keşkeler sinsilesidir. hayatın ta kendisi, yaşamışlığımızın hafızalarda kalan büyük çoğunluğudur.
hayatımızdaki bir çok olay sonrası içimizde kalan, bizimle birlikte uzunca yıllar yaşayan, gözle görülmeyen, ancak sesini her an duyabildiğimiz, bizi içten içe kemiren bir olgudur. neden? neden?!? diye hep sordurtan, ancak soruya asla doğru dürüst bir cevap vermediğimiz, verdiğimiz cevapları beğenmediğimiz, ya da geri dönüşü olmadığı için kısmet diye geçiştirdiğimiz... bizi biz yapan gerçeklerdir.
her insan evladının, geçmişe baktığında hatırlayıp yüzünü güldüren güzel şeyler kadar, insanın suratının asılmasına sebep olan; kimi zaman iki damla, kimi zaman hüngür hüngür ağlatabilendir. nerde olduğuna, kimle olduğuna, ne yaptığına, nasıl yaşadığına, ne istediğine... bakıp da, geçmişin o güzel sayfalarına tekrar göz gezdirdikten sonra kişiye lanet olsun! dedirtendir. ve en önemlisi telafisi çok zor olan** ve telafi etmek için bir taraflarımızı yırttığımız, bu yaşımıza kadar yaşanan olaylar bütünüdür.
Onun sesi gibisi yoktu hani?
Onun teni,onun öpüşü,onun sarılışı gibi yoktu?
Kimse seni onun kadar sevemezdi
Sen kimseyi onu sevdiğin gibi sevemezdin?
Başka bir aşktı bu,hiç ötekilerine benzemiyordu?
Niye bu bitiş hiç farklı olmadı,onsuz yapamayacağın düşündüğün ten'e ne oldu?
Genelde insan cevresinde yapmamalari gereken seyleri soyleyen insanlar oldugu halde yaptiklari * daha sonra da o insanlarin hakli oldugunu gorduklerinde daha cok pisman olur. Insana en cok koyan pismanlik da budur.
sırf aklınıza gelen pişmanlıklardan dolayı gecelerden korkarsınız. nedendir bilmem gece gece daha bir üstünüze gelirler. sağa dön, sola dön. yok, uyku tutmaz bir türlü.
hayatınızın en büyük kazıklarından birini atan insana verdiklerinizi, döktüğünüz gözyaşlarını, uykusuz gecelerinizi, sesini duymak için boğazınızdan kesip aldığınız kontörleri düşündükçe, zamanı geri döndürüp "siktir git!" demek için yanıp tutuşmaktır.
acı veren duygular listesinin başında geldiğini pek sanmıyorum. kendi başına çok da koymaz insana çünkü, asıl etkisini çaresizlik denen namertle bir araya gelince gösterir. özellikle de yakın çevrenizin, özellikle babanız ve fikirlerine çok değer verdiğiniz bir arkadaşınıza kulak asmayıp her zamanki gibi kendi kafanızın dikine gitmişseniz, artık geri dönüş yoksa ve herşey yolundaymış gibi davranmak zorundaysanız...
insanı, kendisinden de, pişmanlığına sebep olandan da nefret ettiren berbat duygu. akreple yelkovanı, çılgınca geriye döndürme isteği. elimiz, kolumuz bağlıdır. olan olmuştur. kandırılmış, incitilmiş, kullanılmış, aşağılanmış, kırılmışızdır çoktan. ah! geriye dönmek mümkün olsa, izin verir miydik buna?
hani kaza yapar insan ama acımaz canı hemen sonra sonra başlar sızısı hatta öyle bir hal alır ki gece yarısı acillik olur ağrıdan öyle bir duygudur pişmanlık hemen bastırmaz zaman alır ve bastırınca da gitmez iliklerine kadar ıslatır insanı.
"içimde bir ağaç gibisin şimdi
deremiyorum dallarını
hiçbir şeyinim ama
nasıl bu kadar aciz nasıl bu kadar aptal
nasıl bu kadar güçsüz oldum ben
seviyorumlar da kesmiyor acımı.
şimdi öyle bir sızı dolanıyor ki bedenimde
git desem gitmez
şahsiyetsizlik damarlarıma işlemiş.
keşke demiyorum ama
yapılması sonucu üzüntü, dert, sıkıntı, sorun getirebilecek hareketlerin iradesizlik sebebi ile meydana gelmesi sonucu ortaya çıkan kafayı taştan taşa vurma, höykürme, kendini dağa bayıra salma gibi reaksiyonlara yol açan enteresan ruh hali.