptir. aralarındaki düşüne, çıkar ve psikolojik eğilim farklılıklarından doğan çatışma politikanın temelini oluşturur.
poli yunanca da toplum demektir yani polietika toplumu insanı yönetmek demektir bizde bunun karşılığı siyasettir seyis kökünden gelir ve tımar etmek anlamına gelir. Ahmet safak böyle söylüyor...
çoğu insanın halen daha tertemiz, skandalsız, yalansız, pir-u pak adamların elinde yürümesi gerektiğine inandığı hede. hayat kadınlarının bakire olması ne kadar mümkünse işbu istek de o derece gerçekleşebilir.
1975- 1980 yılları arasında yayın yapan günlük gazete. ilkin sosyal demokrat bir çizgide yayın yapan bu gazete daha sonraları o dönem illegal konumda olan türkiye komünist partisi nin legal yayın organı haline gelmiştir. genel yayın yönetmeni ve o dönem yayınlanmaya başlanan savaş yolu dergisinin kurucularından ali ihsan özgür1978 yılında ülkücüler tarafından kaçırılarak öldürüldü. gazetenin birçok yazarı tck 141. ve 142. maddelerden yargılandı.
O zamana kadar politikayı büyük merkezlere mahsus, büyük meselelerin etrafında ve her şeyden evvel bir fikir dâvası addederdi. Fakat bu kısa yolculuk ona asıl politikanın bu küçük şehirlerin, para kudreti, iş imkânı sahiplerinin yüzlerinde, tok seslerinde, ağır baş sallayışlarında toplanmış, dış taraflarından bakılınca bir felâketin artığı gibi görünen bakımsız eşraf konaklarının, mağazaların, dükkânların, ardiyelerin malı olduğunu anlatmıştı. Politika topraktı, pazardı.
herkes politikacılardan şikayet eder. herkes onların rezil olduklarını söyler
iyi de bu politikacıların nerden geldiklerini sanıyorlar? gökten düşmezler, başka bir boyuttan gelmezler..
amerikan ebeveynlerinden, ailelerinden,evlerinden okullarından, kliselerinden, iş yerlerinden, üniversitelerinden geliyorlar ve amerikan vatandaşları tarafından seçiliyorlar. yapabileceğimizin en iyisi bu millet.
ortaya koyabileceğimiz bu kadar. sistemimizin ürettiği budur;
'çöp giriyor çöp çıkıyor'
eğer vatandaşınız bencil ve cahilse liderleriniz de bencil ve cahil olur. koşullar hiçbir şekilde iyileşmiyor. sadece her seferinde yeni bencil ve cahil amerikan nesilleriniz oluyor.
bu yüzden belki de rezil olanlar politikacılar değildir. belki de başka reziller var elde, halk gibi.. evet halk rezil
alın size güzel bir seçim sloganı:
halk rezildir,umutlarınızı siktiredin..
çünkü bu gerçekten sadece politikacıların hatasıysa nerede bu bütün alnı açık, zeki, bilinçli insanlar?
nerede bu akıllı dürüst,zeki amerikalılar? taşın altına elini sokacak, ülkeyi kurtaracak ve yolu gösterecek?
bizim ülkemizde böyle insanlar yok.
"herkes alışveriş merkezinde. kıçını kaşıyor, burnunu karıştırıyor, bel çantasından kredi kartını çıkartıyor ve gidip ışıklı spor ayakkabısı alıyor.''