Halkın ve ulemanın çeşitli baskıları sonucu Zindana kapattırdığı pir sultan abdal'ı affetmek istediğini ve fakat bunu yapabilmesi için, içinde şah kelimesi geçmeyen üç deyiş söylemesi gerektiğini söyleyen hızır paşa'ya pir sultan'ın cevabıdır.
7 yıl pir sultan kapısında çile dolduran hızır pirin yanına gelir.
pirim himmet et istanbula gideyim, ilim öğreneyim bir memur olur dönerim. osmanlıyla daha iyi mücade ederim der.
pir hızırın isteğini geri çevirir ''Bozuk düzen içinde sağlam çark olunmaz hızır '' der
Hızır düzenin bozukluğunun kötü yöneticilerden kaynaklandığını ve dolayısı ile iyi yöneticiler olursa düzeninde düzeleceğini söyler durur. Pir Sultan Abdal da bunun üzerine şu sözleri söyler:“SEN GiDERSiN HIZIR, OKURSUN! OKUR DA SiVASA VALi OLURSUN; VALi OLURSUN DA GELiR BENi ASARSIN” der. Pir Sultan Abdal’dan bu cevabı alan Hızır Paşa, böyle bir şey olamayacağına dair yeminler eder. ‘’Nasıl biri seni asmayı düşünür?’’ der.
Pir Sultan Abdal bakar ki Hızır Paşa’yı kararından döndürmek mümkün değil istediği izni verir.
Cebine biraz harçlık, heybesine azığını verir. birde hocalarına götürmesi için bahçesindeki gülü verir.
Hızır gülü sökemez, koparamaz, kesemez.
''SEN bu bahçenin gülünü koparamazsın hızır, yolun acık olsun '' der pir sultan.
pir sultan abdal sürgünden geri dönünce köyünü dağılmış ve yakılmış, sevdiklerini ya sürülmüş ya öldürülmüş görür. kızılbaşlar ise dağlara sürülmüş sefalet yoksulluk içinde, acı içinde yaşamaktadır.
pir sultan abdal karısını bulur, fakat ağlamaktan gözlerini kaybetmiştir karısı. yıllardır görmediği karısı, pir sultanı göremez ve tanıyamaz.
pir sultan gözlerine ne olduğunu sorar.
gözyaşı dökmekten kurumuştur, çok çekmiştir pir sultanı avradı. ev külfeti, hızır paşanın zulmünden, yabanıl hayvanı gibi dağdan dağa kaçıp durmuştur.
pir sultan ise söze başlar :
Böle midir sizin ilin töresi
Hele bir yol safa geldin, desene
Geçer bu güzellik sana da kalmaz
Hele bir yol safa geldin, desene
Öl dediğin yerde ölürüm , derdin
Kal dediğin yerde kalırım, derdin
Her derdine derman olurum, derdin
Hele bir yol safa geldin, desene
Sarardı gül benzim ayvaya döndü
Hakk'ı söyledikçe müşkülüm kandı
Ayrılık ateşi sinemi deldi
Hele bir yol safa geldin, desene
Yatarım Muhammed, kalkarım Ali
Gittiğimiz on'ki imam yolu
Pirim Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Hele bir yol safa geldin, desene
Kırmızı güller solmaz mı sandın
Pir Sultan Abdal'ı gelmez mi sandın
Bir safa geldin de demez mi sandın
Hele bir yol safa geldin, desene
Hayatı hakkında çok az bilgi vardır sivasın yıldızeli ilçesi banaz köyünde doğduğu biliniyor 16 yüzyılda yaşamıştır osmanlı-iran savaşları sırasında halkı osmanlı aleyhine kışkırttığı ve aleviliği yaydığı gerekçesiyle yine bir sivaslı olan hızır paşa tarafından idam ettirilmiştir idamının nasıl olduğu ve mezar yeri kesin olarak bilinmiyor .
çok zaman oluyor galiba 15 ile 18 yıl kadar önceydi ben engelli bir birey olarak köyden kasabaya doğru gitmek için dolmuş bekliyordum yolun kenarında etrafa bakınırken dikenliğin içinde bir kitap gördüm çilt kapakları koparılmış dedim ki nedir bu acep aldım baktım ki pir sultan abdalın kitabı aldım onu ve evde o kapaklarını zımba kanca ile ilk ve son sayfasına tutturdum ve okudum biraz eskiden kitaplar çok sevilirdi çünkü şimdiki gibi gençler telefon tablet gibi afyonlara tutulmamıştı neyse demem o ki eski kitapları okudukça geleceği görürsün...
sivas'ın bağrında çıkmış bir halk ozanı. eserleri çağları aşarak günümüze kadar gelmiş bugün dinlediğimiz türkülerin bir çoğunda emeği olan insan. kendi müridi tarafından asılmak ta hayatın ona oynadığı en büyük oyun olsa gerek.
Ardınca önünce kuyular kazar. En iyi dostundan sakın sen seni. Ne de güzel demiş. Asıl mesele aradan yüzyıllar geçtikten sonrada hatırlanıp saygı duyulmak iyiki sivaslıyım iyiki gezdigin toprakların çocuguyum vesselam.
"Demiri Demirle Dövdüler biri sıcak biri soğuktu.insanı insanla Kırdılar Biri aç Biri Toktu."
Sözlerinin sahibi değerli Gönül insanı.Allah rahmet Eylesin.
Sivaslı büyük Alevi halk şairlerinden. Onurlu baş kaldırışı ile her zaman özlemle anılacak "yedi ulular"dan biri. Bir insan sülietinin sazı iki eli ile havaya kaldırması ile tasvir edilmiş resmi görünce ilk akla gelen.
bu coğrafyaya özgü bir kültürel değerdir. maalesef üzerinde yaşadığımız toprakların güzellikleri görmek yerine birbirimizi boğazlama derdindeyiz. pir sultan abdal, halk ozanlığı geleneğinin en önemli temsilcilerinden biridir. muhalif kültürün sözcülüğünü yapmakla kalmaz, birbiri ardına nefes verdiği deyişlerle tasavvuf açısından bölge coğrafyasının derinliğini gözler önüne serer. pir sultan'ın başkaldırısı belirli bir ideolojiye veyahut zümreye değildir. düzenedir. çarpık yapılanmalaradır. haksızlığadır. yoksulluğa ve yolsuzluğadır.
onu farklı kılan, savunduklarından asla taviz vermeyerek darağacına onurlu bir şekilde çıkmasıdır. etkisi o kadar büyüktür ki, ölümünden sonsa yüzyıllar boyunca baskılara direnen birçok halk ozanı, onun yolundan giderek bu geleneği günümüze kadar taşımışlardır. hatta, o öldükten sonra bile onun mahlasında deyişler yazılmış ve binlerce pir sultan topraktan fışkırmıştır.
kendi cenaze namazını kılarak ölüme yürümeyi göze alabilecek kadar deli, bunu ölümsüzleştirecek kadar mantıklı.
"alınmış abdestim hey dost aldırırlarsa
kılınmış namazım hey dost kıldırırlarsa
sizde şah diyeni hey dost öldürürlerse
ben de bu yayladan hey dost şaha giderim"