kaptanların en güzeli en kralıdır. oyuncularıyla yer, oyuncularıyla içer, oyunlarıyla gece hayatına takılır, oyuncularıyla hatun kaldırır, oyuncularıyla... en kral kaptan. yok öyle şunu yapma bunu yapma. genç yetenekler bu yazarla hayat buluyor. *
999. entry'mi armağan ettiğim rahhhçı insan. 999'un tersi 666 ya, ordan da bi mesaj vermek istedim.*
efenim bilmeyenler için söyleyeyim, kendisini tsunami gibi insandır. etten kemikten bir mıknatısıdır.* hayat tecrübeleriyle beni hem şaşırtır hem aydınlatır. kendisiyle özel mesaj aracılığıyla röportaj yapmaktan büyük keyif almaktayım.
nitekim; harbi sağlam adamdır, bir konserde headbang arkadaşım olmasını dilemekteyim.*
zirvede* gitti sanıp kaçırdığıma üzüldüğüm sonra gitmediğini görüp tanışınca, gittiğine yeteri kadar üzülmediğimi anladığım güzel insan. iyiki tanışım, yüreğinin ışığı yolunu aydınlatan olsun..
ayrıca zirvenin son neferidir, en son beni de yolcu ettikten sonra sabah sabah düşmüştür yollara..*
ben onu bunu anlamam. 11 e kadar kalacağım dedi. bir baktık koştura koştura gidiyor.
her seferinde bir sonraki zirveye borç bırakan yazar.
canın sağolsun. senin varlığın yeter kardeşim. *
worms'da blöfünü gördüğüm ve artırıyorum dediğim dost yürek insan. worms bahane, dostluk kazansın her daim *
bir dahaki zirve, toplantı, görüşme v.b bilimum durumlar için özel "zirve metrobüsü" kapıda bekleyecek, anladınız siz onu. *
aşk, siyaset, futbol, gündelik yaşam üzerine birşeyler yazar genelde. okumadan yazmanın basitliğinden korkarak okur da yazılan bir çok şeyi. gözlerinin feri sönene dek hem de... ruhunun derinliklerinde yaşattığı bir çocukluk vardır. ki gözgöze geldiğiniz anda görürsünüz bunu... bundan dolayıdır beki annesi ile her gözgöze geldiklerinde "büyü artık" şeklindeki nasihate maruz kalır. ve bundandır belki de babası saç-sakal traşından dem vururken bu nasihate atıfta bulunur.
anlatılanlardan, izlediklerinden ziyade yaşadıklarından yazarken kendini yazar gibi hisseder ve kendinden bir şeyler katabildiği oranda nitelik kazanır yazdıkları... gökyüzünü görmemiş bir insanın gökyüzü tanımı yapabilmesine ihtimal vermez istisnalar ile karşılaşmış olsa da hernekadar... ve çok gezenin, çok bileceğine inandığından olsa gerek acelesi olmadıkça vasıta olarak ayaklarını ve usunu kullanır gideceği yere varabilmek için. insanları çok sever. riyakarlıklarından, çıkarcılıklarından ne kadar nefret etse de, sevmiyorum sizi dese de yapı itibari ile vazgeçemez sevmekten insan olanı... şimdilik yazıyor. okuduklarını anlamaya çalışarak, yaftalayan ve yaftalananlara kahkahalar atarak, zaman zaman kanayarak ve zaman zaman kanatarak, üç bine yakın entrysini bir kalemde silmiş olmanın pişmanlığını taşımaksızın, yediği sikko bakınız ayarlarına aldırmaksızın... burasını sadece sanal bir ortam olarak ele almaksızın, değer vererek yazıyor. var olan sorunları dillendirdiğinde "sorun çıkartma" diyen yöneticilerin varlığına rağmen yazıyor... daha çok tıklanmak sevdasına kaliteyi düşüren bir patrona rağmen yazıyor. bir süre daha buralarda olacağına, iki satır daha karalayacağına inanarak yazıyor. sonrası allah kerim...
melankolik'le ekip olduğu önemli bir mücadelede tarafımca icra edilen iki hamlede yere serilmiş kardeş yazar. *
nohutlu pilav keyifleri yerine getirmiş; yine dostluk kazanmıştır. 3 kuruşluk dünyada adam gibi yaşayıp adam gibi ölümünü bekleyen; beraber geçirdiğimiz her dakikamı helal ettiğim can yazardır.
kimi zaman popüler bir rock star, kimi zaman dost canlısı bir futbolcu, bazen de mahallemizin doğan cüceloğlu'su. yaşı küçüklere karşı öğütleyen, doğruyu gösteren, ışık tutan. ergen eğitimi üzerine yan yana 2 illüstrasyon düşünün. birinde, ergenler saplandıkları bataklıktan az biraz sert telkinlerle kurtarılmaya çalışırken, diğerinde küçüklere yumuşak sözlerle öğütler veriliyor. ergenler, yolcusu oldukları yoldan kurtarılmaya çalışılıyor. ilk illüstrasyonda "olmaması gereken" manasına kırmızı çarpı işareti var. ikincisinde ise yeşil bir tik var.
işte; poisonx yeşilin arkasındaki, bense dıştan bakınca kırmızıdayım. ama doğru olan her zaman "halden anlayan abi" yöntemi midir? ya da bu yöntemin işe yarama oranı, disipline göre yüksek midir? işte bunu zaman gösterecek.
yaşıtım sayılır gerçi ama; keşke bizimkiler ben doğmadan birkaç sene önce de aktif olarak çalışsaymışlar da, böyle bir abiye sahip olsaymışım. bir anlamda mentor.
see you in another life brother!
5. nesil king of fighters.** acemilik döneminde olmasından yerle$tirmeleri ho$ kar$ılamı$ gibi görünse de ilerleyen saatlerde nette harıl harıl king antrenmanı yaparak bizlere bilendiğinden $üphe etmediğim yazar.***
öte yanda can'dır, gerisi terane...
bu adamın olduğu yerde huzur ve umut vardır.
bu adamın olduğu yerde dostluk vardır.
bu adamın olduğu yerde polemiklere ve gereksiz tartışmalara yer yoktur.
bu adam sorun üretmez, çözüm üretir.
işte benim bu adamı sevme sebeplerim. ya sizinkiler?
benim bu adamı sevme sebebim de o müslüm gürses vari hacimli saçları ve her baktığımda yalamak istemcimin uyandığı top sakalıdır. fazla mı abarttım ne.
geçen zirvede sadece tanıştığım bu kuru pilav zirvesindede bir miktar muhabbet ettiğim bir dahaki zirvede esir edeceğim yazar kişisi. güzel muhabbetlerin devamına içelim ayranımızı dostum.
az kuru az pilav zirvesinde, yemek masasına kalabalık bastırmadanki çöken öncü kuvvetten yalnızca biri. sohbetine başka zirvelerde de doyum olmayasıca..
lakin gel gör ki bunların hepsinden daha mühim bir adamdır benim için; beyefendiliği ve alçak gönüllülüğü onun en mühim özellikleridir. bir de her daim saygılı olma çabası vardır ki tanrı biliyor bir insanda imreneceğim yegane niteliktir; ne mutlu poisonx kardeşimedir.