keşkeler sinsilesidir. hayatın ta kendisi, yaşamışlığımızın hafızalarda kalan büyük çoğunluğudur.
hayatımızdaki bir çok olay sonrası içimizde kalan, bizimle birlikte uzunca yıllar yaşayan, gözle görülmeyen, ancak sesini her an duyabildiğimiz, bizi içten içe kemiren bir olgudur. neden? neden?!? diye hep sordurtan, ancak soruya asla doğru dürüst bir cevap vermediğimiz, verdiğimiz cevapları beğenmediğimiz, ya da geri dönüşü olmadığı için kısmet diye geçiştirdiğimiz... bizi biz yapan gerçeklerdir.
her insan evladının, geçmişe baktığında hatırlayıp yüzünü güldüren güzel şeyler kadar, insanın suratının asılmasına sebep olan; kimi zaman iki damla, kimi zaman hüngür hüngür ağlatabilendir. nerde olduğuna, kimle olduğuna, ne yaptığına, nasıl yaşadığına, ne istediğine... bakıp da, geçmişin o güzel sayfalarına tekrar göz gezdirdikten sonra kişiye lanet olsun! dedirtendir. ve en önemlisi telafisi çok zor olan** ve telafi etmek için bir taraflarımızı yırttığımız, bu yaşımıza kadar yaşanan olaylar bütünüdür.
her şey bir masal gibi başladı. hani derler ya büyük aşklar kavgayla başlar. aynen öyle oldu işte. sonrasında bir resimdi her şeyi değiştiren. görür görmez vurulursun ya. etrafındaki her şeyi unutursun ya. bir anda çiçekler açar etrafında, kuşlar daha farklı ötmeye başlar. dolu dizgin yaşanır her şey. özlemle, merakla, korkuyla, tesadüfle, inançla, aşkla.. ama işte ne olduysa oldu. başkalarıydı aralarına giren. onlar dediler, aklına girdiler, olmaz dediler. olmadı dedi kız bu yüzden. bu yüzden ayrıldılar. bu yüzden acı çektiler. bu yüzden derin uçurumlara düştüler. bu yüzdendi bütün bu acılar. pişmandı..ama geri dönüş yoktu..ömür boyu bu acıyı çekecekti. çekmeliydi.. ve çekti..
insanoğlunun hissettiği en berbat duygu olsa gerek.
içine gelip çöreklendiği an çevrimdışı kalırsın hayata karşı taki çekip gidene kadar.
zincirleme misali hayatta yaptığın her seçimden pişman olursun,
öyle bian gelir ki bazılarına hayatın baharı sayılan yirmibeş yaşında bile herşeye geç kaldığını farkedersin.
geriye dönmek için çok geçtir.
pişmanlık; huzursuzluğun, mutsuzluğun, hazımsızlığın bazen acının başlangıç noktası.
en berbat duygu.
en insani duyguların başında gelir. yaşanmışlıkların veya yaşanmamışlıkların ruhumuzda bıraktığı izdir. her ne kadar ağır ve taşıması zor bir yük de olsa olgunlaşma yolunda en büyük yardımcınız pişmanlıklarınızdır. ancak onlar size daha sonra atacağınız adımların yol haritasını verir.
insanı fazlasıyla rahatsız eden ama hiçbir işe yaramayan beyhude bir duygu.Ama genede bu hissi hissedebilmek bile önemlidir aslında.Hatalarının farkında olan insan hissedebilir tabi her zaman değil.
bir inasnın yaşayacağı en kötü duygulardan biridir. hani derler ya elim kırılsaydıda yapmasaydım, dilip kopsaydıda söylemeseydim v.b. falan işte insanı böyle perişan eden bir duygudur.
yapılamayan şeyler için duyulan bir duygudur. yapılanlar için 'en azından denedim.' deyip, kendini avutur insan. şimdi anlatmaya başlarsam kişisel özgürlük, zaman kavramı falan uzun sürer sözlük.
kırdığımız insanların bünyemizde oluşturduğu kısa devre hali...
çoğu zaman ampül, kırdığımız kişiler değil biz oluruz ferimiz an itibariyle söner,
özür dilemek isteriz ama kimi zaman yaptığımız hatanın verdiği utançtan çekiniriz gidemeyiz bi türlü yanlarına, ama bu devredeki toplam direnci düşürdüğü için, ana koldan geçen *akım artar bu da karşıdaki kişinin sigortasının atmasına sebep olur
çoğu zaman, zaman her şeyin ilacı olmaz, devreden geçen **aşırı derecede akım aşırı ısınmaya sebep olur ve yangın çıkabilir.
o yüzden herşeyi baştan hesaplamalı ve de kalp kırmamalıyız...
pişman olunan hadisenin geri dönüşünün imkansızlığı arttıkça acısı artan his. örneğin fiat araba aldınız çok pişmansınız, önemli değil satar başka bir markayla değiştirirsiniz. ama örneğin ihanet ettiniz, sonra yaptığınız hatayı anladınız, çok geç artık, hiçbir şey eskisi olmayacak çünkü.